Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Son yılların en soğuk ve şiddetli kışını yaşamaktayım…Kar, tek katlı evimin penceresine kadar yükselmiş,her taraf bembeyaz olmuş,penceremden baktığım zaman yoldan geçenlerin sadece kafaları gözüküyordu…İnsanlar,sanki kardan örülmüş olan duvarların arasından geçiyorlarmış izlenimi veriyordu…Uzaklarda tek tük gözüken evlerin görüntüsü tamamen kaybolmuş gibiydi…Pencereye kadar yükselen karları, tek katlı evlerin çatılarındaki karlar tamamlıyorlardı adeta…Evlerin arkasındaki çam ormanlarının üzerine sinen beyaz gelinlik, çoktan şeffaflığıyla güneşin ışınları altında insanın gözlerini kamaştırıyor,ruhunu dinlendiriyor gibiydi… Saatlerdir camdan doğanın manzarasını izlemekteyim…Yalnızım…Hayatımı romanlardan başka paylaşabildiğim daha doğrusu paylaşmaya cesaret edebildiğim sadık bir dostum yok…Hiç olmadı zaten… Birden penceremin pervazına konan yabani bir güvercin,daldığım imgelem dünyasından sıyırıp aldı beni…Bakışlarımı ona odaklaştırdım…O da tek idi..Bakışlarını camın saydamlığından içeriye doğru çevirdi…Bir an göz göze geldik…Pencereyi açmaya çalışıp, odanın sıcaklığına buyur etmeyi düşündüm…Yalnızlığıma ortak olacak bir arkadaş olması ne güzel olacaktı…Ürküp kaçıp gitmesinden korktum…Diğerleri gibi…Her canlının kendine göre bir dünyası vardı…Zavallı çok üşümüşe benziyordu…Tüyleri top top olmuş kendisini büzmüştü…Acıkmış olduğu da her halinden belliydi…Hafifçe yerimden kalktım ekmek kutusundan bir parça ekmek alıp camı açtıktan sonra pencerenin pervazına ekmek kırıntılarından ufaladım…O sırada kuş ürküp havalandı.Benim yardımseverliğim karşısında tekrar pencereme kondu ve ufaladığım ekmeği yemeye başladı…Bir süre onu izledim.Onun hislerine ortak olmak beni çok mutlu etmişti…Kaçıp gitmeyeceğini bilsem içeriye misafir edecektim…Karnını doyurduktan sonra uçup gitti…Teşekkür edercesine kanatlarını çırpıyordu… Ben yine yalnız kalmıştım…Televizyonum yoktu odamda.Radyo, Sevmek Yasak dizi programının bugünkü bölümünü sunuyordu…Günler çok kısa…Akşam hemen oluverdi…Güneş,çabuk kayboldu…Odamın içerindeki odun sobasında kendimi ısıtmaya çalışırken elimden düşürmediğim dünya klasiklerinden Budala’yı bitirmek üzereydim… Penceremden dışarıyı izliyorum…karşılarda tek tük ışıklar gözüküyorlar…Evlerin lambaları çoktan yanmış…Bacalarından dumanlar tütüyor…Hayat devam ediyor…Ortalık bembeyaz…Bir beyaz gece daha bütün sessizliğiyle mahallenin üzerine çöreklenmekte…Seviyorum beyaz geceleri…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayhan Sarıkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |