Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
ORHAN TURAN Dün bir telefon konuşmasına tanık oldum Telefonun bir ucunda Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, diğer ucunda Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu vardı. Karaalioğlu’nun, Unakıtan’a söylediklerini aynen kayda aldım. Karaalioğlu: Şimdi Kemal bizim patron bir fabrika kuracak. Bunun için bana kredi bulman lazım… Unakıtan: Olur Mustafa’cım onu şey yaparız da… Skandal değil mi? Bu haberi Hürriyet, Milliyet ya da refikleri nasıl yayınlardı sizce? Kim bilir yarın Türkiye’de neler yaşanırdı? Elbette böyle bir şey yok. Sadece olduğunu düşünün… CHP ne derdi? Baykal ne konuşurdu? Hürriyet ne başlık atardı ? Milliyet ne yazardı ? Elbette çok şeyler yazılırdı ! Benim bugün soracağım soru ise şu… Neden Mustafa Karaalioğlu ile Kemal Unakıtan arasındaki telefon konuşması (dinleme) bir skandal olarak görülüyor da, geçmişte gerçekten yapılan Ertuğrul Özkök ve Güneş Taner diyaloğu skandal olamıyor bu ülkede? Bu ülkede devlet bakanları bile dinlendiğinde ‘malum medya’ süt dökmüş kedi gibi ‘dinleyen’le uğraşmak yerine, ‘dinlenen’le uğraşmayı tercih etti. ANAP’lı Bakan Eyüp Aşık’ın Sedat Peker’le yaptığı konuşmalar da dinlenmişti… Ama biz, konuşmaları kimin dinlediğini değil, ne konuştuklarını yazmıştık Akşam Gazetesi Köşe Yazarı Güler Kömürcü’nün, Sedat Peker’le yaptığı ‘aşk’ konuşmaları da dinlenmiş ve gazetelerce yayınlanmıştı. Biz yine kimin dinlediğini akıllara getirememiş, ne konuşulduğunu yazmıştık. Halen Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan Ertuğrul Özkök ile zamanın Ekonomi Bakanı Güneş Taner arasındaki konuşmalara ne demeli peki? Sayın Özkök, patronunun Sakarya’da açacağı karton fabrikası için Taner’den 60 Milyon Dolar kredi istiyordu. Hem de ‘Şimdi Güneş, şöyle bir durum var’ diyerek… Nedendir bilinmez basına yansıyan bu diyaloglarda da ‘kimin dinlediği’ hiç sorulmamış, aksine hep ne konuşulduğu aktarılmıştı… Telefon dinlemelerinin Türkiye’deki varlığı her ahizede hissedildi belki… Ama hiç bir zaman CHP’deki ‘olmayan bir skandal’ kadar tuhaf gelmemişti. Geçmiştekilerin aksine ilk defa CHP’nin başına gelen olayda ‘Kim dinledi’ sorusu soruluyordu. Devletin valisi ile CHP Genel Sekreteri arasındaki diyaloglar hiç ediliyor, ‘kim nasıl dinledi’ konusu dillendiriliyordu. Bu garipti çünkü ‘Bunu kim yaptı?’ sorusu Nokta’yı kapatan ‘Darbe Günlükleri’ni hatırlatıyordu bana. Yine aynı soru sorulmuştu. Darbe yapmak isteyen bir askere ‘Bunları nasıl yazarsın’ sorusunu sormak yerine, bunları ortaya çıkaran bir gazeteciye ‘Kim sızdırdı. Neden yayınladın?’ sorusu sorulmuştu. Öte yandan toplumda bazı kişilerin fişlendiğini belgeleyen Andıç tutanakları da benzer kaderi paylaşacaktı. ‘Neden halkı fişledin?’ sorusunu göremeyen bizler, burada da ‘Kim sızdırdı’ sorusuyla karşılaştık. Her defasında ‘derin devlet’ imasıyla AK Parti’ye yüklenen CHP, acaba sıra ‘kendi derin devletine’ gelince onu kucağında mı besliyor. Bazıları ‘Bizim derin devletimiz, sizin derin devletinizi döver’ mi diyor?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |