Mücadelesi ile Lübnan’da gerçekleştirdiği devrim neticesinde bugünkü Hizbullah’ın manevi öncüsü konumunda olan, İmam Musa Sadr.

Bir ’’mum’’ olan ve “Rabbimiz ! Bize yakıcı aşkınla birlikte sabır ve tedbir ver ki, yolunun zorluklarına güleryüzle tahammül edelim ve bizim şehadet yolundaki acelemiz yanlış kararlar vermemize neden olmasın.” Diye nida’da bulunan şehid Mustafa Çamran.

Ve “Gidin İsrailli’lere söyleyin, biz Muhammed ordusuyuz geri göndük ve kudüs yolunda ilerliyoruz’’ diyen şehid Abbas Musavi ile onyıllardır İsrail ve ABD’nin korkulu rüyası olanlardan şehid İmad Muğniye; Her üçününde mücadele alanları, duruşları, metodları, onurlu eylemleri ve ümmetin eylem kanadı olarak yüklendikleri sorumlulukları, önderlikteki duruşları, gösterişten uzak, sade ve bir o kadar da berrak yaşamları. Allah için ’’Huseyni Kıyam’’a duruşları, Şecaat üstadları olarak ümmetin iftihar-ı medar’ı oldular. Ehilller tarafından ’’Siyonizme karşı mücadele tarihinde altın sayfa’’ ya kaydedildiler.

Hizbullah komutanlarından İmad Muğniye öylesine derin bir mücadele şuuru ve dirayetine sahipti ki, Amerika'nın Lübnan'daki karargahını ve elçiliğini havaya uçurarak yüzlerce Amerikan askerlerinin öldürülüp, tarihin görkemli operasyonlarından birini başarmıştı.

Hizbullah'ın bu kahraman komutanının büyük misyonlarından biri ise, Temmuz 2006 tarihindeki 33 gün savaşı olarak tarihe geçen, Hizbullah-İsrail savaşında Siyonist gasıp güçlerini hezimete uğratan şanlı direnişin cephe komutanlarından olmasıydı.

Uluslararası uzmanlar şehid Muğniye'nin şehadeti ile Hizbullahta büyük boşluklar oluşacağını dillendirerek Muğniye'nin yerinin doldurulamayacağını yorumlaya dursunlar (elbette büyük bir komutandı). Halihazırdaki komutanlar şehid Muğniye’den geri kalır değiller. Bunu özellikle İsrail ve ABD iyi bilir, iyi bilirler ki; Siyonist İsraile karşı kazanılan zaferlerde Muğniye yalnız değildi!

Resmi ziyaret ile! Siyonist İsrail Başbakan Yardımcısı ve Savaş Bakanı Ehud Barak, biryerlerde basına kapalı gerçekleşen görüşmelerde bulunsun.

Amerika genel kurmay başkan yardımcısı general Jamez’in Ankara’da üst düzey askeri yetkililerle ziyareti ve onurlu komutan şehid İmad Muğniye’nin şehadetinin aynı döneme denk geldiğini tesadüf olarak görmezlikten gelelim.

Şehidimizin şehadeti kutlu olsun. İslam ümmeti bu şehadetten olumsuz etkilenmeyecektir. Çünkü; milyonlar İmad’ımız var.
Milyonlarımız çok iyi bilyor ve inanıyor ki; Direniş ancak şehadetle zafere ulaşır! Verilen her bir şehid direnişe sudur, ekmektir, katıktır yani candır ve taze kandır.

Amerika ve İsrail Temmuz 2006 da’ki tarihe, İslam ümmeti adına birkez daha destansı zaferlerin muştu’su sayılan 33 günlük Savaşın ardından, Hizbullah hareketinin öncülerine bu tür terör girişimleri ile hiçbir başarı sağlayamayacağını bilmelidir. Lübnan'da sözde bazı huzursuzluklar çıkarmak ve hatta iç savaş gibi şom emeller peşinde koşarak Hizbullahın gücünü tasviye, hiç değilse pasifize etmeyi, ya da can çekişmekte olan Siyonist İsrail rejimine moral olarak düşünüyorlarsa, bunda da ne denli yanılacaklarını, Hizbullah’ın ve Hizbullahi’lerin gelecekteki zaferlerinde bir kez daha anlayacaklardır. Amerika ve İsrail ikilisi bunun bedelini ödeyecektir, ödemelidir. Bu söz Hizbullahın ’’Huseyni Kahramanı’’ olan Seyyid Nasrallah’ın söz ve eylemlerinin içinde hep diri kalmıştır.

Safa gelince; saflarımızın adını, Vahid’ul Kahhar ve Cebbar’ul-Mütekebbir olan Allah koymuştur!

Üstad Said-i Nursi “ Biz Zemheride geldik; Zemheride gidiyoruz’’ demisti. Ancak biz ise Zemheride geldik ve Bahardayız! Şehidlerimizin kanlarının ’’ Kızıl Lale Bahçeleri’’nin baharının havasını teneffüs ederek yaşıyoruz baharımızı!

“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” Şehidimizden istirhamımız odur ki; Üstad-ı Şeyda’ya selamımızı iletsin. Şehid Çamran ve Musavi’mize kavuşacağımız günün özlemi ile Vesselam.

Muhammed CAN
Frankfurt 15.02.2008
mcan313@yahoo.de