"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Tüm dünyada ve Türkiye’de toplam nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu sakatlar teşkil etmektedir.Sakatlıkları,doğuştan ve sonradan kaynaklanan sakatlıklar diye iki ayrı gruba ayırabiliriz.Bunların da kendi aralarında alt kısımları mevcuttur. Doğuştan gelen sakatlıkların ana nedeni akraba evlilikleridir.Günümüzde bile akraba evliliği bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır.Bu tarz evlilikler eskisi kadar yaygın olmasa da hâlâ yapılmaktadır.Amaç,mevcut toprağın bölünmemesi ve kızın aile dışına çıkarılmamasıdır.Böyle basit bir gerekçe için onca riski yüklenmek akıl kârı değildir.Söz konusu durum, daha çok kırsal kesimde yaşayan ailelerde görülmektedir.Modern eğitim almış kişiler böyle evliliklere tevessül etmemektedir.Demek ki iyi bir tahsil bütün karanlıkları aydınlatıyor.Kalıtsal hastalıkların,akraba evliliklerinden kaynaklandığı ilmî bir hakikattir.Bunu görmezlikten gelmek ilmi reddetmek veya ciddiye almamak demektir.Bir kısım ailenin,menfi bir durumla karşılaşmaması bu ilmî gerçeği çürütmez. Annelerin hamilelik ve emzirme dönemlerinde mümkün mertebe ilâç kullanmamaları gerekir.Çünkü alınan ilâçlar,bebeğin gelişimini olumsuz bir biçimde etkilemektedir.Emziren kadınlar ilâç kullanacakları zaman,çocuklarını emzirmemelidir.Özellikle antibiyotikler kullanılmamalıdır.Hayatî bir durum söz konusuysa doktor kontrolünde kullanılmalıdır.Aksi halde zekâ geriliklerinden ortopedik özürlülüğe kadar pek çok sorunla karşılaşabiliriz.Bunları hepimiz zaman zaman değişik vesilelerle duyuyoruz.Bunları bilmek için ille de tıp otoritesi olmaya gerek yoktur. Doğuştan sonra da sakat kalma riski peşimizi bırakmıyor.Trafik ve iş kazaları hayatımızı karartabiliyor.Türkiye’de işçi sağlığına pek önem verilmiyor.Öyle ki,sağlıksız ortamlarda sigortasız işçiler istihdam ediliyor.Kol,bacak ve parmaklar havada uçuşabiliyor.İşverenler daha çok üretmek ve daha çok kazanmak için her yolu mubah görüyorlar.İşçi sağlığı kimin umurunda?Zaten denetim mekanizmaları doğru dürüst işlemiyor.Patronları yönlendirecek ve zorlayacak fiili müdahaleler olmadığı için,herkes bildiği gibi hareket ediyor.Tabiki,olan fakire ve garibana oluyor.Bir somun ekmek için kolunu,bacağını fedâ edebiliyorlar.Başka çare de yok şimdilik görünürde. Trafik kazalarında yaralanan ve sakat kalan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Gün geçmiyor ki birileri trafik kazalarında bir yerlerini kaybetmesin.Buna bir de Doğu illerinde,teröristlerle girdiği çatışmalarda yaralananları eklersek mevcut rakam daha da artar;hazin bir tablo çıkar ortaya. Çağdaş ülkeler,özürlülerin meselelerini çoktan halletmişlerdir.Ülkemiz bu konuda bir arpa boyu yol alamamıştır.Özürlüleri bir yük ve külfet olarak görmemeliyiz.Bizlerin de böyle hazin tablolarla karşılaşmayacağını kim garanti edebilir ki?Özürlülere saygısı ve merhameti olmayan kişilerin insanlığından şüphe ederim. e-mektup: mnihatmalkoc@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |