-Sayın Başbakanım, nerden baksanız siz ve 12 bakan arkadaşımızla bu adada mahsur kalalı 3 sene oluyor. Bence artık çoktan aramayı kesmişlerdir ve yeni kabine kurulmuştur.

-Hadi ordan, nasıl olur da başbakanlarını ve 12 bakanlarını aramayı bırakırlar. Gelecekler, mutlaka gelecekler. Kimindi bu Avustrulya gezisi fikri kardeşim, nasıl gitti koskoca başbakanlık bağıra bağıra, deliricem yahu.

-Ama efendim kalbimi kırıyorsunuz, neredeyse gezmediğiniz ülke kalmadı, hepsinin ayarlamasını yaptım, kısmet işte, Avustralya seferinde böyle bir talihsizlik başımıza geldi. Ben nereden bilebilirdim ki uçağın düşeceğini? Hayatta kaldığımıza şükretmek lazım.

-Biliyorum ama hala sinderemiyorum içime, sinirlerim bozuldu iyice.

-Haklısınız efendim, bütün arkadaşların sinirleri son derece bozuk durumda. Daha dün, Muammeri her yönde namaz kılarken gördüm, her seferinde sekiz yönde de namaz kılıyor, günde 40 vakit ediyor.

-Haydaa, Kıblenin bu tarafta olduğuna hem fikir olmamışmıydık.

-Öyle ama, o kararı ağacın yosun tutan bölgesine göre yapmıştık, ama o zamandan beri burada nemden ağaçların her tarafının yosun tuttuğunu farketmiş, O da garanti olsun diye her yöne doğru namaz kılıyor. Karıncalar da bi tuhaf burada efendim, adam gibi yuva yapalım demiyorlar da, tepe tepe yuva yapıyorlar, böyle olunca da karınca yuvalarına göre de yönümüzü bulamıyoruz maalesef.

-Valla ne diyeyim kendileri bilir, Sezai Bey de ramazanı kaçırmamak için hergün oruç tutuyor galiba

-Yok, hayır efendim, oruç tuttuğundan değil, her gün midye kabuğu, palmiye yaprağı, deniz kestanesi yemekten bıkmış, o yüzden arada kayalıklara gidip orada yosun kemiriyo

-Allah Allah, nesi varmış palmiye arası deniz kabuğunun, ne güzel işte, çıtır çıtır. Çok sıkıldıysa çeşit olsun diye arasına ağaç kabuğu da koysun.

-Tabi efendim, yanınada deniz yıldızı püresi oohhh

-Sayın Başbakanım, sayın başbakanım, anason buldum galiba ya da kokusu ona benziyo, nasıl yapıldığını bilseydik RAKI yapardık belki.

-Hilmi aman sus, yoksa Metin duya…….

-ALLLAAAAAAAHHH, biri rakı mı dedi.

-Ahanda duydu.

-Kemal sen hemen bi kaç yengeç yakala meze yapırız, Sezai sen bir kaç ot yol salata yaparız, Muammer sen bi kaç Hindistan Cevizi oy bardak yaparız, Hilmi rakıyı ver koklucam, hınf hınf hırk.

-Şşşt Metin kendine gel, şşt olm duyuyon mu beni

-Boşuna uğraşmayın sayın Başbakanım, gene bayıldı.

-Hilmi yine herifin suratına kasten rakı dedin di mi, geçen sefer de uzun beyaz bir taş göstermiştin adama, rakı sandı da kafayı dikince ön dişi kırılmıştı, yapmayın kardeşim yazık günah yav.

-Ama sayın Başbakanım valla billa, valla billa, valla billa ehenk, ehehehe, hay senin gibi kertenkelenin, sırtımdan çıktı serseri, neyse akşam yemeğinde çerez yaparız. Valla billa kasten yapmadım, hem iyi de oldu, oh olsun, adam gizli akşamcıymış, nasılda sızmış böyle aramıza, hiç de çaktırmadan idare etti.

-Doğru valla, siz de mi hiç anlamadınız Kemal Bey? En iyi sizinle anlaşıyordu.

-………..

-Kemal ?

-……….

-Kemal ayıp oluyo ama 3 gündür suratımıza bakmıyosun, yok işte deniz kızı falan, tamamen senin hayal ürününün.

-Siz de benim gördüğümü görseydiniz şimdi yanımda oturmuş beraber deniz kızını bekliyor olurduk, Başbakanım. Aaaah ahh, kısmetse dördünü nikahıma alıp evimin deniz kızı yapıcam.

-Yok valla, Kemali de kaybettik, bu iş böyle olmayacak, hemen bakanlar kurulunu toplayalım, acil önlemler almamız gerekiyor. Lütfullahla Ali nerede?

-Onlar galiba yine ateşi bulma çalışmalarına devam ediyorlar, bi başarırlarsa yaşadık sayın Başbakanım. 3 senedir azimle uğraşıyorlar ama başaracaklar galiba.

-BAŞBAKANIM!!! BAŞBAKANIM! Başardık, başardık, vallada billada sonunda ateş yakabildik. Milleeet, koşun koşun, ne bulursanız getirin pişirin, ne kadar kabuklu kabuksuz hayvan, yosun, meyve ne bulursanız getirin.

-Aman Lütfullah bey dikkat, Metin yerde baygın, takılma…

-Ahh……. (TISSSS). Söndü! Ehe ehi eherek, Yahu başbakanım kaç zamandır merak ederim, olmaz ya, diyelim ki bir ıssız adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç bakan kimler olurdu? Hı? Ehihe

-Buyrun bakalım, Lütfullah’ı da kaybettik. Oooof of, bi porsiyon palmiye yaprağı getirin bana. İçine de bu sefer yosun koyun.