Ne geçmişim var ne geleceğim. Tüm saatlar durmuş. Akrep ve yelkovan kudurmuş. Tam sevme zamanı ya da duyguları coşturma zamanı derken ve at gibi koşmak isterken, bacağım kırılır. Hayat beni işte o zaman vurur. Dallarda kirazlar salınıp durur. Bense ağzım açık bakarım öylece. Hayattan tat alamam böylece. Neden hayat bana hep aynı oyunu oynayıp durur. Bundan içimdeki çocuk sıkılır.
İsterim ki dünya kendi ekseni etrafında bir panayıra dönsün. Dallarda elma şekerleri olsun. Dudaklarım tat dolsun. Akıp giden hayat nehrinde, beni yüreğim istediği yere götürsün. Yüreğim başka yerde, ruhum başka yerde, bedenim başka yerde olmasın. Arayan beni kolayca bulsun. Sözüm neredeyse, dudaklarım orada olsun. Özüm neredeyse, gözüm de orada olsun. Tanrı tümüyle sizin dualar ise yalnız benim olsun. Bakışlarım gökyüzünde sadece bir yıldıza isabet etsin. Samanyolu sizin olsun. Aslında yükseklerde hiç gözüm yok. Bir uçurtma isterim sadece güneş renginde içimi ısıtan. Ona bakarken çocukluğum gözümün önüne gelsin. Size bırakarak büyüklüğü çocukça gülüşlerle dilim bir masal tuttursun. Kimin güzelliği bir bahar yaratır? Kimin yeşil gözleri, kör gözleri ağlatır? Bırak güzel günler çocuklukta kalsın. İnsanlar, aşk diyerek, sevgi diyerek, dostluk diyerek oyalansın. Mandalınalar kurumuş, portakallar çiçek açmış. Güleyim mi ağlayayım şimdi ben? Kuru dallar üzerinde gezinir karıncalar. Cenazesini kaldırır mandalina ağaçlarının. Portakal çiçeklerine konar kelebekler. Şimdi hangisine sevineyim ben. Bir mermi gibi yüreğime saplansa da zaman duygularımdan habersizdir. Bir kol saati ki bileğimin jilet kesiklerinden uzak. Ne olur beni bırak. İster güneşin battığı saat olsun, ister gecenin en hareketli zamanları olsun, ne ben çocuk olabilirim ne de seni eskisi gibi sevebilirim artık. Ne çocukluğumu yaşayabilirim tekrardan ne de anne diye bağırabilirim fütursuzca. Zaman beni tüketir acımasızca. Bir bal küpü olmalı zaman oysa. Çiçekleri sevenler, kirazları severler. Sana hem çiçek hem kiraz hem de bal olmak isterdim oysa. Her dakika bir başka güzellikle çıkardım karşına. Önce çiçek olurdum, renk ve kokuyu salardım anlarına. Sonra bal olurdum hayatına tat katardım. Daha sonra ise an an kiraza dönüşürdüm ve küpe olurdum kulaklarına ve sana aşk sözleri mırıldanırdım. Keşke zaman bu fırsatı verebilseydi bana. Tabiatta geri dönüşler yoktur. Geri dönemem artık sana. Çünkü sana gönderdiğim çiçekler soldu. Senin için diktiğim ağaçların yaprakları döküldü. Çok sevdiğin kedicik öldü. Ben de yaşadım sen yokken. Senin yokluğuna yağmur suları doldu. Yangınlarım söndü.