..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Eğitim > Güven Uluköse




6 Mart 2005
Sıfır ve Sayma Sayıları ile Yakın Çevre İlişkisi  
Büyüklerin aritmetik öğrenme zamanı geldi

Güven Uluköse


Kredi kartları döneminden önce biz büyükler de paramızın sonlandığını “bir kuruşum kalmadı” deyişi ile anlatmaya çalışırdık. Bu başlangıç SIFIR kavramına yakınlaşmak içindi.


:DJIG:
Bu yazıma YOK ile başlamak istiyorum. Küçük çocuklar çok sevdikleri şeyleri, çukulata, şeker, birden fazla oyuncak gibi, devamlı isterler; bir, iki verdikten sonra “bitti, artık yok” yanıtını vererek isteklerini sonlamaya çalışırız. Kredi kartları döneminden önce biz büyükler de paramızın sonlandığını “bir kuruşum kalmadı” deyişi ile anlatmaya çalışırdık. Bu başlangıç SIFIR kavramına yakınlaşmak içindi. İlkokul birinci sınıfta öğrenci alfabeyi ve sayıları öğrenmeye başlıyor. Türk alfabesindeki yirmi dokuz harfin içindeki Ğ tek başına kullanılmaz, sayıların 0’ı vardır tek başına bir çokluk göstermez. Konumuz aritmetik olduğu için SIFIR’dan yola çıkalım. Sınıf öğretmeni sayıları 1,2,3,4,5,6,7,8,9 ve 0 şeklinde yazdıracak ve okuyacaktır. Çocuk YOK’u önceki yaşamından biliyor, ama burada bir de karşısına SIFIR çıktı, ne yapacak, bunları birbiri ile nasıl bağdaştıracak!
Matematiğin günlük yaşamımızda kullanılan ve birebir karşılıkları olan alt dalı aritmetik ve aritmetik işlemlerdir. On, on beş yıl öncelere gidelim; büyük alış veriş merkezlerinin sayısı çok azdı; daha çok bakkal, kasap, manavdan alış veriş yapılırdı. Cebimizde paramız ile oralara gider, kilogramın katları veya yarım kilo, iki yüz elli gram ağırlıkta veya üç tane beş tane gibi sayılarda mal alırdık. Bunların ederini yaklaşık hesaplar ve paramızın yetmesi için toplamını da aklımızdan yapmaya çalışırdık. Yanımızdaki bir şeyler daha almak isterse, “para kalmadı, para yok” denirdi. Ne yaptık; aldıklarımızın ederini topladık, cebimizdeki paradan çıkardık, sonunda SIFIR kaldı. Bu somut bir olay ve aritmetik problemi; içinde çarpma, toplama, çıkarma var.
Gelelim bu günkü duruma; cebimizde paramız yok, poşete istediğimiz miktar veya sayıda malı doldurup alış veriş arabasına yüklüyoruz, kasanın ekran görüntüsünü bile, çoğumuz izlemeden, kredi kartını uzatıyor, kasadan çıkan kağıdı imzalayıp, satış fişini alıyor, belki toplamına bakıyoruz. Bu kadar sayılardan ve dört işlemden uzaklaşan bir toplumda yaşayan ana babaların çocukları ilkokula başlıyor.
Çocuklar okuma, yazma öğreniyorlar, ama aritmetik nasıl öğrenilecek! Şu sıfır denilen işaret kendi başına bir şey ifade etmiyor, sağa geliyor, sola geliyor, zaten daha sağ ve sol kavramı bile oluşmamış, bu kadar soyut bir dil ile başlayan öğrenememe sürecinin ilerisi için olumlu neler düşünebiliriz!
İlkokul, somut, elle tutulan, gözle görülen nesnelerin tanınması ile başlayan ve uzun zaman sonra soyuta geçilen bir eğitim sürecini kapsamalıdır. Aritmetik dili soyuttur, bunu küçük sınıflarda tanıtım yolu ile, çevreden örneklerle, öğrencilerin hayal güçlerini kullandırarak, tanıdıkları nesneleri gözlerinin önüne getirmelerini ve sayı kavramını somutlaştırmaları gerektir. Aritmetik işlemler ders olarak verilmeye çalışılır, ama hep havada kalır, en basit bir toplama işlemini problem şekline dönüştürünce, çocuk yapamaz. Çünkü aritmetik onun için sayılardan oluşmuştur. Üç kilo elma, yedi kilo portakal, sepetin ağırlığı bir kilo, kaç kilo yük taşımış oluyorsun? Bu problem ona yabancıdır, sayıları alt alta yaz, topla derseniz, yapabilir.
Aritmetik; sayıların (tam sayılar, ondalık sayılar, rasyonel–kesir-sayılar) yazılması, okunması, toplama, çıkarma, çarpma ve bölmedir. Bunları öğretmemizin nedeni, problem çözebilmek ve ilerdeki matematik konularında, nasıl kitap okurken önce okuma yazma öğrenmiyorsak, okuma, yazma bilir gibi bunları kullanmak, daha açıklık getireyim, matematiğin alfabesini bilmek, demektir. Bu nedenle çocuklar, özellikle ilköğretimin birinci döneminde, okuduğunu anlar gibi, matematik dilini de öğrenmelidirler. Bunun yolu test çözdürmek, sayfalar dolusu işlem yaptırmaktan geçmiyor. Çocuklarımız lise son sınıfta bölme işleminde, bölünenin indirilen basamağında bölen yoksa, bölümde o basamak için bir sıfır konuluru, bilmiyorlar, bu demektir ki aritmetik okuyamıyor, öğretelim. Karşımızdaki gençleri tüm bunları öğrenip geldi, diye düşündüğümüz içindir ki genel sınavlarda matematikten SIFIR alan öğrencilerle, orta öğretimi bitirmiş, liseyi bitirmiş, karşılaşıyoruz.
Çocuklarınızla ilgilenebilmek için sizlerin de aritmetikle hem hal olmanız gerektiğini hiç düşündünüz mü?
Bir başka yazımda buluşmak için hazırlık yapıyorum.

1 mart 2005 Moda



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın eğitim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Matematikte ve Günlük Yaşamda Aritmetik Ortalama
Dilsel Zeka Gelişimi
Neden Öğrenemiyoruz

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Öğrenme Aşamasında Matematik

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Harbiye - Fatih Tramvayı [Deneme]
Çocukluk Döneminden Gençlik Dönemine [Eleştiri]


Güven Uluköse kimdir?

Ben Güven

Etkilendiği Yazarlar:
Azra Erhat, Selim İleri


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Güven Uluköse, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.