Her şey ancak sevgiyle satın alınabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Yönetmen: Spike Jonze Senaryo: Charlie Kaufmann, The Orchid Thief” kitabından Susan Orlean Oyuncular: Nicholas Cage, Meryll Streep, Chris Cooper Öncesinde senarist Kaufmann’ın “John Malkovich Olmak” adlı filmini izlememiş olmakla beraber bu filmden sonra kesinlikle ertelemeyceğimi söyleyip filme geçmeyi yararlı görüyorum. Film aslında bir anda üç iyi oyuncuyu bir araya getirmesiyle ilgimi çekti, Bir Nicholas Cage hayranı olarak bu filmi seyredip beğendiğimi söylemenin her ne kadar, objektif olmayacağını düşünseniz bile Cage hayranı olmasam da vereceğim cevap kesinlikle aynı olurdu. Film içinde film dedikleri bu olsa gerek aslında, filmin orijinal adı değişmeyip yine “Adaptasyon” olarak kalsaydı bence çok daha iyi olurdu. “Aynı anda iki oyuncu parası vermeyip tek oyuncuyla bu işi götürürüm ve böylece de oyuncu parasını daha az ödemiş olurum” gibi bir kaygısı olmamış yönetmenin. Çünkü Cage iki rolün de üstesinden fazlasıyla gelmiş ve iki oyuncu parasını hak etmiş. Film, yapımcısının, Susan Orlean’ın çok satan kitabı “Orkide Hırsızı”nın daha önce çok başarılı bulunan “John Malkovich Olmak” filminin senaristi olan Kaufman tarafından senaryolaştırılması isteğiyle başlıyor. Kaufman içe dönük, şişman, çirkin, kel, insanlarla kolay iletişim kuramayan, ezik, kadınlara karşı yaklaşımında oldukça çekingen, kendi içersinde bir sürü savaşı bir arada yapıp unların hiçbirini dışa vuramayan –sadece başlangıç sahnesinde sırılsıklam terlemesi dışında- ama buna karşı bir o kadar -zeki demek yanlış- dahi bir senarist. Kitabın uyarlaması kendisine verildiğinde her ne kadar heyecanlansa da bu daha önce yaptığı işlerden farklı bir işi gibi görünmüyor ona. Bunun için kitabın içersinde adı geçen bir sürü bilimsel, teknik kişi ya da olayları en ince detayına kadar araştırarak ve neredeyse haftalarca doğru dürüst uyumadan kitabın senaryolaştırılması için uğraşıyor. Bu arada bu uğraşı içersinde O kitabı okudukça izleyenler olarak biz de kitabın içersinde geçen olaylara tanıklık ediyoruz. Film bir yandan kendi rotasını çizerken kitabın her bir sahnesini Kaufman’ın gözünden değil birebir kitabın işlenişinden yönetmen bize veriyor. Film, kitap, gerçek yaşam, kitabın dışındaki yaşam ve senaryonun biraz ötesindeki yaşam gibi bölümlere ayrılmış. Sancılı şekilde devam eden -aslında devam edemezken, çünkü kitap kurgu açısından oldukça basit, sadece ender bulunan bir orkideyi arama ve bu uğurda yaşanan zorluklar ve hayal kırıklığının anlatıldığı bir kitap ve bu dahi senaristin işini oldukça zora sokan bir durum- kitap senaryolaştırma işinin dışında kitabın baş karakteri John Laroche’ı oynayan Chris Cooper’i göz ardı etmemek gerek, filmde Cage’den sonra ve bence Streep’ten önce rolünün hakkını fazlasıyla vermiş. John Laroche kendini değişik zamanlarda değişik uğraşılara özellikle bitkiler ve hayvanlara adamış ve bu uğurda bir sürü şey başardıktan sonra sadece sıkıldığı için onları bir kalemde geride bırakmış bir kaybeden (Laroche’un da içinde bulunduğu arabanın kaza sahnesi ise müthiş). Charlie’nin yazım süreci devam ederken bu arada dahi senaristin tam zıddı olan ikiz kardeşi Donald da senarist olmak istediğini söyleyerek Yazar ve konuşmacı Mr. Mc Kee’nin yazarlık seminerlerine katılıyor, her ne kadar kardeşi Charlie’ye göre çok daha yeteneksiz, umursamaz, yazdığı senaryo bir o kadar seyirciye basit gösterilmeye çalışılsa da ikinci yarıda Donald’ın da içinde ne cevherler gizli olduğunu görüyoruz. Filmin iki baş karakterini de Cage oynamış ve iki birbirinden bu denli farklı karakteri kesinlikle aynı adam oynamış diye seyretmiyorsunuz. Donald’ın umursamazlığı, dışa dönüklüğü, kadınlarla iletişim kurmaktaki becerisi ve fazlaca gevezeliği filmin ilk bölümünde Charlie kadar seyirciyi de bezdiriyor “bir an önce çık git odadan da adam senaryoyu tamamlasın” diyorsunuz. Charlie’nin fazlaca kendini beğenmişliğinin yanında bazen de acıyorsunuz Donald’a. Meryl Streep’in oyun gücünün iyi olduğu tartışılmaz ama bu filmde bunu çıkaracak kadar bir rolü olduğunu sanmıyorum, sadece bir kızılderiliyle konuşması sırasında onu hayranlıkla izlediğimi itiraf etmeliyim. Kısacası film içinde film ve hatta kendini anlatan film diyebiliriz Adaptasyon’a. Zekasına hayran olmamak elde değil senaristin ve oyunculuğuna hayran olmamak elde değil Cage’in.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © rey'an yüksel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |