Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Tüm gazetelerde bu günkü en güncel haber sayın Hüsamettin Özkan’ın solda birleşme girişimleri. Oysa DSP den kopmaların başladığı gün yazdığım güncel yazımda sayın Deniz Baykal’ın başkanlıktan ayrılarak DSP den ayrılanların önünü açması gerekir demiştim. Ayrılanlar CHP ye katılır. İyi çalışan ileride CHP ye genel başkan olur. Solda birlik için tüm sosyal demokratların ellerini taşın altına sokmaları gerekir. Nemelazımcılıkla, bekle görcülükle bir yere varılamayacağının bilinmesi gerekir. Geçmişte 12 eylül darbesiyle kapatılan partilerin yerine yenileri kurulduğunda sosyal demokratlar umutla Sayın Ecevit’in vereceği işareti boş yere beklediler. Solda iki parti kurulmuştu. Halkçı parti ile Sosyal Demokrat parti ( SODEP ) İki partinin CHP oylarına ayrı ayrı talip olmaları, solda istenmeyen bir bölünmeye ve kırgınlıklara neden oldu. Daha sonra Ecevit’lerin kurdukları Demokratik Sol parti bu dağınıklığı daha da arttırdı. Halkçı Partide, Menemen ilçe başkanıyken, zamansız yitirdiğimiz Profesör Mahmut Akkılıç hocamızla çok iyi bir diyalog içindeydik. Tüm Halkçı Partililerin beklentisi Sayın Ecevit’in eteğindeki taşları döküp Halkçı Partiye destek vermesiydi. Beklenti gerçekleşmedikçe parti içinde gevşeme ve çözülme belirtileri başlamıştı. Mahmut beye, vazgeçin artık şu Ecevit beklentisinden. Genel başkanımızın köprüleri sattırmayacağım diyerek masaya vurduğu yumruğun yarattığı rüzgarı arkamıza almalıyız. Menemen ilçe yönetimi olarak yaptıklarımızı tüm ülkede uygulamalıyız. Halkçı Partinin Menemen’de aldığı oylar ve rakibi iki partinin toplam oyları kadar oy alması hiçbir şekilde bir rastlantı değildir. Bunu birebir çalışmalarımızla, halkımızın arzulayıp da söyleyemediklerini tek tek tespit ederek kağıda yazmıştık. Yazdıklarımızı fotokopilerle çoğaltıp tüm yerleşim birimlerine dağıtmıştık. 9999 oy alarak Menemen’de bir ilke imza atmıştık. Bekle gör politikası sürerken hepimiz genel başkanımızın pasifliğinden şikayetçiydik. Yerel seçimler sırasında partiler adına yapılan konuşmalarda Sayın Aydın Güven Gürkan’ın konuşmasını televizyonda çok az izleyebilmiştim. Konuşmasının ertesi günü Mahmut beye, dün gece televizyonda Halkçı Parti adına konuşan kimdi diye sordum. “Profesör Aydın Güven Gürkan dedi. “Nasıl konuşmasını beğendin mi?” diye sordu. Diksiyonuyla ve fizyonomisiyle tam genel başkan olacak bir konuşmacı dedim. Daha sonra genel başkanımızın Menemen’i ziyaretinde, geçmişte İzmir İl Genel meclisinde birlikte çalıştığı Cevdet Yiğitoğlu ağabeyimize, “seni partimizin ilçe başkanı ve belediye başkan adayı olarak görmek isterim”demişti. Benim yönetimimdeki bir partiye paraşütle adam indirilemez diyerek genel başkanımızın gafı yüzünden başkanlıktan istifa ettiğimi Cumhuriyet gazetesinde açıkladım. Halkçı Partinin tüm İzmir Milletvekilleri, istifamı geri almam için ısrar ettiler. Ertesi gün Mahmut Akkılıç’ın ısrarıyla Durcan Emirbayar’ın benim için gönderdiği arabayla Mahmut Akkılıç ile Torbalı’ya gittik. Orada genel başkanın özür dilemesiyle istifamı geri aldım ama burukluğu bir türlü üzerimden atamıyordum. O aşamada Aydın Güven Gürkan’ın genel başkanlığı için arayışlar başlamıştı. Sonunda Aydın Güven Gürkan genel başkan oldu. Daha ilk anda arayışlarımızın boşuna olduğunu anlamıştık. İlk işi elini taşın altına sokmaktansa kolay olanı seçti. Solda birlik adına SODEP le birleşme arayışlarına girdi. Sol, halkın arasına girip birebir çalışmaktansa birleşmelerle güç kazanmaya çalıştı. Birleşmeler gerçekleştikçe parçalandı. Halktan kopmanın bedelini CHP meclis dışında kalarak ağır bir şekilde ödedi. Sol DSP nin parçalanmasıyla yine dağıldı. Solun sayın Derviş’in çabaları doğrultusunda Sayın Deniz Baykal’ın çağrısına uyarak Ulu Önder Atatürk’ün partisi CHP de toplanması gerekir. Bu gerçekleştirilemediği takdirde, 3 kasımda ortaya çıkacak olan tablo güven vermekten uzak olacaktır. Tarih tekerrürden ibarettir derler. Yanlışların tekerrüründen en büyük zararı, yalnızca yanlışı yapan partiler değil, ülke insanları da çeker. CHP nin olmadığı mecliste, fırlatılan bir kitapçığın neden olduğu kriz yüzünden, ülkemizin insanları bir anda yarı yarıya fakirleştirildi. Sosyal demokrat olduğunu söyleyen ve bu konuda kitaplar yazmış olan sayın İsmail Cem’in DTP ile birleşme çabaları, akıllara şu sorunun takılmasına neden olmaktadır. Neden CHP değil de DTP? Sayın Cem’in bu tutumunu sürdürmesi, soldaki adres belirsizliğinin netleşmesine neden olacaktır. Netleşen adres ise CHP olacaktır. Sol kimliğinden sıyrılan YTP nin ise barajı aşamaması olasılığı artacaktır. Özcan NEVRES 15 Ağustos 2002
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |