Yaşamak ne güzel şey be kardeşim. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Bunda yadsınacak bir durum da yok haddizatında, bir ülkeye Devlet Başkanı olmak isteyen bir insanın hayatı, mazisi, mizacı, misyonu ve çevresi mercek altına alınmaktadır nihayetinde… Yadsınacak bir durum yok, yok olmasına ya, Sayın Gül’ün temiz şeceresinin izini sürüp yüzyıllar öncesine götürebildikten sonra neden bin yıla veya daha ötesine ulaştıramadık diye hayıflanmanın da bir anlamı yok. Zira araştırmacılıkta dünyada birinciliği kimseye kaptırmayan necip medyamız Sn. Cumhurbaşkanımızın 6oo yıllık soyağacını kayıt altına almış olmanın sevincini, daha öteye gidememenin burukluğuna kurban etmiş gibidir. Pek çok medya kuruluşunun “Abdullah Gül Kimdir?” başlığı altında yayımladıkları Gül menkıbelerine karşın şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum ki, Biz Muhterem Abdullah Gül’ü medyadan falan öğrenmedik.Bu hususta onların, ne defalarca pişirip önümüze koydukları belgesellerine, nede en çok da türbana endeksli, gayri ciddi ve taraflı tanıtım programlarına ihtiyacımız oldu. Biz Gül’ümüzü zaten tanıyoruz.Her ne kadar çocukluğundan ve gençliğinden beri tanımıyor olsak da Onu, mesela siyasi yaşamının başlamasından bu yana göz doldurucu icraatlarıyla ve parlak başarılarıyla tanıyor ve takdir ediyoruz. Biz Gül’ümüzü pak, munis ve her daim mütebessim çehresinden, baktığı zaman insanı sevgi ve güvenle saran gözlerinden, ve bizler Onu geçmişte ve bugün ne söylemişse her söylediğini gerçekleştirmiş olduğunun, dürüstlüğünün en bariz ifadesi ve ispatı olan sözlerinden tanıyoruz… Biz Gül’lümüzü siyasi geçmişinde aldığı bütün görevleri hakkıyla ifa etmesinden, dudak uçuklatan parlak başarılarından, ülkemize sağladığı, siyasal ekonomik, diplomatik, kazanımlarından tanıyoruz… Biz Gül’ümüzü engin ve eşi benzeri az görülebilecek tevazusundan dolayı tanıyoruz.Kayseri’de muhterem babası Ahmet Hamdi Bey ve Muhterem Valideleri Adeviyye Hanımla beraber hafızalarda uzun zaman silinmeyecek pekmez kaynatma merasiminde Anne ve Babasına cansiperane bir şekilde yardım etmesinden, bütün insanlara aynı gözle bakmasından, Çocuklarına verdiği üstün terbiye ve edepten dolayı bir kazaya maruz kalan büyük oğlunun kazadan sonra polislerin kim olduğunu sormaları akabinde “Adım Ahmet öğrenciyim” demesinden( Ki biz başka ünlü siyasilerin ve diğer ünlü simaların çocuklarını da gördük) tanıyoruz… Biz Gül’ümüzü birinci Ak Parti Hükümetinde Başbakan olarak görev aldığı günkü ilk icraatından, yani Başbakanlığın, daha doğrusu halkın önüne Ecevit Koalisyonu tarafından konulan barikatları kaldırtmasından dolayı tanıyoruz… Biz Gül’ümüzü Başbakanlığı kısa dönem de sürmüş olsa çok kritik bir zamanda aklı selim ile, o en çetrefil işlerin arasından ustalıkla sıyrılmasından, Allah korkusu, mesuliyet duygusu ile hareket ettiğinin bariz bir ispatı, saçlarının 4.ayda nasıl ağardığına şahit olduğumuz için, vatandaşlar olarak Ona nasıl bir minnet borcu içinde olmamız gerektiğinin idrakinde olmamdan ve olmamızdan dolayı tanıyoruz. Biz Gül’ümüzü Başbakanlığı devrettikten sonra, Dışişleri Bakanı olarak, ülkemizi dünya ve özellikle Avrupa Birliği nezdindeki temsil başarısıyla, Hele de Avrupa Biriliği sürecinde kat edilen mesafeden dolayı dost düşman herkesin takdirini hak edişinden dolayı tanıyoruz. Biz Gül’ümüzü en son Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladığı ve adaylığının kamuoyuna açıklandığı anda Türk Halkının o anda nasıl bir bayram havasına büründüğünü müşahede ettiğimizden dolayı tanıyoruz… Biz Gül’ümüzü, birtakım engellemelerin akabinde yapılan seçim esnasında yüz yaşını çoktan aşmış pir-i fani bir dedenin “Ben Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olması için ölüm döşeğinden kalkıp geldim” demesinden, Onun mensup olduğu siyasi partiye taban tabana zıt olup da sırf Gül’ün hatırı için oy veren pek çok insan olduğunu bildiğimizden dolayı tanıyoruz… Ve biz Gül’ümüzü Onun Cumhurbaşkanı olduğu gün Türkiye’nin hemen her yerine uzun süredir yağmayan rahmet o gün yağdığı için, balıkçıların ağlarına hiç ummadıkları kadar balık takıldığı ve Onun bu kutsi görevi ifa ettiği sürece bizlere daha nice bereketlerin ve kazanımların ulaşacağına yakinen inandığımız için tanıyoruz…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cafer ŞAHİN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |