Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Ossuruk kokulu setraların, hasta eden klimaların, maganda yanında oturmanın derin manaları vardır içimde. Osuruk kokusuna karışan parfümlü setrayla İstanbul’dan Antalya’ya yolculuk yaparken, başınıza geleceklerden hiç bir zaman haberiniz yoktur. Özbilmemne Turizm ile seyahatiniz sırasında, seyatinizin ilginçliği doruklara ulaşabilir. Maganda üstünüze uyuyabilir, ön koltukta uyuyan adamın koltuğu ağzınıza girebilir veya arkadaki oturan, koltuğunuza dizlerini dayamış ossura ossura uyuyor olabilir. İşe biletinizi almakla başlarsınız ki olaylar daha biletinizi almanızla başlar. Otogarda firmalara yaklaştığınız zaman, bilet satıcıları ‘Neresi? Neresi?’ diye heyecanla sormaya başlarlar ve siz gideceğiniz yeri söylediğinizde, eğer firma buraya otobüs kaldırıyorsa artık Özbilmemne turla yolculuk yapmak zorunda kalmışsınızdır. Hatta Ankara’ya gitmek isteseniz bile sizi zorla Adana’ya da götürebilirler. Otobüs bileti satıcıları başka satıcılara benzemezler. Sizi asla bilet satmadan bırakmazlar ve bundan en güzel korunma yöntemi ise zaten bileti çoktan almış olduğunuzu söylemektir. O zaman da adamın yüzüne bile bakmazlar. Ziyanı yok, yararı var... Kendinizi ister istemez yanınızdaki ile muhabbet ederken bulursunuz uzun yolculuklarda. Ciddi şeylerden başlayan muhabbetiniz, belden aşşağı fıkralarla son bulur . Otobüs dostunuzu bir daha görmeyeceğinizi bildiğinizden, hayat hikayenizi kolaylıkla tanımadığınız bir insana anlatabilirsiniz, oda size anlatabilir tabi. Bu bazen bir işkence halinide alabilir. Yanınızdaki kişiliğin ağzının kokması halinde, konuşmayı hiç sevmeyen birine dönüşmelisiniz. Müzik dinleyen koltuk arkadaşıda yolculuğu çekilmez yapanlardan bir tanesidir. Yanında hiç sevmediğin bir şarkıcının şarkılarının gidene kadar çalmasına katlanmak oldukça güçtür. Kötü müzik eşliğinde uyumaya çalışmak ise cabasıdır. Artık keyfini bekle adamın. Kapatıcakta sende uyuycaksın... Muavinlerlede dost olmanız sizin için iyi bir şey olacaktır. Çünkü muavinlerin sabır süreleri dolduğunda siz onun arkadaşı olarak hiç çekinmeden daha fazla çörek, daha fazla içecek isteyebilirsiniz. Şöförle muhabbet de iyi bir şeydir. Şöförle muhabbet ederken elindeki içeceğin gerçekten de kola olup olmadığını anlayabilmenizi sağlar size bu muhabbetler. Eğer içtiği şey gerçekte kola değilse herangi bir yerde otobüsten kaçabilirsiniz. Mola yerlerinde dolaşan bir sürü zombi ile çorba içersiniz. Uykudan yeni kalkan yolcular birer zombiye benzerler. Sigarayı sonuna kadar sömüren, çorba içen, alaturka tuvaletin deliğini tutturmaya çalışan, yanlışlıkla kadınlar tuvaletine giren bir sürü zombi. Mola yerlerinin temizliği de her zaman ilgi odağım olmuştur. Beyaz plastik kasede içtiğin çorbanın içinde çoğunlukla çorba dışında değişik yaşayan ve yaşamayan varlıklarda mevcuttur. O içi değişik malzemeyle dolu çorbayı geri iade etmek de gıcık bir olaydır. Geri verirken çoğunlukla pişkin bir ifade ile, ‘Yenisini verim mi?’ veya ‘O senin gendi saçındır.’ cevabıyla karşılaşırsınız. Saçlı çorbadan sonra birde bu olay midenizi bulandırır. Mola yerlerini değişik kılan bir diğer olay ise yapılan anonslardır. Anonslar öyle yapılırki hiç bir şey anlaşılmaz ve anons yapanın belkide annenize küfür ettiğinin farkında bile değilsinizdir. Çişi gelen çocuklar, tuvaleti olmayan otobüslerin neşe kaynaklarıdır. Otobüs bir yerde durur, çocuk işer, işerken herkes onu seyreder ve çocuk rezil olur. Ben yaşadım bunu mesela. Küçükken Alnyaya geliyordum ki çişim geldi. Yengemle dayıma söyledim, otobüs şöförüne söyleyip, durdurdular otobüsü. Çok çişim gelmiş, beş dakika duraksız işemişim. Millet ki o sırada beni seyrediyor, girdiğim gibi bir alkış koptu. ‘Hellal olsuuun, sonunda bittiiiii, hobaaaa...’ diye. Gerçekten acayip bir duygu :) Çişi gelen çocuğu söyledikte, çişi gelen büyüklerin durumunu anlatmadık. Küçükler neyse otobüsü durduruyorlar ama büyüklerin böyle bir şansı olmadığı için mola zamanına kadar çişlerini tutmak durumunda kalıyorlar. Çocuğun teki rahat rahat işesede önünde, yetişkin olduğu için benimde çişim geldi diyemiyorlar ve diyenini daha hiç görmedim. Çocukları birde şişeye işetirler ve ben daha şişeye işeyen yetişkinede rastlamadım. Rastmayıda istediğim söylenemez. Öz, hakiki, gerçek, has, yeni gibi kelimeleri alıpta başka bir firmanın isminin önüne getirmeleri ben çok güldürür. Has Adana, Öz Adana, Yeni Adana, Acılı Adana bol bol var bunlardan. Her şeyin yan sanayisi bitmiş bir o kalmıştı zaten. Ama bir gün arkadaşlarım tutturmuştu ki Kamil Koç diye, ben de Boss firmasına merak ettiğim için binmeyi çok istiyordum. Sonunda pes ettim ve gittim biletimizi almaya. Elimde Hakiki Koç biletleriyle geri döndüm. Arkadaşlarıma ‘Ah alın size Koç. Buda Koç’ diye, güzel bir geçiriş yapmıştım. Uyku çok önemlidir otobüs yolculuklarında ve herkes bir saati geçmeden hemen sızar gider. Sızmaları acayiptir. Kahı ağzını kocaman açmış, kahı koridora kafası düşmüş, kahıda hiç tanımadığı bir insanın üstünde uyumaktadır. Bayanın bayan yanı istemesine buradan hak verebiliyorum. Birde otobüslerde ağlayan çocuklar olur ve insana zehir ederler bütün yolculuğu. Kafa beyin bırakmazlar adamda. Tam dalacağın sırada başlarlar zırlamaya. Anneleri susturmaya çalışır ama nafile. Bütün otobüs çocuktan nefret etmektedir. Hatta o sıra bütün çocuklardan nefret etmeye başlayanlar da oluyordur heralde. Ben kendimden biliyorum, gerçekten de oluyor. Kötü yolculuk yapmak istiyorsanız, bileti alırken söylemeyi unutmayın ‘Maganda yanı, teker üstü, klimasız otobüste, bir bilet istiyorum’ diye.Yolculuğunuzun normalden daha renkli ama biraz işkenceli geçeceğini sizde biliyorsunuz ki, ben denemedim, maruz kaldım, biliyorum. Çok kötü bir duygu. En iyisi siz benim kitabımı yanınıza alın ve başlayın okumaya, üstünüze maganda uyuduğunda, molada her sinekli çorbadan sonra, bir porsiyon kitabımla uyuşmuş beyniniz hiç bir şey hissetmeyecektir yol boyunca. Utku Koçak 01.08.2005
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Utku Kocak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |