..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanın en iyi tarafı ürperebilmesidir. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




30 Mayıs 2021
Üssel Devinmeli Köleci Açılımlar 2  
Bayram Kaya
İlk sel dönem içindeki sosyal etki, gelip geçici yol arkadaşlıkları gibi bileşip dağılan, sağanak süreçlerle beraberdi. Birçok eylem deneyimlerin ilk yaşandığı yerler olmakla yalıtımı az, unutması daha çok olan gelip geçici hafıza gibi davranması daha fazlaydı.


:GDA:
Sosyal alan kolektif etkiyi bağrında taşır. Kolektif etki düzensiz ve rast gele eylemleri düzenli, kontrol edilir çevrimler haline getirmişti. Kolektif etki kolektif alanın yol haritasıydı.

Avcı toplayıcı kolektif yapılar öncesi ilk sel dönem içinde bulunan kişilerin de basit yalın eylemli yol haritası vardı. Bu yol haritası dışta kişiler arası düzenlenişle ortaya konan yol haritası değildi.

İlk sel dönem içindeki sosyal etki, gelip geçici yol arkadaşlıkları gibi bileşip dağılan, sağanak süreçlerle beraberdi. Birçok eylem deneyimlerin ilk yaşandığı yerler olmakla yalıtımı az, unutması daha çok olan gelip geçici hafıza gibi davranması daha fazlaydı.

İlk sel dönemin yol haritası içseldi ve kuşkusuz ki kaygı, sevinç duygularıyla vardı. Duygular en temel seviyede içte yaşanırken, dıştan da kimi sosyal ilişkiler ortaya koyuyordu.

Cinsellik biyo kimyasal bir karakter iken kişi eylemiyle dışta sosyal etkilere neden oluyordu. Yine doğa direncine karşı büyük olucu bileşimler sosyal davranışı körüklüyordu.

Kişi en az dış dünyanın biyo kimya ve bu biyo kimyanın korunumu olan özne bilinciyle yalıtılmış bir fiziki var oluştu. En az dış dünya durumlu kişinin biyolojisi ve özne bilinci bu nedenle hem dış dünya karşılanmasına denk geliyordu. Hem de yalıtım dışında kalan dış dünya müdahalesine kapalı oluştu.

Yalıtıma öznenin dış dünyadan yaptığı karşılamaları kişiye sevinç veren bir duyuş ve algının iz imgesiydi. Yalıtıma öznenin dış dünyadan kaynaklı istenmeyen baskı ve basınçları da kişideki kaçınma stratejisini doğuran kaygı veren duyuş ve algının iz imgesiydi.

Yani dış dünyadan izole olan ÖZNE kişi, bu izolasyona bağlı seçicilikler nedenle; kendi istek ve kendi bilincinden bağımsız olan dış dünyadaki her tür olgu ve olayların denk düşücü ve denk düşmeyen süreçlerine mecburdu.

Denk düşme ve denk düşmeme süreçleri kişi içselinde bir girişimdi. Her girişim birbirine göre beliren, birbirini sönümlü kılan, birbirini destekleyen ve çoğaltan veya birbirini azaltan imge durumlu duygu, duyuş, uyaran izleğiydi.

Kişi öznesine uygun denk düşen tetikleyiciler kaygı veren izleğe göre sevinci imge eden duyuşun kaynağıydı. Kişi öznesine göre denk düşmeyen uyarıcı izlekler kaygı vermeyi imge eden duyuşun kaynağıydı.

Denk düşme etkiyse, sevince düşme karşılığı kişiyi denk düşen olguya yaklaştıran hormon tepkiydi. Denk düşmeme girişmesi kaygıysa, denk düşmeyen olgu ve olaydan bizi kaçındıran hormon kontrolü; yine bir tepkiydi.

Kişi yalıtımlı özne bilincine denk düşen ve denk düşmeyen olgu ve olaylar kişi özelinde deki sevince veya kaygıya dek ruhsal karşılanmaları oluşan kişi öznesinin seçme ayıklamasıydı.

Kişinin eylemleri, kişinin içinde doğan ikili ve zıt duyguların açılıp kapanan salınım hareketleriyleydi. Haz açılmayı, elem duygusu da kapanmayı gerektiren birer eylem başlatıcılardı

Kişi, içindeki kaygı-sevinç yüklü seçicilik duygusu da kişinin dışında olup bitenleri anlamasına, kişinin kendi dışındaki kişilerle ortak empati yapmasına neden oluyordu.

Empati de (duygudaşlık ta) cinsellik gibi kişileri birbirine yaklaştıran, denk düşücü ve yakınsatıcı sevinç duygusuydu. Empati ortak duygudaşlık dediğimiz sosyal oluşu tetikliyordu.

Her bir durum, her bir ilişkilenme ve her bir bağıntı yalıtımdır. Açıklamadır. Amadır. Dış dünya daima kişiden öncedir. Ve dış dünya kişinin bilgi ve bilincinden, istek ve iradesinden bağımsızdır.

Ama bir kez hayatı oluşan hücre düzenli seçme ayıklamanın yalıtımı ortaya konduğu zaman; "hücre yalıtmasının içindeki sınırlı bir dış dünya bilinci; daima kişiden önce, kişinin içinde olmuş oluyordu".

Kişinin içinde, kişiden önce; çok sınırlı bir dış dünya bilinci vardır. Bu sınırlı dış dünya bilgisi de kişilerin bilinci olmakla; korunan, sakınılan "bencil oluşun yasasıydı".

Cinsellik bizden önce olan; bölünme, çoğalma, kendisini tekrar eden kopya eylemle; bencil oluşa bir dış dünya bilinci olmakla bizden önce içimizdeydi.

Cinsellik içimizde olanın dışımızda sosyal ilişki üzerine parçalanıp; sosyal ilişki ile teması üzerinde tamamlanmakla; bölünme ve çoğalmasına devam edip; sosyal tamamlayıcılık üzerinde zenginleşen içerikle cinsellik olmuştu.

Yani ilk hücre ile birlikte içimizde bizden önce (özneden önce) bizim içimizde bir dış dünya bilinci vardı. Bunu niye söylüyordum? Cinselliği açıklamak için söylüyordum.

Evren: bütünsel oluşun simetri kırılmasıyla genleşip patlayan gerilmeyleydi. Patlayıp genleşen bütünsel oluş, patlamakla; patlama bütünsel oluştaki simetri durumu şok dalgalarıyla parçaları üzerine baskı basınç yansımasıyla imge düşürdü.

İmge durum sürece belirsizle olan bir izlekti. Parçalı, bölüklü imgelerle parçalı bölük olan kendisini tekrar eden simetriden imge kopyalarıyla sınırlı sonlu çeşitlikte birçok belirsizle üssü durumlara davranıştı.

Parça durumların parçalı bölüklü ve bölünücü kopya izlekler olması, bir dış dünya eylemiydi. Parçalı bölüklü oluş boyut sal durum imgeli girişmesiyle yırtılacaktı.

Belirsizle üssel durum içinde, alan hacim gerilmeli zıtlıklar da vardı. Yüzey gerilimi olan alan kare olarak büyürken, içe derinlik olan hacim, küp olarak büyüyordu.

1 birim alan yüzey ile 1 birim hacim eşleşmesi olan tekrar kopyalarla hacim yüzey bileşimi büyüdükleri zaman alan kare olarak 1x2= 2 birim olurken; iç hacim küp olarak artıp 1x3=3 birim büyüyecektir.

Matematik olarak ve görünüş olarak 1 e 1 eşleşme olan alan hacim örtüşmeli durum, büyüyünce 2 birim yüzeye ve 3 birim hacme dönüşür. Böyle olunca 2 kat büyüyen yüzey genliği, 3 kat büyüyen hacim genleşmesiyle örtüşemez.

Yüzey genleşmesi, hacim genleşmesini kaplayamamakla yüzey genliği yırtılır. İçteki kopya parçalar 1 e bir kopya durumlarla dışa saçılır. Üç boyutlu girişme içinde her yüzey alan gerilmeli fizik, atom sal bir iç hacmin kimyasıyla birlikte vardır.

Fizik ve kimya da farklı üssel durumlu genleşme katsayıları nedenle birbiriyle çelişirler. Çelişme yasalarına ve çelişme detaylarına girecek değilim.

Demek ki ister pasif ve düzensiz durumla olsunlar; ister etkin ve düzenli durumlarla olsunlar parçalanma, bölünme, parçalarla çoğalma, büyüme, eksiğine tamamlanarak büyüme süreçleri; dış dünya da hücre içine alınan parça süreçler olmakla, bizim içimizde olan, bizden önceki dış dünya ilişkileridirler.

Bizden önce olmakla bir dış dünya bilgisi dediğimiz "bölünme, çoğalma" eylemli yalıtım içimizde bilinçti. Yalıtımın bilinci yine yalıtımlar sınırlı sonlu korunan bilinçle öznemizdi. Kısacası bölünme çoğalma içimize alınan bir dış dünya kuralıydı.

Dış dünyadan yalıtımla beden içine aktarılıp korunan "bölünme, kopyalanma bilgisi" bu kes de içte parçalanan kimyasal fizik sel bir iç düzenin gamet denen tersi durumlarlaydılar. Şunu yine unutmayalım. Ne dış dünya bize göreydi. Ne de dış dünya bizim içindi.

Ama bizler de yalıtıma olan dış dünyaya kadarla vardık. Ve özel bağıntılı yalıtım girişmesi dış dünya ile dış dünyadan yalıtıma bir "girişme ayrılıkla" olmamız karşın yine dış dünya bağımlısı olmakla genel yasalara ayrı bir şey değildik.

Bu nedenle kısmen de olsa dış dünyadandık. Dış dünyadan olan kadardan biraz fazla özne bilinç ve sosyo toplumsa özellikler ile doğanın kendi üzerine kendi etkimesi olan bir inşa dönüştük.

Dış dünyadan yapılan yalıtım kadar girişme süreçlerle dış dünya bize göre bir egosantrik durum içerir. Evreni salt bizim için düşünüp evrene salt bizim gözümüzle bakarsak hiç bir şey anlayamayız. Kolektif alan asla kişilerde olmayan kolektif akıl ile hem bize göre; hem de evrene göre, evrene bakış tarzımızı ele veren bilimsellikti.

Evrene dek üssel belirsizle, belirli olan devinmeleri bilmeden köleci üssel durumlu devinmeleri anlayamazdık. Atomlar dünyası kuantum düzenli üssel belirsizle olan durumların daha fazlası bir belirsizle belirmeydi.

Kuantum dünya fizik dışında kimya içermez. Dalgalı parçacıklı kuantum dünya, biyolojiyi içermez. Sosyo toplumsa öznelliği ve bilimselliği içermez.

Tüm bunlar büyükler dünyasının kuantum dünyaya göre fazlalık farkı olan fizik kimya biyoloji ve sosyo toplumsa bileşimli özellikler farkını verir.

Temelde bir kuantum dünya ile kuantum dünya üzerine kuantum dünya bileşimi sekans hareketlerden oluşan hadronik baryonik atomlu, makro dünya özellikli süreçlerin bileşim girişmeleriyle vardık. Atom kuantum dünya ile kuantum dünya dışında ama kuantum dünyaya da yüzü dönüklüktü.

Ne tümden kuantum dünya belirsizi üssel durumlara ayrıydık. Ne de atomlu dünyaya dek biyo kimyasal oluşumun, biyo kimyası dışında; ama biyo kimyaya da dönük yüzüyle sosyo toplumsa bileşimlere dek özelliklerle kuantum dünyanın kendisiydik.

Parçalı bölüklü sekansla olmak başlangıcın bir atalet (eylemsizlik yasasıydı. Parçalı bölüklü sekans durum yalıtması kendi içindeki fraktal durumlarıyla, kendisini kopyalayan diğer birçok çeşit durumlar yanında; hermafrodit (erdişi) yapıya da büründü.

Eğer söylemce doğruysak hermafrodit yapı içimizdeki hem erkek hem dişi durumla hem tavuk hem horoz duruma açık olmakla dışa atılan yumurta görünüme iki sek durumdu. Dişi erkek gametle oluşan potansiyel durum eksiği tamamlayacak olmakla araya, ara süreçler alan girişme ve gelişmeler üssel durumuydu.

Ve bu ikimsek durum önce yalıtım içinde domates hücresi gibi eksiğiyle bileşime açık bir yapı inşasına dönüştü. Daha sonra balıklarda olduğu gibi yumurta gameti de sperm gameti de eksiğini dışta tamamlayacak şekilde dışa atıldı.

Ya da dışa atılan gamet insan gibi çoğu omurgalılarda sosyal ilişkiyle içte bileşen cinselliğin gamet bileşimlerine dönüştü. Aslında tavuk yumurtası da dışa atılan gameti dıştan bir sosyal ilişkiyle yalıtım içinde birleştirecek olan eksiği tamamlamaydı.

Tavuk yumurtası döllenen gelişimin bir kısmını "ısı gibi dış vesile nedenle dışta tamamlayan cenin pozisyonuydu". Gametler eksiğini dışta tamamlayıcı durumla dışa atıldı. Kimi durumla da sosyal ilişkili cinsel bileşim girişmesi içine atıldı. Dışa atılan düzenleme, dışta beliren tersi durumla kopya kişiler arasında tamamlanan sosyal ilişkiyle cinselliğe de dönüşmüştü.

Yani içimizdeki dış dünyanın bölünme ve çoğalma üs seli olan durum bilgisi; bu kes de içte olanın dışa doğru çiçeklenme bilgisiydi (içte olan dış dünya bilincinin, bu kes de içten dışa doğru; dışa doğru gamet bölünmesi üzerinde sosyal oluşa doğru açılmanın devinmesiydi).



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.