Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Neden sonra kapı açılıyor, acımasız yalnızlık giriyor içeriye. Ellerini saçlarımızda gezdiriyor, bize o hiç sevmediğimiz masalları anlatırken. Nahoş bir tebessüm yayılıyor yüzümüze. Gözümüzü kapatırken geceye karanlık bir siluet oluyor son gördüğümüz.. İçimize cılız bir ateşin o son titremesini salan türden bir karanlık. Bacaklarımızı kasıklarımıza çekip sonunun neye varacağını bildiğimiz bir uçurumdan aşağı bırakıyoruz kendimizi. >> Düşerken yıkılan minareler görüyoruz... Ahşap bir evin kapısını aralıyoruz sonra. Yakası oya islemeli havluya yanaklarını silerken bağırıyor adam; >> "Kapatın o lanet çenenizi!" Bir sokak lambasının altında soluk alıp verişimizi dinliyoruz bir müddet. Rezil bir hayatın tul perdeli penceresinden el sallıyor bize bir kadın. Gülümsüyor kardeşim; >> "Üzgünüm Madam! Tanrı bizde de yok.." Bir tren garında saatlerimizi kuruyoruz 9:30`a. Bir nehir geçiyor rayların arasından.. Soyunuyorum. Sonra bir suç treni yanaşıyor gara. Avazı çıktığı kadar bağırıyor görevli; >> "Bağla uçkurunu masumiyet! Bin trene hadi.. Doğru mezara!" Siyaha yakın mat bir doygunlukta ellerim. Büyük insanlar, bize bakıyorlar. Bakıyorum, bir gözü avuç içim kadar. Ellerimi uzatıyorum, bir şey var önümde; saydam bir duvar.. Kardeşimi arıyorum, bir kusun gözünden bakıyor bana. Nihayet dile geliyor gözü avuç içim, avuç içi başım kadar olan adam; >> "Haklısınız pir`im! Yasam da ölüme kadar.." Kulağımızı parçalayan bir çığlıkla afallıyoruz. Her şeyi kırıp dokuyoruz; ahizeleri kaldırıyor, televizyonları vuruyor, radyoları işgal ediyoruz, susmuyor! Kalp atışlarımızın kronometresi çatlıyor bir anda. Tepede nurdan bir sabır, zamandan örülmüş yeleğini rüzgara sürerek bize doğru geliyor.. Ve bir çığlık daha! Ağlıyor kardeşim. Yetişemeyeceğini anlıyor, haykırıyor sabır ; >> "Yorumlayın çocuklar.. Daha yolunuz var!" Birden patlıyor her şey. Korkunç bir ışık hüzmesi gözlerimizden damarlarımıza, oradan beynimize doluşuyor. Ellerimi acıyorum. Biri boşluğa, biri sert bir cisme çarpıyor. Cismin olduğu yere asıyorum bakışlarımı.. Umut, gözlerinde yaşlar, bana bakıyor ; >> "Tamam canım, geçti hepsi! Ben yanındayım artık bak.. Hadi uyan!" Düşmüş, kaçmış, yıkanmış, ağlamış, saklanmış, bir çığlık ve bir patlamanın orta yerinde kalmış kadar ıslak bedenim. Kapı gıcırtısına doğrultuyorum basımı; Elinde ucuz aşklar, bayat acılar, boynu vuruk yarınlarla hayat, kahvaltımı getiriyor... Saatime bakıyorum gözlerimi ovuştururken ; 9:30`u beş geçiyor..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Beste Sultan K., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |