..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamın her anı hakkını ister. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Çocuk Eğitimi ve Yetiştirilmesi > Güven Uluköse




18 Şubat 2005
Öğrenme Aşamasında Matematik  
Zorluklar Nereden Kaynaklanıyor?

Güven Uluköse


Öğrenciler aritmetikteki işaretlerin, günlük yaşamda karşılıklarının olduğunu da öğrenmelidirler.


:FFHB:
Öğrencinin kâbusu matematik, öğrenciliği üzerinden yıllar geçen yetişkinin de aklına gelen matematikteki başarısızlığı. Buna dayanarak ana, babaların çocuklarının başarısızlığının matematik temellerinin olmaması şeklindeki savunmaları; her kademe ve sınıftaki öğrenciler için.

Nedir bu temel? Bir önceki sınıfta öğrenilenler mi? Yoksa okuma yazma öğrenmenin başladığı ilk okul birinci sınıfa mı dayanıyor? Bu kadar gerilere gidersek çarpım tablosu ve dört işlemle karşılaşırız. Vurgulanmak istenen bu temel mi? Tartışalım:
Yardımcı ders kitapları satan bir kitapçıya girdiğinizde, raflarda ilkokul birinci sınıfına ait test kitapları da göreceksiniz. Okuma öğrenen yedi yaşındaki bir çocuğun eline verilen test kitabı; neden! çünkü okumayı öğrendi, okuyabilir ve a b c d seçeneklerini tanır ve birini işaretleyebilir.
İlköğretimin birinci kademesi olan ilkokulda öğrenciler aritmetik ve basit geometrik yüzeyleri ve hacimleri tanırlar. Aritmetik sayılar, büyüklük, küçüklük, sıfır kavramlarının öğrenilmesi ile başlar ve sıra ile dört işleme geçilir. Öğretmen soyut aritmetik kavramları somutlaştırmalıdır, öncelikle. Otuz kırk yıl önce (benim öğrenciliğimde ) öğrenciler evlerinden fasulye, kibrit çöpü getirirler ve saymayı, deste yapmayı öğrenirlerdi. Bir iki örnekle bu kavramların yerleşmediğini vurgulamak istiyorum. Yakınlarımın küçük öğrenci çocukları ile, öğretmen öğrenci ilişkisine girmeden yaptığım konuşmaları aktarayım:
Birkaç malın fiyatını söyledikten sonra, en pahalısı hangisi, sorusuna cevap alamadım.
Kendisinin ve babasının boyunu metre veya santimetre olarak karşılaştıramadı.
Saat şimdi on buçuk, on bir olmasına kaç saat, kaç dakika ver, sorusuna da cevap alamadım.
Çocuklar ikinci ve üçüncü sınıf öğrencileri ve başarılılar,fakat kitap sayfalarından dışarı çıkmayan bir aritmetik dersinin sonucu ne yazık ki böyle.
Buradaki temeli kim atacak ! sonraki yıllarda temel konusu dile getirilmesin.
Öğretmenlerin ders programlarını, amaçlarını ve uygulamasını anlatan kılavuz kitaplarında açıklayıcı bilgiler vardır, konuların hayata uygulanabilir şekilde işlenmesi üzerinde durulmuştur.
Öğretmenin öğrencilerine aritmetik işlemlerden önce çevrelerini görmelerini, tasarlamalarını, saymalarını veya elleriyle karşılaştırmalı tartmalarını söyleyerek, nesneleri tanıtmalıdır. Bunları ana,baba, ağabey, abla da yapabilir ve yapmalıdır. İlkokul öğrencilerine gezegenlerin yörünge hesaplarını öğretmiyoruz ki, elleri iel tutamayıp, gözleriyle göremesinler. Tüm aritmetik işlemlerin, yaklaşım karşılıkları yakın çevremizde vardır Temel atmak için toprağı kazmaya başladık.
Öğrenciler aritmetikteki işaretlerin, günlük yaşamda karşılıklarının olduğunu da öğrenmelidirler.
Çıkarma işareti ( - ); eksilen, azalan , fark için kullanılır
Toplama işareti ( artı ); artan, eklenen, fazlalık
Çarpma işareti (x) Kat, kere anlamında
Bölme işareti ( bölüm )
Büyük, küçük işareti; çokluklar arasındaki sıralama için kullanılır
Bu işaretler dersin ve kitabın içinde kaldıkça, problemler aritmetik diline çevrilemez, yani problemler çözülemez. Ana babalar da problemleri çözmekte çok zorlanırlar ve çocuklarına hak verircesine “çok zor" olduğunu söylerler; çünkü onlar için de problem aritmetik diline çevrilemez,
Konunun başlığı Dört işlem problemleri; yani toplama, çıkarma, çarpma ve bölme yapılacak, ama nasıl, aritmetik diline çevrilemiyor ki. Aradaki fark; biri diğerinin şu kadar katı veya şu kadar da biri, beşi; hepsinin toplamı, bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bir problemde birbirinin neden ve sonuç ilişkisi içinde iki veya üç cümlecik vardır. Her cümle dört, altı kelimedir. Okuyup aritmetikteki karşılığı olan işaretleri, aralarındaki ilişkiyi düşünerek kullanacağız.
Bunu başaran öğrenci temelini atmış oluyor Artık üzerine duvar örmeye başlayabilir, Çünkü okuduğunu anlıyordur, bu iş yavaş olacaktır. Neden yavaş dediğimi açıklayayım: Aritmetikte sayılar, dört işlem; rasyonel sayılar, dört işlem; ondalık sayılar, dört işlem olmak üzere ilk üç, hatta dört yıl böyle tekrarla geçer. Geometri bölümünü daha sonra ele alacağım. Dördüncü sınıfta yüzde ve faiz hesapları, onlar da ondalık sayı hesaplarının uygulaması niteliğindedir, eklenir.
Şimdi sizlere soruyorum, nerede temel atılacak, neden temeli yok sözü daima gündemde?
Çünkü en başta aritmetiği ders olarak öğrencinin önüne koyar, hayattan koparır, sonra hayatın içinden alınan örneklerle oluşturulan problemleri çöz, derseniz, karşımıza bu tablo çıkar. Lise son sınıfa kadar işte bu temelsiz denilen durum öğrencilerin, dolaylı olarak velilerin kabusudur.

Bir başka denemede buluşmak üzere.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: betül dağlı / Ankara/Türkiye
1 Nisan 2006
Yazınızı yeni okudum aslında bu siteyi yeni ffarkettim. Tesbitinize yürekten katılıyırum.

:: Hoşgeldiniz Öğretmenim
Gönderen: zeynep küçük / kırşehir/Türkiye
23 Mayıs 2005
Yazınızı zevkle okudum. Evet maalesef pek çoğumuzun korkulu rüyasıdır matematik.Ben beş yaşındaki çocuğuma matematiği sevdirmeye çalışıyorum. Bunun içinde çeşitli yöntemler buluyorum. Kızımla oyun oynuyorduk. Elime iki büyük portakal, iki tane küçük elma aldım. Dikdörtgen şeklindeki yemek masasının, kısa kenarlarına elmaları, uzun kenarlarına portakalları yerleştirdim. Sonra kızımın eline bir çanta verdim."Hadi kızım masanın çevresini dolaş, dolaşırken de elma ve portakalları topla ve çantana koy." dedim. Büyük bir zevkle topladı. Sonra da onları saydık. Dikdortgen masanın çevresi: 2 portakal, 2 elma dedim. Sonra bunları yerlerine koymasını söyledim. Rasgele yerleştirdi. Onu uyardım. "Portakallar büyük masanın bu kenarı da büyük demek ki potakallar uzun kenara konulacak" dedim. Kızım hemen kavradı. Dikdörtgenin çevre formülünü bir cafe de çocuklara sordum. Pek çoğu hatırlayamadı. Kimisi de yanlış hatırladı. Değerli Öğretmenim, keşke bizlerede ailelerimiz öğretmenlerimiz böyle oyunla, şakayla, gösterek anlatsaydı. Şu an ki konumumuz çok farklı olurdu. Saygılarımla...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Matematikte ve Günlük Yaşamda Aritmetik Ortalama
Dilsel Zeka Gelişimi
Sıfır ve Sayma Sayıları ile Yakın Çevre İlişkisi
Neden Öğrenemiyoruz

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Harbiye - Fatih Tramvayı [Deneme]
Çocukluk Döneminden Gençlik Dönemine [Eleştiri]


Güven Uluköse kimdir?

Ben Güven

Etkilendiği Yazarlar:
Azra Erhat, Selim İleri


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Güven Uluköse, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.