İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud |
|
||||||||||
|
Gözümüz aydın. Kadınla erkeği eşitleyerek çağı yakaladık. Beni düşündüren bu nasıl uygulanacak? Eğitimsizliğin, görgüsüzlüğün kuralsızlığın ve kültürsüzlüğün kol gezdiği ülkemizde bu yasanın başımıza çok işler açacağı kesin. Adam gecesini gündüzüne katıp çalışmaktan, hanım sosyetede gün takip etmekten yorgun düşmüşler. Adam o gün çok yorulmuş. Evine gelmiş, beklentisi bir şeyler atıştırmak ve sonrada televizyonun karşısına geçip günün stresini atmak. O da nesi? Hanım evde yok. Üstelik açlığını giderecek hiçbir şey görünürde yok. Ne yapması gerektiğini kara kara düşünürken hanım gün gezisinden pür neşe döner. Adam hışımla, Hanım nerelerdesin sen yahu. Gecenin bu saatine kadar neredeydin? Elinin köründe. Bir de sana hesap mı vereceğim? Hanım, hanım bana hesap vermeyeceksin de kime vereceksin? Hani ne yiyeceğiz? Ortalıkta hazırlanmış bir şey de göremiyorum? Elinin körünü ye. Bana ne senin yemeğinden? Hayat müşterektir boşuna dememişler. Dün ben hazırlamıştım yemeği. Bu gün de sıra sende. Hanım, hanım sen ne diyorsun be? Koca gün yorulduğum yetmiyormuş gibi bir de eve gelince yemek yapacağım ha? Yapacaksın tabi. Çıkan yasadan haberin yok galiba? Artık aile reisliği diye bir şey kalmadı. Eskiden her şey paraylaydı. Şimdi ise her şey sırayla. Sen ne diyorsun be? İçine ederim ben böyle evliliğin. Edersen et be adam. İşine gelmiyorsa çeker gidersin. Ne.... ben mi çekip gideceğim? Tabi sen gideceksin Kendi evimden gideceğim ha? Hangi evinden bahsediyorsun be adam? Senin ev diye bir şey kaldı mı ki? Hayat müşterek ve beraberliğimiz süresince aldığın her şeyin yarısı benim. Hanım, sen neler diyorsun böyle? Niyetin beni çıldırtmak mı? Yo.... niye çıldırtayım ki seni. Yasa bu. Beni beğenmiyorsan bölüşürüz malları, sen yoluna ben yoluma. Ben yıllardır tatil yüzü görmeden çalışıp çabaladım. Sense gün takip edip değirmen gibi para öğütüp tam bir asalak gibi yaşadın. Şimdi de tüm malımı seninle, hem de eşit şekilde bölüşeceğim ha? Elbette şekerim. Ben değil miyim sana saçını süpürge yapıp yıllarca hizmet eden? Elbette bunun bir bedeli olmalıydı. Ve oldu da. Adam öfkeyle ayağa fırlayıp karısının karşısına geçti. Hayat müşterek ve kadın erkek eşit ha, öyle mi? Evet öyle. Madem eşitiz. Şimdi seninle eşit olarak dövüşeceğiz. İlk vurma hakkını sana veriyorum. Hadi vur. Nedenmiş o? Eşitiz ya. Canım seninle bu güzel eşitliği paylaşmak istiyor. Hadi, ne duruyorsun vursana? Kadın isteksizce elini kaldırıp eşine okşar gibi bir tokat attı. Adam tüm gücünü yumruğunda toplayıp, yumruğunu eşinin suratına indirdi. Kadın sırt üstü yere düştü. Bayılmıştı. Ayıldığında baş ucundaki eşine, Bana ne odu diye sordu. Seni kadın erkek eşitliği kötü çarptı hanım efendi. Bir daha eşitlikten söz edersen kim bilir seni kaç kez böylesine eşitleyeceğim. Hele bir daha eve geldiğimde seni evde bulmayayım, hele eve geldiğimde yemeğim hazır olmasın bak sen eşitliğin tadına. Burnundaki o çıkıntı var ya. İbret olsun diye onu yüzünün içine gömerim. Söylediklerimi iyice anladın değil mi? Kadın dişlerini gıcırdatarak, Evet bey anladım. Hem de çok iyi anladım. *** Ertesi gün adam işine gittiğinde Jale hanım uzun uzun düşündü. Çekip giderse eşinin mallarını bölüştüklerinde eline geçecek serveti hesapladı. Eline geçecek olanlarla ömür boyu kimseye muhtaç olmadan yaşayabileceği kanısına vardı. Beraberinde götürebileceklerini toplayıp bir taksi çağırdı. Taksiye eşyalarını yükleyip evi terk etti. Ertesi gün bir avukat tutup boşanma davası açtı. *** Servet bey hüzünle mal ve eşya bölünüşünü seyretti. Bunca yıl emek vererek elde ettiği serveti, sıcakta kalmış tereyağı gibi eriyip gidiyordu. Oğullarına, Bakın çocuklar, benim bu yaptığım hatayı sakın siz yapmayın. Siz siz olun, kazandığınızı kuruşuna kadar yiyin. Sakın mal mülk edinmeye kalkışmayın. Eğer ben bu malları edinmeseydim anneniz evi terk edebilir miydi? Haklısın baba edemezdi. *** Bir başkası uyanık mı uyanık. Zengin bir kapıya damat olarak postu sermiş. Eşi evin tek çocuğu. Kayınpeder, kayınvalide ölünce tüm miras eşine kalmış. Bunca servetin içinde, koca bir ömür bu çarpık bacaklı, çarpık burunlu kadınla nasıl geçer diye düşünüyor. Bir plan yapıp bu kadından kurtulacaktı. Eşine, Yahu hanım kaç yıl oldu bu evdeyiz. İçim karardı ayol. Hani diyorum ki, satalım bu evi. Taşlıktaki ev ile çarşıdaki iki dükkanı da satalım. Tümünün parasıyla şöyle güzel bir villa alıp hayatımızı yaşayalım. Kadın iyi niyetli, biraz da saf, Sen nasıl istersen öyle olsun diyor. Satılanlar satılıyor. Daha sonra diğerlerine sıra geliyor. Satılacak başka bir şey kalmadığında adam çekip gidiyor ve ardından boşanma davası açıyor. Yeni alınan tüm mallar evlilikleri süreci içerisinde alındıklarından ortak. Kadın ortak malların bölünüşünde göz yaşlarını tutamıyor ve Bu da mı başıma gelecekti diyor. Babamın ve annemin mezarı başına gittiğimde, onların mezarına ne yüzle bakacağım? Yitip giden sadece servetim mi? Gençliğimi, güzelliğimi harcadıktan sonra, sap gibi ortada kalakaldım. Lanet olsun bu yasayı çıkaranlara. Bence çalışmayan ev kadınına eşitlikten önce sosyal güvence sağlanılmalıdır. Eksilerin artıları götürdüğü gerçeğini ve ataerkil bir aile yapısından kolayca sıyrılamayacağımızı göz ardı etmemelidir. Bu yasanın işlerliği için çok geniş bir eğitim seferberliği başlatılmalıdır. Aksi halde bu yasa eşitlik yerine yuva yıkımlarını getirir. Halen doksan kişilik sınıflarda eğitim yapıldığının sanıldığı bir ülkede, böyle bir seferberlik başlatıla bilinir mi ben de bilmiyorum. Bunlar sadece bir varsayım. Halen ilkellikten kurtulamamış bir toplumda bu yasanın neler getirip, neler götüreceğini doğrusu ben de merak ediyorum. Bir de bu olumsuzluğun artısı var. Boşanmalar da kolaylaştırıldı. Hadi bakalım sayın yargıçlar sizlere kolay gelsin. Özcan NEVRES 23 Kasım 2001 Cuma SİLİVRİ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |