İnsanın en iyi tarafı ürperebilmesidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Ankara da vapur vardı da mı binmedik.. Ben alışkın değilim öyle şeylere. Sağa sola bakacağım diye, bir dakika kala kaçırdığımda küsüyorum tabii ki. Ama martıları seyredince veya hiç ummadığım bir anda ummadığım bir ikramla karşılaşınca sevinip barışıveriyorum yeniden... Arkadaşım Tuna, öğlen döner ekmek yemeğe çağırdı. Konak’ta Borsa binasının önünde buluşalım dedi. Konağa Alsancak üzerinden giden ilk insan benim herhalde. Adımlarım hızlandı mı bilin ki ya kayboldum ya da eskiden kalan ve daha önceden görmediğim bir binaya takılıp randevuma geciktim. Yine öyle oldu.. Eski binalara bayılıyorum. Keşke, hiç bozmadan koruyabilsek. Tuna aldı beni Şehit Fethi bey caddesine götürdü. Garanti Bankası İzmir Şubesinin altında Çay Ocağı yazan bir yerde kuyruğa girdik. Evet. Yanlış duymadınız. Kuyruğa girdik. Küçücük, adı bile olmayan bir dönercinin önünde kuyruk bekleyip, dönerlerimizi aldık. İçerisi eskiden bedestenmiş. Şimdi derme çatma bir yer. Çekmeceleri kasa olarak kullanılan bir masaya ilişip, iştahla lokmalarımızı ısırırken, gözüm duvara takıldı. Aman tanrım ! Orada duruyor... Ne mi? Su kenarında ceylanların resmedildiği, bir duvar halısı. .. İşte benim senelerdir aradığım, bir zamanlar kimbilir Egede, hangi evde görüp aklımda kalan ve Ah! Bir yerlerde bulup da alsam diye bakındığım, bulsam da duvarıma assam diye hayal kurduğum Ceylanlı Duvar Halısı... (Bunların Kabeli, Hz.Ali li, Aslanlı gibi birçok değişik modellerini buldum ama benim hayalim Ceylanlısıydı.) Arkadaşlarımın, başka hayal edecek şey mi bulamadın? diye alay ettikleri, ama benim aramaktan hiç vazgeçmediğim sarı ceylanlar. Biri su içiyor, biri arkası suya dönük, kıvrılmış oturuyor diğeri de ayakta bana bakıyor... Duvarda öyle duruyorlar... Eskimiş, kirlenmiş ve tozlanmışlar... O küçücük ve hiçbir lüksü olmayan dönercinin, büyük yürekli sahibi Cemil bey, benim ağzım açık seyrettiğimi gördü.'' İşte hayalimdeki ceylanlar'' Diye mırıldandığımı da duydu. Halıyı duvardan aldı, katladı ve bir naylon torbaya koyup, hiç tanımadığı bana verdi. Böyle durumlarda kelimeler yetersiz kalır teşekkür etmek için. Ben de edemedim. Heyecandan sevinçten dilim tutuldu.. Kendi saçıma bile kullanmaya kıyamadığım pahalı şampuanla yıkanıp, yumuşatıcılara yatırılan ve ütülenip özenle, törenle duvara asılan ceylanlarım şimdi bana sevgiyle bakıyorlar. Hayal kurmaktan vazgeçmeyin. Unutmayın hayal kurmadan gerçekleştirmek mümkün değil. Birgün biryerde sizin de bir hayalinizin gerçekleşmesini diliyorum... İnci Fügen Yılmaz 02.10.2000
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İnci Fügen Yılmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |