Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Yani kulluk sistemi dediğimiz köleci sistemi aslında faiz ile şifa bulur (sömürü ile şifa bulur). Köleci kulluk sistemi başka türlü kendisini sürdüremez. Köleci sisteminin ilk başlardaki özünde toprak sahibi olmanın "ortak tanımazlığı" vardır. Zamana bağlı bu sürecin içinde feodal dönem dediğimiz bu sürecin içinde burjuvalar ortaya çıktı. Mülk sahipliği kolektif üretim ilişkisi üzerine oturur. Mülk sahipliğini ideolojik olarak ezelden beri takdir diye sürdürür. Diğer yandan da kolektif gücü ve kolektif emeği sömür. Bu iki temel üzerinde kendisine mal mülk ortaklığı tanımaz. Feodalizm donmuş kolektif gücü ve canlı kolektif emeği sömürmesine bağlı olarak kendi gelişme çizgisi içinde zamanla para adamlığı dediğimiz burjuvaları ortaya çıkardı. Donmuş kolektif güç (kolektif bilgi, kolektif araç gereç ve donanım, üretim nesneleri vs.) sanal bir değer anlayışıyla paranın değişim aracı yapılması üzerine yansıtılmıştı. Artık sömürü paylaşımı iki kanal üzerinde akacaktı. Kulluk sistemi içinde feodal sahiplik yanında ikinci sömürü tuzağı para üzerinde ortaya kondu. Para sömürüsü feodal sömürüye nal toplatıyordu. Burjuva dediğimiz para adamları sömürüsü; faizi, rantı, kârı şunu bunu çok hızlı biçimde ve kendisini besleyen bir gelişme olarak kullanıyordu. Burjuvazi bu faizci gelişme seyri içinde feodalleri bile eziyordu. Feodalizm, kulluk sisteminin kurucu ağ babası olan El anlayışıdır. Bu nedenle feodaller kendisini burjuvaziye karşı korumak istiyordu. Feodallerin açık açık çalışan emekleri sömürmesine karşı; burjuvalar para üzerinde görülmeyen gizli bir yoksullaştırma sömürüsü uyguluyordu. Faiz ilk inşa içinde hem toprak ağası feodalin enstrümanıydı. Hem de burjuvanın ortaya çıkmasıyla faiz burjuvanın enstrümanı olmaya doğru dönüştü. Feodaller ödünç verdiği bir kaç ölçü şeyi geri alırken bir verdiğinin karşı birkaç katı olarak geri almakla ilk "faiz" tipini uyguluyordu. Bu tip ödünç verme işi faizin ilk biçimiydi. Feodaller halkı ödünç faiz altında ezerken faiz haram değildi. Ne zaman faiz silahı burjuvalar elinde feodalleri ezen bir silaha dönüştü, işte o zaman feodallerce faizin haram olduğu söylemi El mantığı olarak dillendirilen bir ideolojiye dönüştü. Burjuvalar da borç verdikleri paranın birkaç katını alan tefeci bankerler durumundaydılar. Feodallerin ödünç verme silahı burjuvanın tefecilik faizi ile feodallerin üzerine dönmüştü. Aslında feodaller kendi silahı ile kendisini vurmuşlardı. Bu nedenle feodaller faiz kıskacında kurtulamıyorlardı. Bir kurtarıcı gerekiyordu. İşte İsa tapınakta, üzerinde para balyaları olan masayı bu nedenle deviriyordu. "Kır zambaklarına bakın ne eğirirler, ne dokurlar. Baba onları besleyip giydiriyor" demekle İsa, mal biriktiren para adamları bankerlere karşı çıkıyordu. İsa feodal kültür unsuruydu. Bu nedenle feodalitenin El mana anlayışı faize haram diyordu. El mana anlayışına karşı, para adamı burjuvanın faizi doğru bulan Mamon mana anlayışı vardı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |