..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Şairler > Murat M. UĞURLU




28 Mart 2005
Sokrates Neden Yazmadı  
Murat M. UĞURLU
Çağdan çağa ulaşan Sokrates düşüncesinin bilinmesi gerçeğine karşı, düşünürün neden yazılı eser bırakmadığı sorusunu sormak gerektiği kanısındayım.


:CDHA:
Sokrates Neden Yazmadı



Geçenlerde bir vakıfta “felsefe konuşmaları” yapmam önerildi.Kabul edip hazırlıklara başladım.İlk olarak Sokrates’ten başlamaya karar verdim.
. O günler yazdığım öyküler için bazı yayınevlerinin kapısını çalıp umutsuzca geri döndükçe, ürettiklerinin basılı duruma getirilememesinin nasıl acı verdiğini de yaşıyordum. Yaşadığım sorunla Sokrates paralellik kurdum hemen. Kişiliğine ve söylediklerine ilişkin çok geniş bilgi olmasına karşın neden yazılı belge bırakmamış, tek satır yazmamıştı Sokrates.
Bilginin en yüce erdem olduğunu öğütlerken, aynı bilginin kalıcılaşmasının yazmaktan geçtiğini fark edememiş miydi ? Bu gerekçe pek de olası değildi.
Babası heykeltıraş ,annesi ebeymiş. Varlıklı bir aileden gelmemesine karşın Atina’da ilköğretim parasız ve zorunlu olduğu için iyi de bir eğitim (günün koşullarına göre) almış. Demek ki düşündüklerini yazıya dökecek ölçüde okuma yazma biliyormuş. O halde hangi nedenlerle yazma bilgisini, yazı kanalını kullanmamış sorusu takılıverdi aklımın bir köşesine.
.Jimnastik, şiir, astronomi, gramer, matematik öğrenmiş. Baba mesleği olan heykeltıraşlıkta da iyiymiş. Zahmetli olmasına karşın heykel yapmış da, yazmayı denememiş.
Hangi akla hizmet için sözlerine ve heykele verdiği önemi yaşamından ve sözlerinin kalıcılığından esirgeyecek kadar cimri davranmış.
Yaz, kış sırtında büyük ve eski bir paltoyla, yalınayak dolaşırmış. “Sokrat’ın nasıl bir hayat sürdüğü bilinmiyor.İş yaptığı duyulmamış, yarını düşündüğü görülmemiş. Öğrencileri sofralarına onur vermesini istediklerinde onlarla birlikte masaya oturur, sağlıklı ve güleç olduğundan, çevresindekiler arkadaşlığından hoşnut kalırdı. Ama karısı ve çocuklarını yüz üstü bırakmıştı; bu yüzden evde rahatı, huzuru yoktu.Karısı Ksantippe’ye göre, Sokrat, bir işe yaramaz tembelin biriydi.” (Felsefe Kılavuzu- Will DURANT)
Buradan çıkardığım ilk sonuç, Sokrates yoksulluğun kurbanı olmuştu. O zamanlar basılı evrak kaç paraya çıkardı ve anlaşılan o ki; Hiçbir zaman Sokrates bunu karşılayacak güce sahip olmamıştı. Bu nedenle matbaaların kapısından bile bakmamış olmalıydı. Ama aklından geçirmiştir diye düşünüyorum. Büyük olasılıkla beğenmediği bir çok düşünürün kitaplarının çıktığını görünce üzülmüştür bile.
Cemil SENA, Filozoflar Ansiklopedisi’nde “Sabaha dek kadeh çarpıştırılan büyük şölenlerde şarabın etkisiyle konuklar uyuya kaldığı zaman, o, bir kenara çekilir; güneş çıkıncaya dek düşünürdü. Hiç bir çalışma ve yorgunluk onun gürbüz vücudunu sarsmazdı” yazıyor.
AnaBritannica-Cilt 19 “Sokrates’in kişiliğinin ilk çağ yazarları arasında en çok dikkat çeken yanı mistik tutumuydu.Sık sık kendinden geçerek saatlerce hiç kıpırdamadan dururdu. İçinde bir daimonion (küçük cin) bulunduğunu, yanlış bir davranışa yeltendiği zaman kendisini uyardığını söylerdi”
Bunlardan çıkardığım iki sonuç var; birisi, Sokrates’in yazmamayı ilke edindiği.İkincisi ise tembelliği. Bedeni ve dimağı çelik gibi sağlam olan birinin tembellik gibi bir hastalığının olması da kuvvetle muhtemeldir. Gerek karısının, gerekse dostlarının anlattıklarına bakılırsa, aylaklık, hırpanilik ve sadece konuşmayı yeğlemesi tembelliğinin göstergesidir.Bu tembellik ki, çalışmasını ve para kazanmasını da engellemiştir.
Yine AnaBritannica’da “Retorikte usta olan Sokrat’ın retorik (hatiplik sanatı) okutmasını Otuzlar yasaklamıştır” yazıyor. Bu bilgiye ulaştıktan sonra aklımıza, kendince planlar yaptığı bir döneminde yasağa karşı direnmemeyi, uslu yurttaşı oynamayı düşünmüş olabilir dedirtir mi Yasağın nasıl bir bela olduğunu, yazılı belgelerin başa neler getireceğini hepimiz biliriz. Ancak Sokrates’in ölüme ve cezalara karşı olan tutumunu bilince, bu yasağı, yazmasına engel olmaktan fazlaca uzak ve öngörülmeyen ihtimal hanesine alabiliriz.
.
Kendi iradesiyle de, yönetimin baskısıyla da yazılı belge bırakmamış, hiçbir satır yazmamış olan Sokrates, bu kadar açık ve net biçimde günümüze nasıl ulaşmıştır sorusu da yanıt bekliyor. Denilecek ki Platon’un yazdıklarını ve Nasrettin Hoca gerçeğini ne yapacağız. Sokrates’in çağdan çağa yaşamasını Platon’a bağladık ve kurtulduk.
Çağa yön veren onlarca ( Demokritos vd)düşünür tanınmaz veya sudan nedenlerden, masumane birkaç satır yazdığı için lanetlenirken; içinde bulunduğu sisteme karşı geldiği için baldıran zehri içerek ölmesine karar verilen asi Sokrates kuşaktan kuşağa ulaşmayı nasıl becermiştir.. Okullarda Promete destanı oynanamaz da, Sokrates’in Savunması birinci sırayı alır. Özellikle yurdumuzda, adeta kutsanarak en baskıcı rejimlerde bile yaşam öyküleri sahnelenmiş, yaşamı özgürlük sembolü olarak dillere dolanmış ve erdemli yaşama kılavuzu adına örnek gösterilmiş.
Bu da ayrı bir yazının konusu ve “Sokrates’in Vazgeçilmez Erdemi” başlığıyla ilerde sizlere sunulacaktır .



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Zincire Vurulmuş Prometheus
Victoria Gölü Kıyısından Esperanto'ya
Devletçilik veya Merkantilizm
Dünya Dengesini Arıyor
Sosyal Yaşam Çekirdeği

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bizim Köyün Hasan'ı [Öykü]
Yağlı Ekmek Yiyen Evliya [Öykü]
Kırat ve Sıpa [Öykü]
Ahır [Öykü]
Ddt [Öykü]
Dedemin Aşk Öyküleri [Öykü]
Burgazada [Öykü]
Soyunma Odaları [Öykü]
Güğümler Delinince [Öykü]
Arkadaşların Yanına Bir Yatak [Öykü]


Murat M. UĞURLU kimdir?

974_ İst. Ün. Edb. Fak. Felsefe mezunu. Okuyan, hobi olarak amatörce yazan, emekliyim. Yaşamayı ve yaşamı anlamayı, anlamlandırmayı istiyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Ayrımsız tüm yazarları okumaya ve onlardan aldıklarımı yaşamıma katmayı ilke edindim.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Murat M. UĞURLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.