Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
Umrumda mı? Bilmiyorum... Her şeyi anlatmaya yetecek mi kelimeler? Belki.. Oysa neden? Yazmak istemiyor canım. Sanki yazacak hiç bir şey kalmamış; gecenin bir yarısı ya da günün tam ortası, sinsi bir yılan gibi koynuma girmiş yalnızlık; sarmış sarılmış, savunmasız yakalanmış bedenim, bin parçaya ayrılmış... Şimdi hangi parçamın peşine düşsem elimde kalıyor. Dizginlenmesi imkansız bir bölünme bu; bitişi bir miladın, bir diğerinin ayak sesleri... Oysa gayrı yaşanacak ne kaldı ki... Şimdi yoksun... Mutlu muyum ? Belki de hiç olmayacaksın.. Bu mutlu edecek mi beni ? Gerçekte istedigim yegane şey bu mu? Düşündüm mü hiç sensizliği, hani şöyle enine boyuna, adam gibi? Dünü, bugünü ve hatta ertesi.. Yoksa oy pusulasına bakan zavallı seçmen gibi hep varlığının ve varoluşunun bende bıraktığı güvenin temelleri üstüne mi kurdum her şeyi? Öyle ya, tek başına iktidar oldun yıllarca. Muhalefet yok, bir nevii demokrasi okları da... Mutlak monarşi... İsyan yok, dolayısıyla huzur da... Sistemin yarattığı kölelik ve varolmaktan ziyade “var bırakılmanın” minnettarlığında bir yaşam; özgürlük adı altında… Öyleyse; Bir sarmaşık gibi hayatıma yayılmana ve beni kendi hayatının zehri saymana izin verdim. Olmasaydım daha mutlu olacak mıydın? Bir ihtimal... Belki de her şey daha güzel ve dahi gösterişli gelecekti sana. Çünkü sıradan, çünkü sade, çünkü alelade hayatlar, her akşam bıkmadan izlediğin, eleştirdiğin ve sonra tekrar izlediğin magazin programları gibi hayatının vazgeçilmezleri olacaklardı ve sen tüm bu alışılagelmişlikler içinde yaşamın renkli vaatlerinden payına düşen elmaları toplayacaktın, düşe kalka... Oysa ben; sana zevk vermeyen kitapların üçüncü sayfasında, sıkıcı bir önsöz gibi, okunmayı bekliyorum; beceriksiz bir elin cezasını çekiyorum defalarca… Ben "her şeyim" ve her şey "benim"… Gülüşüm, bakışım, sesim ve beni ben yapıp uzerine anlam yüklediğin her bir yerim sana aç, bir nevii muhtac! Bu savaşı kazanabilir miyim? Kendimi öldürebilir miyim kısaca! Tutuksuz yargılanıp bir müddet, serbest kalabilir miyim? Yeniden başlayabilir miyim herşeye! Kaldığım yerden degil, yerin bende bittiği yerden! Yani çok evvelden, en geriden… Sen daha yokken, ya da çocukken. O liseli geçerken kapının önünden, bacakların titrerken. Karşı sokağında durup öyle sessiz, kimsesiz, canlı şahidi olabilir miyim herşeyin? ... Ruhlar alemi gibi. Sessiz... En ufak bir fısıltı yok, sızıntı yok. Sakin… Parmaklarım titriyor, sigara çekiyor canım, sonra biraz müzik, belki de bir film, umut vaadeden ama ,henüz çekilmemiş… ... Komaya girmek üzereyim. Varlığım can çekişiyor... Artarak ve dahi katlanarak büyüyor sanki, ilişkisiz ürüyor..! Seni özledim ve seni özlemenin kaçıncı yarısı ve kaç kişi kaldık sahada, emin değilim… Daha ne kadar dayanabilirim sevgili? Bir ödülü var mı bu illetin.. Sessizlik... Olsun... Sessizliği de severim…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Beste Sultan K., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |