Bu kitap çok gerekli bir açığı dolduruyor. -Moses Hadas |
|
||||||||||
|
Nedir bu yazı der gibi gözler sanki; İnternet cafede 17" monitör karşısında enine boyuna sündürülen zaman,dimağın kuytu köşesine bir fikir attı.Rousseau veya Tolstoy'un "itiraflar"ına hafiften teğet geçişle açılan bir paraşüttü belki de fikrin kıyısına vuran bu meltem."Adres defterimde ki 8 nolu dost" kimse ona yazılacak sebepsiz bir aykırılıktı bu gecenin yıldız bulaşmamış yüzüne nazire edercesine.. Ve 8 nolu dost sendin yoldaş.Karalasam mı, bu satırlar diye düşündüm,anlaşılır mı? dedim içimden,bir başka içim ise anlaşılmak değil ki dedi zaten amaç."An"ın aykırı "an"ı olmalıydı sadeceVe çal kalemini dedim ey yolcu,bozkırdaki filizi ezmeden çağlayan bir kısrak misali.Her daim akla hakim olunmaz ya.Camus der ki"vicdan rahatsızsa itiraf kaçınılmazdır,kitap bir itiraftır."Öyle ya yazmak ta onun gölgesi değil midir;geç, dedim kendi kendime; sivil itaatsiz,pasif bir direniş olsun Gandhi’nin şakalarında.Onun için 8 nolu dost,oku gitsin sadece başka bir şey düşünme... O zaman sana Rousseau nun itiraflarından bir parça alıntı ikram edeyim. 'Kıyamet borusu çaldığında, ben, elimde bu kitapla(itiraflarını kastederek) yüce yargıcın huzuruna çıkacak ve şöyle haykıracığım: 'İşte yaptıklarım, işte düşündüklerim ve işte ne olduğum. Her şeyi, bütün açıklığıyla dile getirdim. Yaptığım hiçbir kötülüğü gizlemediğim gibi, yapmadığım bir iyiliği de söylemedim. Gerek rezil ve sefil, gerekse asil ve iyilik sever olduğum zamanları bütün içtenliğimle gözler önüne serdim. Ey ebedi Varlık: İç yüzümü, tıpkı senin bildiğin gibi dışa vurdum. Kullarını etrafıma topla da itiraflarımı dinlesinler. Topla ki kederlerim karşısında inleyip, çirkefliklerim karşısında utansınlar. Ve hepsi birer birer tahtının dibine gelip, kalplerindekini aynı içtenlik ve dürüstlükle itiraf etsinler. Sonra da içlerinden birisi, cesaret edebilirse, çıkıp, 'Ben, bu adamdan daha iyiydim ' desin...” enteresan değil mi 8 nolu dost...Bir iç döküş mü yoksa kusma mı?Kusmaksa şayet bir meziyet gizli mahreminde.Bir nevi timsahın çenesini iki elle ayırdıktan sonra başını o keskin dişlerin arasına sokup,korkunun sıcak nefesini gözpınarlarında hissedip derinlere bakması gibi. Tükür; dünyanın yüzüne tükür!Hantal bir blöften başka bir şey değil o.Bilge alçak gönüllüler gibi vakarla,yaşayışının sana bahşettiği çekingenlikle ve edeple tükür.Dünyanın bir tanesi dışındaki gerçeklerini bir keşiş yaşamıyla aşağılayıp kendinden uzaklaştırmadıkça onu tamamen ele geçirmen imkansızdır.(S.Y) Ya bir mengene de sıkışmak,ya da yağlanmış urganla boynun anaconda dansı derim ben. Hölderlin okuyorum birkaç gündür,önemli bir Alman romantik şairi,bir parça uçuk akıl. Babasını erken kaybetmiş.Annesi ile bir türlü anlaşamamış.Nihayet evli bir kadınla beraber olmaya başladıktan sonra annesi ile tamamen bağları kopmuştur.Beraber olduğu kadının ölümünden sonra (ki kadın evlidir ve sevmiş,sevmiş,sevmiştir.) sıyırma noktasına gelmiş depresif bir adam olmuş.Yaşadığı bunalımlardan dolayı tedavi görmek için götürüldüğü yerde, tek kişilik hücreye kapatılmış.Oradan çıktıktan sonra okuyucusu olan bir marangoz onun bakımını üstlenmiş, evine almıştır.Marangozun evinde 36 yıl kaldığı söylenir.İşte bu noktada hayretim Höderlinden marangoza kayıyor,bu nasıl bir okurluktur böyle,satırlarının arasında gezdiğin girift bir mavnaya kayıtsız bir liman olma.Tam 36 yıl,derler ya dile kolay, aynen öyle.Evinde şaire bir oda ve tüm ihtiyaçları bir evliya sabrı,şükrüyle karşılama.Hölderlin halk tabiriyle sıyırdıktan-bana göre ise erdemin eşiğine adım attıktan- sonra onlarca yıl kimseyle konuşmamış,piyona çalmış,antik Yunan metinleri çevirmiş,yazmış ve çok az konuşmuş,sadece derviş marangozuyla.. Bunca kelamdan sonra bir parça da hölderlinden ikram: İNSANLARIN RAĞBETİ Sevdiğim günden beri en güzel bir hayatla Dolan kalbim ilahi bir varlık olmadı mı? Neden beni daha çok dinlerdiniz vaktiyle? Ben ki o zaman daha kibirli, daha kaba, Ağız kalabalığı yapan boş bir adamdım... Ah! insanlar pazarda para edene koşar, Uşak ruh saygı duyar ancak heybete karşı; Ve ilahi olana bizzat ondan olanlar. Yalnız ondan olanlar imanla inanırlar. Şimdilik bu kadar desem 8 nolu dostum,belki devam eder belki de kaç nolu olduğunu bilmediğim bir başka dosta devreyler, ne diyelim.. Aklıma gelmişken geçenlerde bir yazı okudum, insanlar birbirlerini dinlemedikleri için artık onları psikiyatristler dinliyor diyordu yazar. Son söz Hölderlinden: ”Hiç bir şey insan kadar yükselemez ve onun kadar alçalamaz..”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman kurt, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |