..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Murat Mehmet UĞURLU




5 Nisan 2008
Zincire Vurulmuş Prometheus  
Mitolojiler içinde Yunan Mitolojisi

Murat Mehmet UĞURLU


Yunan Mitolojisi, dünya mitolojileri içinde, üzerinde en fazla durulmuş olanıdır. Tüm mitolojilerde olduğu gibi öncelikle "yaratılış felsefesini” açıklamak üzere kurgulanmıştır. Yaratılan kahramanlar tanrılaştırılarak onlara ibadet edilmiş, kurbanlar adanmış ve efsaneler uydurulup, adlarına heykeller başta olmak üzere çeşitli sanat eserleri yapılmıştır.


:CDFC:
Mitolojiye göre her şeyden önce Khaos (kaos) vardı. Bu bir boşluk olmayıp, içinde bütün eşyaların, tanrı ve insanların kaynağını bulundururdu. İlk önce Khaos’tan ; erkek olup göğü temsil eden URANUS ile kadın olup yeri temsil eden GEA’nın birleşmesi sonucunda başlar.

Doğaüstü üstü varlıklar olan Kiklops’lar, Titan’lar ve Gigantos’lar bu evlikten doğar. Uranos ile Gea’nın: Rea, Tithis, Thia ve Fivi adlarında dört kızları ile Kronos, Okeanos, İperion ve Kios adlarında dört oğulları olur. Kronos-Rea çifti toprağı; Okeanos-Tithis çifti suyu; İperian-Thia çifti ateşi; Kios-Fivi çifti havayı temsil ederler ve kendi aralarında evlenirler.

Kronos ile Rea evliliğinden doğacak çocuklarından birinin,
Kronos’u tahttan indirerek yerine geçeceği rivayet olunur. Kronos da doğan çocuklarını yutmaya başlar. Çocuklarını
birbiri ardına kaybeden Rea, beş çocuğunun ardından altıncısı doğunca, bebek yerine bir taşı kundaklayarak Kronos’a verir, yutturur. Rea, kurtardığı bebeğini Knitis adasında saklayarak, su perilerinin gözetimi altında, keçi sütü ile beslenerek büyümesini sağlar.

Gizlice büyütülen bu bebek Zeus’tur. Zeus delikanlılık çağına gelince, önce büyükannesi Gea’ya gider, sevgisini kazanarak yardımını sağlar. Sonra babası Kronos’a karşı isyan kalkışır. Babasını sıkıştırıp kusturarak, yuttuğu kardeşlerini kurtarır. Böylece çatışma ve rekabet içinde yaşayacak iki taraf doğar ve Olympos dağında bulunan Tanrılarla, Othyrs dağında bulunan Titanlar arasında çok kanlı bir savaş başlar. Uranus ile Gea’nın çocuklarından Titan ‘Lapetos’un oğlu Prometheus, kardeşi Epimetheus’u da ikna ederek amcasının oğlu olan Zeus’tan yana tavır alır.

Hesiodos’un söylediğine göre; Prometheus, Titan İapetos’la Okeanos’un kızı Kleymene’nin oğludur. Prometheus’un annesinin adı kaynaklarda farklılık gösteriyor. Annesi bazı kaynaklar Okeanos kızı Asia, diğer bazı kaynaklarda ise yine Okeanos’un diğer kızı Kleymene’dir. İapetos’un dört tane oğlu olur; Atlas, Menoitios, Prometheus ve Epimetheus’dur.

Kardeşlerinden Epimetheus, Prometheus’a göre zıt kişilikteydi “beceriksizler şahı” diye anılırdı.
Titanlara yapılan savaş on yıl sürdü, hiç birisi yenemeyince, Zeus Rheia’nın tavsiyeleri ile Tartaros’taki Kyklop ve Hekatonkheirleri serbest bıraktı. Kykloplar Zeus’a meşhur şimşekleri verdiler.

Yüzelli Hekatonkheirler Titanların üzerine taşları ve kayaları fırlattılar. Yerler parçalandı, dağlar eridi ve Titanlar yenildiler. Titan’lar yenilerek Tartoros’a atıldılar. Yüz kollu Hekatonkheirler ise Titanların bekçiliğini yapmaya başladılar. Tanrılar (Zeus ve kardeşleri) dünyayı yönetmeye başladılar.
Babasının yerine geçen Zeus memnuniyetini göstermekte gecikmez, Prometheus’u Zekâ ve Ateş Tanrısı olarak atar. Bundan sonra Olimpos’da yepyeni bir devir başlar.

Bu devre "On iki Tanrı devri" denir. Bu, on iki Tanrı’nın adları ve görevleri;
Zeus = Tanrılar Tanrısı
İra = Zeus’un kardeşi ve karısı, Evlilik Tanrıçası,
Poseidon = Zeus’un kardeşi, Denizler Tanrısı,
Adis = Zeus’un kardeşi, Ölüler Diyarı, Ahiret Tanrısı,
Estia = Zeus’un kardeşi, Şevkat ve Muhabbet Tanrısı,
Avis = Zeus’un oğlu, Savaş Tanrısı,
Athena = Zeus’un kızı, Zekâ Tanrıçası,
Apollon = Zeus’un oğlu, Kehanet ve Hakikat Tanrısı,
Afrodit = Zeus’un kızı, Güzellik ve Hayat Tanrıçası,
Ermis = Zeus’un oğlu, Ticaret Tanrıçası,
Artemis = Zeus’un kızı, ay ve Av Tanrıçası,
İfestos = Zeus’un oğlu, Ateş Tanrısı,
olarak sıralanır

Olympos’ta oturan bu on iki Tanrıdan başka birçok Tanrı daha vardır. Bunların babaları ise çoğunlukla çapkın biri olarak anlatılan Zeus’tur.

Tanrıların Titan’lardan sonra Zeus’un başkanlığındaki egemenliğini bir kuşak değişimi olarak değerlendirmek gerekir. Yeni yönetici on iki tanrı Olympos dağında bir aile yaşamı sürüyordu. Tanrıların bir dağda bir araya gelmeleri kutsalın yükseklere eğimli olmasıyla açıklanabilir. Ancak Olympos’un nerede olduğu belli değildir. Yunanlar Kronos’un yönetim dönemine ‘altın dönem’ adını verirler. Kron kelimesi zaman anlamındadır ve Kronos zamanı temsil eder. Bugünkü ‘Zaman kendi evlatlarını yutar.’ deyimi de Kronos olayını anımsatmaktadır.

Üç erkek kardeş Zeus, Hades ve Poseidon evreni kendi aralarında paylaştılar. Ortanca kardeş Poseidon denizlerin, deniz canlılarının ve tüm akarsuların hâkimiyetini aldı. Poseidon’un elinde taşıdığı üççatallı yabayı fırlattığı zaman, denizde fırtınalar ve korkunç dalgalar yaratabilirdi. Küçük kardeş Hades’in payına yeraltı düşmüştür. İnsanların ve tanrıların hiç sevmedikleri sert, korkunç tanrı Hades, karısı Persephone (Zeus’un kızı) ile birlikte, gölgeler halinde dolaşan ölülere hükmeden yeraltı ülkesindeki saraylarında yaşarlar.

Ölüler dünyası, günah işleyenlerin bulunduğu bir yerdir. Burada günahkârların en günahkârları bulunur ve bunlar sonsuz bir azaba çarptırılırlar. Tanrılar içinde adına ne bir tapınak, ne bir sunak ya da herhangi bir ilahi bestelenmeyen bir tek Hades vardır, bu da kendisinden korkulmasından kaynaklanmaktadır.

Büyük kardeş ve ‘tanrıların kralı’ olarak kabul edilen Zeus paylaşımda gökyüzü ve dünyayı aldı. Aşklarıyla Olympos çevresinde oldukça ünlü olan Zeus, birden fazla evlilik yapmış. Eşlerinden Kore’yi diğerlerinden ayrı tuttuğu gibi, Kore’den olan oğlu Zagreus'un da farklı bir yeri varmış.
Hera, bu durumu hazmedemediği için Zagreus'tan nefret edermiş. Hera'nın hışmından korkan Zeus da bir mağaraya saklamış oğlunu. Hera'nın öfkesi öyle büyükmüş ki, Zagreus'u ortadan kaldırma için Titanları yardıma çağırmış. Titanlar bebeği Kuretlerin sakladığı mağarada bulmuşlar ve paramparça edip etlerini yemişler.

Geriye kemiklerini bırakmışlar. Olayı duyan Zeus öfkesinden şimşeklerini Titanların üzerine göndermiş Titanlar ve Zagreus'un kemikleri küle dönüşmüş. Zaman içinde yağan yağmur suları Zagreus ve Titanların küllerini çamura dönüştürmüş.
Erkeğin Yaratılışı

Tam da burada Prometheus girer devreye. Prometheus heykel yapmasını çok seven bir titandı. Her ne kadar savaş sırasında Zeus’la birlikte olmuşsa da kendi soyunu mahveden Zeus’a karşı içinde kin beslemekten kurtulamamıştır. İntikam olarak da tanrıları inkâr edecek, her türlü kötülüğü yapabilecek bir varlık olan insanı yaratır. Prometheus, şekil verir bu kutsal çamura(Yunanistan’ın Phorcide bölgesinde, insan teni kokan bir çamur olduğu ve Prometheus’un bu çamuru kullandığı söylenmektedir.), insan bedenini yaratır, içine de da kendi gözyaşından katar. O sırada oradan geçmekte olan Tanrıça Athena, Prometheus'un eserine hayran kalmış ve çamura hayat üflemiş.

İşte ilk insan böyle yaratılmış; Zagreus'un saflığı, temizliği, iyiliği ve güzelliği ile Titanların kötülüğü ve çirkinliğinin bir karışımı. İnsanın içinde hem iyilik hem kötülük bulunması bundan olsa gerektir.

Ateşin Çalınması
İnsan ilk yaratıldığında aciz bir varlıktı, Prometheus da onlara iyilik olsun diye Lemnos adasındaki Hephaistos’un ateşinden çalmıştır. Ateşi kullanarak güçlenen insan soyu, tanrıları inkâr etmeye başlamıştır. Gelişmelerden rahatsız olan Zeus, insanın elindeki kutsal ateşi almış. Ne var ki Prometheus boş durmamış ve bu kez Güneş’in tekerleğinden kıvılcım çalar ve bunu bir rezene kabı içine koyarak ve insanlara götürür.

Başka bir anlatıma göre Prometheus ateşi Hephaistos’un ocağından çalmıştır. İçi baştanbaşa oyuk fakat tutuşabilir bir özle kaplı olan Ferule’den (Şeytantersi Ağacı) bir dal aldı ve Lemnos Adasına gitti. Hephaistos’un (Ateş Tanrısı) alevler saçan ocağından kızgın bir kıvılcım çalarak elindeki sopanın özünün içine sakladı, kendisi de bir siyah, bir beyaz atın arasında tutunarak görünmeden kaçmayı başardı. Ateşi ilahi bir armağan olarak insanlara götürdü. Derler ki o günden sonra ateş (akıl) beyaz ve siyahın enerjisini almıştır, onunla aydınlık da yaratılır karanlık da.

Zeus, ateşi tekrar insanlarda görünce daha çok öfkelenmiş. Hem insanları, hem de kendisine karşı gelen Prometheus’u Kaukasos Dağı (Kafkas Dağı) üzerine zincirlemek üzere Hephaisto’ u görevlendirir. Hephaistos, Prometheus’ un ayaklarına, kollarına kırılmaz zincirler geçirerek kayaya çaktı. Oraya her gün Ekhidna ve Typhon’ dan doğma bir kartal gelerek sivri tırnaklarını Prometheus’ un göğsüne batırarak, ciğerini yiyordu. Akşama kadar kartalın yediği ciğer, gece sabaha kadar tekrar eski haline geliyor ve işkence aynen devam ediyordu.

Hephaistos, Kaukasos (Kafkas) dağının doruğuna zincirletmiş ve bu kayadan asla sökmeyeceğine Styks ırmağı üzerine yemin etmiştir. Bir gün o bölgeden geçen Herakles (Hercules) bu kartalı bir okla öldürdü ve Prometheus’u kurtardı. Zeus ise oğlu Herakles 'in bu başarısına sevindiği için Promethes’u kurtarmasına ses çıkarmadı ancak ettiği yemin yüzünden Prometheus’un çakılı olduğu kaya ile birlikte dolaşmasını emretti.

Olayları gören, önlemleri zamanında alabilen Prometheus zeki ve kurnaz olduğu gibi Athena’nın doğumunda da bulunarak, ondan uygar bir hayat için ne gerekliyse hepsini öğrenmiş ve başına gelecekleri bilerek insanlara sunmaktan çekinmemiştir. Prometheus adı önceden gören anlamına gelir. Prometheus, Gaia’nın Kronos’un devrileceğini gördüğü gibi, Zeus’un da bir gün oğlu tarafından devrileceğini bilir. Fakat bu sırrı Zeus’a söylemekten kaçınırdı.

İnsanlar arasındaki yaşamına devam eden Prometheus, Zeus'un hala kendisine bir kötülük yapabileceğini biliyormuş. Bu yüzden kardeşi Epimetheus'u uyarmış: "Sakın tanrılardan hediye kabul etme !"
Kadının Yaratılışı
Bu arada Zeus da boş durmaz ve Prometheus’u, onun suç ortağı olarak gördüğü erkekleri cezalandırmak ister. Onlar için kötülük kaynağı olarak gördüğü kadını yaratması için bir kez daha Hephaistos’a görev verir. Zeus, Hephaistos’a kadını, tanrıçalara benzer görünümde çekici kılmasını ve topraktan su ile yoğurmasını buyurur. Yunanlılara göre Prometheus sadece erkekleri yaratmıştı. Kadın o devirde mevcut değildi. İnsanların ömürleri güzel geçiyor, neşe içinde yaşıyor, huzur içinde ölüyorlardı. Ne zamanki ateşi elde ettiler, gururlanıp Tanrılığa soyundular.

Prometheus’un kurnazlıkla çaldığı akıl onları şımartınca Zeus yalnız erkeklerden ibaret olan bu yüzsüz ve terbiyesiz mahlûkların başına bela olarak kadını gönderdi. Zeus usta bir Tanrı olan Hephaistos’u çağırdı ve ona kadını yaratmasını emretti. Hephaistos balçığı su ile yoğurdu ve eşi Aphrodite’i model alarak ilk bakirenin vücudunu yaptı. Heykel bitince onun kalbine ruh yerine Prometheus’un çaldığı ateşten bir kıvılcım koydu. Bütün tanrı ve tanrıçalar ona bir şeyler armağan etti ve ona Pandora (bütün armağan) ismini verdiler.

Aphrodite güzellik, Hermes hıyanet ve aldatıcı sözler, Zeus da esrarlı bir kutu armağan etti ve ona bu kutuyu asla açmamasını söyledi. Athena bedenini uyumlu olarak süsler; el işlerini, kumaşlar, dokumasını öğretir. Ve süslü kuşağını beline sarar, Afrodithe’in yüzüne dayanılmaz arzu ve zarafet serper. Kharitler boynuna altın gerdanlıklar takarlar, horalar çiçeklerle saçlarını donatırlar, haberci Hermes ise ona şeytani bir zekâ ve kandırma becerisini üfler, ayrıca konuşma yetisini de verir.

Son olarak kıza can versinler diye Zeus, dört rüzgâra esmesini söyler. Yaratılan kadına “bütün tanrıların armağanı” anlamına gelen Pandora adının verirler. Zeus Pandora’ya kapalı bir kutu vererek, Epimetheus’a gönderir. Epimetheus kardeşinin öğütlerini dinlemez. Pandora’nın çekiciliğine karşı koyamaz ve onunla evlenir. O zamana kadar insanlar, kötülüğü, hastalığı, sıkıntıyı bilmiyorlardı. Yeryüzüne, bütün kötülükler bir kutunun içinde gönderilmişti.

Tek yapılacak hata kutunun açılması olacaktı. Pandora’da merak edip yanında getirdiği kutuyu açınca; acılar, dertler, hastalıklar, yaşlılık, kıskançlık, delilik, ahlaksızlık, açlık yeryüzüne yayıldı. Kutudan tam umut dışarı çıkmak üzereydi ki, Pandora kutuyu kapattı. Kutuya sadece umudu sokabilmişti. Umut hala insanlara, kötülüklere karşı durma, acılarını hafifletme cesaretini veriyor.


Hesiodos’ta olmayan detayları Aiskhylos’un anlattıklarından öğrenerek gelişmeleri izlemeyi sürdürelim.
Tufan

Zeus’un geleceğiyle ilgili sırrı yalnızca Prometheus bildiğine değinmiştik. Zeus bir kadınla evlenecekti. Bununla çiftleşmesinden doğacak çocuk, Zeus’un egemenliğine son verecekti. Zeus bu çocuğun kimden olacağını öğrenmek ve gelecekte de tahtını koruyabilmek için Prometheus’un ciğerini yiyen kartalı öldürmesi için Herakles’i gönderdi. Herakles, Ekhidna ve Typhondan doğma kartalı bir okla öldürdü.

Zeus oğlunun bu başarısından çok memnun olmuştu. Kurtarılan Prometheus’u yeniden tanrılar katına kabul etti. Başka bir anlatıya göreyse Herakles sadece kartalı öldürdü. Fakat Prometheus’un zincirlerden kurtulması için tekrar ölümsüz olması gerekmekteydi.

İşte bu sırada Kentaurlarla Teselyanın efsanevi halkı Lapitler arasındaki savaşta, yanlışlıkla Herakles’in okuyla yaralanan Kentauros Kheiron, bu acıdan kurtulmak için ölmek istedi. Ölümsüz olduğu için ölümsüzlüğünü kabul edecek birini bulması gerekiyordu. Prometheus bunu kabul etti ve onu çektiği acılardan kurtardı. Kendiside tekrar özgürlüğüne kavuştu ve ölümsüz oldu. Prometheus bildiği sırrı açıkladı; Zeus, Nereus kızı Tthetise gönül vermişti.

Bu birleşmeden doğacak çocuk, babasından daha güçlü olacak, Zeus’u tahtından indirecekti. Sırrı öğrenen Zeus, Thetis’i bir ölümlüyle evlendirmeyi uygun bulur. Thetis ise kendisine eş olarak seçilen Peleus’la evlenmemek için, denizkızlarına has yeteneklerini kullanarak, kılıktan kılığa girer. Fakat sonunda Peleus’la evlenmeye razı olur. Peleus’la Thetis, Olymposta, tanrılar sofrasında yapılan evliliklerinden, daha sonra Akhilleus doğmuştur.

Pandora’nın yaratılması ve yeryüzüne gönderilmesinden sonra, insan soyu çoğalmaya başlar. Beraberinde kötülüklerde çoğalır. İnsanlar tanrılara yüz çevirirler. Zeus, insan ırkını suyla yok etmeye karar verir. Islak kanatlı yelleri sarar ortaya, ırmaklar, dereler, hızla ağaçları, hayvanları, insanları, evleri sürükler.

Kurnaz ve zeki Prometheus bir kayık yaparak kendi oğlu olan bir erkek (Deukalion/ dindar insan) ve bir dişiyi (Sofi /dişil enerji, insanlığın ulaşabileceği son nokta, 7.mertebe/Zeus’un Meliades perilerinden olma kızı olduğu söyleniyor.) bu kayıkta saklayıp tufandan kurtardı.

Sonunda tanrı sakinleşince kayıktaki kadınla erkeği fark eder; Prometheus’un oğlu Deukalion’nu ve Epimetheus’la Pandora’nın kızı Pyrrha’yı tanır. Onları Parnassos’a, su yüzeyinde görülen tek dağa yönlendirir. İkisi de, tanrılara şükrederler. Deukalion insanlığın tekrar yaratılmasını isteyince, Zeus, Themis’i (adalet tanrıçası) çağırdı Themis onlara, “başınıza birer örtü sarınız, kemerlerinizi çözünüz ve yerden aldığınız taşları arkanıza atınız” dedi. Deukalion’un attığı taşlardan erkekler, Pyrrha’nın attıklarından kadınlar türer. Onlar ikinci kez taştan yaratıldıklarından her şeye katlandılar.

İşte Prometheus ve insanlığın mitolojik öyküsü budur.

Masallar ,
Evrensel ve sonsuz, yersiz yurtsuz ve
Sahiplenilemeyen,
İnandığınız sürece olan…
En cesur, en ümitli zamanlarımız değil miydi
Çocukluğumuz?
Unuttuk, uzaklaştık,


Büyüdük!
Oysa hep yanımızda değil mi?
Periler, cadılar, kurnaz tilkiler, hain kurtlar,
Şaşkın kargalar, haramiler, krallar, kraliçeler,
Prensler, prensesler…
Herkesin her şeyin masalı yok mu?
Birinin masalıdır belki aslolan yaşam da!
Biz de o masalın kahramanları…
Ancak masallara inananların bildiği gibi,
Tüm masalların ortak yönü sonucudur!
Murat Mehmet UĞURLU (Anonim
Notlar:
Kyklop’lar:
Toprak Ana - Gaia ve gökyüzü - Uranos oluştu. Gaia ve Uranos’un birleşmesinden Brontes, Steropes ve Arges (’gök gürültüsü’, ‘parıltı’ ve ‘şimşek’) isimli üç Kyklop doğdu. Homeros’a göre Kyklop’lar; Poseidon ile Amphitrite’nin oğluları olup ne tanrılardan ne de insanlardan korkan zalim, kaba vahşi tabiatlı, iri yarı devler (Alınlarının ortasında tek gözleri bulunduğu için onlara Kyklop’lar denilmiştir.) doğdu. Kykloplar alınlarının ortasında taşıdıkları tek gözleri ile yeraltı alevini gökyüzü ateşine dönüştürüyorlardı.

Hekatonkheirler:
İkinci olarak Gaia ve Uranos elli başlı, yüz kollu Kottos, Briareus ve Gyes (’öfke’, ‘güç’, ‘dehşet’) adlı Hekatonkheirleri (Bunlara Centimain’ler de denir. Uranos ile Gaina’nın oğulları. Bunların her birinin elli başı, yüz kolu vardı. Kottos, Briareos, Gyges adlarını taşıyan bu korkunç
devlerin en azgını Briareos idi.) yarattılar.

Titanlar:
Üçüncü olarak da Titanlar (Titanlar, efsanevi Altın Çağ'da dünyayı yönetmiş olan güçlü tanrı ırkıdır) oluşturuldu.
Tartaros: Cehennem



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Devletçilik veya Merkantilizm
Dünya Dengesini Arıyor

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sokrates Neden Yazmadı
Victoria Gölü Kıyısından Esperanto'ya
Sosyal Yaşam Çekirdeği

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bizim Köyün Hasan'ı [Öykü]
Yağlı Ekmek Yiyen Evliya [Öykü]
Kırat ve Sıpa [Öykü]
Ahır [Öykü]
Ddt [Öykü]
Dedemin Aşk Öyküleri [Öykü]
Burgazada [Öykü]
Soyunma Odaları [Öykü]
Güğümler Delinince [Öykü]
Arkadaşların Yanına Bir Yatak [Öykü]


Murat Mehmet UĞURLU kimdir?

974_ İst. Ün. Edb. Fak. Felsefe mezunu. Okuyan, hobi olarak amatörce yazan, emekliyim. Yaşamayı ve yaşamı anlamayı, anlamlandırmayı istiyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Ayrımsız tüm yazarları okumaya ve onlardan aldıklarımı yaşamıma katmayı ilke edindim.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Murat Mehmet UĞURLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.