..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > Simten K. Ataç




20 Mart 2008
Mutluluk Kaçınılmaz  
Simten K. Ataç
İnsanların gelecek için kurguladıkları pembe tablolara biraz yakınlaşınca bağırarak kaçmak istedikleri bir zamanın üzerine belkide bir onay yazısı...


:CAIF:
Bir reklam izledim kanalları gezerken, bir kız çocuğu ile oğlan çocuğu oturmuşlar süslenmiş masaya, nikah memuruna ne desek diye düşünmekteler…

Kızımız birden kalkıp masadan, olanca kuvvetiyle koşmaya başlıyor fakat yolda ne olduğu belirsiz bir minik varlık yolunu kesiyor, “Dur” diyor. Kaçmasına engel olarak kızımıza evlendikten sonra sahip olacağı mutlu yuvayı gösteriyor. Harika bir masa hazırlanmış, mumlar, içecekler, yakışıklı ve son derece şık giyimli bir eş, gözleri gülüyor çiftin. Yatak odasında görüyoruz çifti, o kadar seviyorlar ki birbirlerini yatağın üstünde zıp zıp zıplıyorlar. Yaşasın, yatağımızda var! Sevinci her hallerinden fışkırıyor zaten. Oturma alanı harika, plazmada film seyrederken gene çok hoş ve hala bakımlı olan eşle sarmaş dolaş keyif halinde kızımız. Evlilik ne güzel şeymiş diyerek geri dönüyor kız çocuğu ve oturuyor o süslenmiş masaya, adının altına imza atmak için. Oğlumuzun yüzü iyice aydınlanıyor nihayet…

Reklamı eleştiriyor falan değilim, emek vermişler yapmışlar. Ellerine sağlık tüm ekibin. Benim esas sorguladığım şey topumuzun belleğine kazınmış olan mükemmel ilişki kavramında “her şeyimiz illaki tam olacak” mantığı.

Bu mantığa göre; ev olacak bir kere: içi iyi döşenmiş olacak, trende uygun seçimler yapılmış ve mutlaka güncel tutulmuş bir mekan olacak bu ev dediğimiz yer. Hep temiz, hep düzenli ve pırıl pırıl tabii.

Araba olacak; hem kadına, hem adama. Geniş, konforlu , hızlı, güvenli.

Yemek masasında mum olacak, illaki.

İşten eve geldiği zaman eşofmanı üstüne çekmeyip gömlek kravat tiril tiril oturan bir koca olacak. Saçı başı dağıtmadan, şıkır şıkır parlayan özel ve güzel giyinmiş bir kadın olacak.

Geçim sıkıntısı, enflasyon, siyasi zafiyet, terör, işsizlik, yükselen suç oranı gibi günümüz ülkesinde yaşanan sorunlar o kapıdan hiç giremeyecek üstelik içeriye. Hastalık camdan bile bakamayacak gizliden gizliye.

Böyle ilişkilere özenilecek ve böyle ilişki beklentisiyle evlenilecek ise eğer Evlilik değil Ev-lilik olacak eylemin sonucu bana kalırsa. Çünkü biliyorum ki yıllar geçecek, yüzler düşecek, evler eskiyecek, plazma bozulacak, mumlar hiç yanmayacak, koca pijama ile kadın sabahlıkla yaşayacak bu evin içerisinde.

Borçlar olacak, hastalık uğrayacak, kocası geç kaldı diye kadın bozulacak, kadın surat yaptı diye adam kızacak. Telefon faturası konuşulacak, akşam erken yatılacak, başka odalarda farklı kanalar seyredilecek. Kadın pişirecek, adam yiyecek. Kadın bir gün pişirmese adam vır vır vır kadını yiyecek.

Evlilik yıldönümleri unutulacak, hediye alınmaz çiçek verilmez olacak. Alyans bir yerlerde kaybolup gidecek, ne heyecan ne istek kalacak. Eskiden yatakta zıp zıp zıplayan kadın, “ortalığı dağıtma” diye kovalayacak artık adamı. Adamın annesi, kadının babası mevzu olacak. Herkes kavganın içinde uzlaşmanın ötesinde var olacak. Kadın “gezelim” diyecek, adam yorgun olacak. Adam “sevişelim” diyecek kadının başı ağrıyacak. Adam arkadaşlarıyla çıkacak, alkollü gelecek. Kadın kahveye komşuya gidecek, sırf kocasından şikayet edip geri gelecek. Komşu aynı dertten muzdarip zaten karşılıklı doluşup duracaklar.

Hayatı devam ettirirken yaşadıkları ilk mükemmelliğin ardından ne ruhları olacak ne gözleri gülecek. Rutinleri olacak; gidecekler , gelecekler. Hep aynı sevmeseler bile alıştıkları gibi hep aynı öpüşecekler. En sonunda eve tamirci ve ilişkiye bir terapist gerekecek muhtemelen.

Hayat ne hayallerde ki gibi muhteşem ne de reklamlarda ki gibi şefkatli olacak maalesef ve bunu ancak yaşarken öğrenip, farkına varacağız. Eğer her şey bize seyrettirildiği gibi olacak zannedersek büyük bir yanılgıya düştüğümüz gibi beklentilerimizi imkansıza yükseltiriz ki işte esas mutsuzluk beklentiye varılamadığı anda yakamıza yapışacaktır. Benden tavsiye, her türlü zorluğa rağmen, her haline rağmen yanında olmaktan zevk aldığınız insanları sokun hayatınıza ve yaşayın doya doya.

Sevgiler,
Simten K. Ataç
8 Mart 2008

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Pembe pancurlu ev
Gönderen: A.OZAN / ISTANBUL/
20 Mart 2008
2 dakikaya sığdırılmış bir ticari mutluluktan böylesine bir öngörü çıkarmak , dahası kelimelere dökmek ... Kaleminiz de gözleminiz de yüreğiniz de dert görmesin . Çok sevdim bu yazıyı ben .




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İlişkiler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dostluk Gönüldedir
Yalancı Çoban
Sevgi ve Özür
Yalnız bir erkek

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Otogar Hikayeleri
Önyargıların Gölgesinde
Gönülsüz Gidişler
Kar Tanesi
Nereye Kadar?
Benim Küçük Kadınım
Kaybolan Yıllar
Yalan
19 Ocak 2007 - Hrant Dink Cinayeti
Eski Sevgili

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Lanet [Şiir]
Bazı Anlarımdayım [Şiir]
Dönme Dolap [Şiir]
Hoyrat [Şiir]
Şehir&dağ [Şiir]
Tualin Düşü [Şiir]
Günebakan [Şiir]
Hayat Denklemi [Şiir]
14 Şubat Öyküsü - 4 [Öykü]
Pegasos'un Kanatlarında Yaşamak [Öykü]


Simten K. Ataç kimdir?

bence , hayatlarımızın sorumluluğunu elimize aldığımız andan itibaren , suçlayabileceğimiz kimse kalmamış demektir. Sizce?


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Simten K. Ataç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.