Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Evet, şimdi bazı şeyleri daha net hatırlıyorum, genç kızlığımı hatırlıyorum, özel olmak hala idealimdi, başkalarından farklı olmalıydım. Saçlarımı maviye boyattığımda babamla ettiğim kavgayı hatırlıyorum. Annemin mavi saçlarımı fırçayla tıpkı 5 yaşımda yaptığı gibi taradığını hatırlıyorum. Güzel annecim benim, nasılda üzerime titrerdi. Peki neden annemi mutlu hatırlayamıyorum. Annemi hiç gülerken hatırlayamıyorum. Sadece onun hıçkıra hıçkıra ağladığını ve bana sıkıca sarıldığını hatırlıyorum. Bana tek söylediği bunların hepsinin geçeceği ve her zaman yanımda olacağıydı. Peki neden şimdi burada değil. Saatlerce elimi tutar, saçlarımı okşar ve benim moralimi düzeltmeye çalıştığını hatırlıyorum. Zavallı annem, benim için kendini harap ederdi, iğrenç olmasına rağmen, erimiş yüzümü tüm şefkatiyle okşardı. Erimiş yüzüm, hayır hayır HAYIR, benim erimiş yüzüm. Canlı çıktığım o güne her gün lanet ettiğim o korkunç kazadan beri sadece annem yanımdaydı. Tanrım ne korkunç ironi, tek istediğim herkesten özel olmaktı, ama şimdi şu halime bak, burnum, kulaklarım, dudaklarım ve tek gözüm artık yok, derim ise onların yokluğundan utanırcasına boşlukları doldurmaya çalışmış. Eskiden herkesten farklı görünmek için her şeyi yapardım, şimdi herkes gibi görünmek için her şeyi yaparım. Beni bu hale getiren kaderime ve tanrıya her gün lanetler okuduğumu hatırlıyorum. Beni bu hale getiren kazadan sorumlu babama ağza almaktan şimdi bile utandığım küfürler ettiğimi hatırlıyorum. Ah baba, baba senden nefret ediyorum, yüzün bile gözümün önüne geldiğinde dişlerimin sıkmaktan ağrıdığını hissediyorum. Yüzümde kırdığın içki şişesi. Yüzümden akan kanla karışık alkolün tadı hala damağımda. Sonra seni durdurmaya çalışan annemi kenara iterken elinden fırlayan izmaritin saçımı alev içinde bıraktığı o an. Gözlerimin önüne bir perde gibi inen o alevler. Tanrım, yüzümü ilk kez gördüğüm anı hatırlıyorum, nefes alamıyordum, kalbim sanki atmıyor, atmak istemiyordu, beni sakinleştirmek için zorla yaptıkları iğnenin acısını bile hissetmiyordum, o yüz benim olamazdı, aradan aylar geçtiğinde bile aynadaki zavallının benim olduğuna inanamıyordum. Hastanelerde geçirdiğim korkunç ayları hatırlamak istemezken, peki neden şimdi bu hastanedeyim tekrar. Ne işim var bu lanet yerde. Acaba normal bir kontrol için mi buradayım. Ama o zaman neden bilincim yavaş yavaş yerine geliyor. Ne oldu, ne yapıyorum burada? Yine babamı hatırlıyorum, beni ilk kez ziyarete geliyordu, aylardan sonra ilk kez. Kapının çaldığı an kalbimin aynada ilk kez yüzümü gördüğüm andaki kadar sıkıştığını hatırlıyorum. Baba, baba hangi yüzle karşıma çıkabildin? Hangi yüzle karşıma geçip özür dileme lafları edebiliyordu. O konuşuyordu ama ben onu duymuyordum. Tek algılayabildiğim babamın gözlüklerinden yansıyan görüntüm. Her fırsatta gözlerimi kaçırdığım görüntüm babamın gözlerinden bana yansıyordu. Sonra tek hatırladığım meyve bıçağından damlayan kan damlalarının yere çarptıklarında çıkardıkları patlamalar, kulaklarımı patlatan gürültüleriyle yere düşen kan damlaları, kendimi tekrar özel hissettiren kan damlaları. Bilmiyorum, belkide bir süper kahramana yakışır biçimde oradan kaçmak istediğim için pencereden kendimi dışarı bıraktım. Yüzümü yalayan rüzgar hissettiğim son şeydi, küçükken evimizin arkasındaki bayırdan aşağıya doğru koşarken hissettiklerimi anımsattıran son an. Belki de hayatın gözler önünden geçmesi böyle bir şeydir. Sonra bir anda kesilen sesler, yine sol kulağımın üstünde yatıyorum ama kalbimin sesini duyamıyorum, artık beni özel hissettiren şeyler de yok hayatımda. Şimdi her şey çok açık, çok net, yüzüm artık eskisi gibi güzel ve hemşirenin erimiş yüzüme son perdeyi çekmesinin vakti geldi. Son sahne ve son perde…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cengiz Arabacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |