..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyayý isteyen bilime sarýlsýn, ahireti isteyen bilime sarýlsýn; hem dünyayý hem ahireti isteyen yine bilime sarýlsýn" -Hz. Muhammed
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > Ramazan Gökner




25 Nisan 2010
Karanlýk - 3. Bölüm  
Ramazan Gökner
Otobüs hareket etti.Artýk yeni bir hayata baþlýyordum.Ne yapacaðýmý,nelerle karþýlaþacaðýmý bilmiyordum ama artýk geriye bakmayacak ve kendi emeðimle kendime yeni bir hayat inþa edecek hem de dünyanýn en kutsal mesleðini yapacaktým. Baþýmý cama yaslamýþ, Ýstanbul’u son defa seyrederken yanýmda oturan adamýn sesiyle kendime geldim: -Yolculuk nereye evlat. dedi...


:AIGG:
Otobüs hareket etti.Artýk yeni bir hayata baþlýyordum.Ne yapacaðýmý,nelerle karþýlaþacaðýmý bilmiyordum ama artýk geriye bakmayacak ve kendi emeðimle kendime yeni bir hayat inþa edecek hem de dünyanýn en kutsal mesleðini yapacaktým.
Baþýmý cama yaslamýþ, Ýstanbul’u son defa seyrederken yanýmda oturan adamýn sesiyle kendime geldim:
-Yolculuk nereye evlat. dedi.
40-45 yaþlarýnda, iyi giyimli bu adamý gözüm sanki bir yerden ýsýrýyordu, belki de babamla iþ yapanlardan biriydi. Ama kendimi belli etmemeliydim, gayet sakin cevap verdim:
-Mardin’e amca…
-Mardin mi, ne yapacaksýn orada…
-Ben öðretmenim, atamam oraya çýktý.
Adam þaþýrmýþa benziyordu:
-Ta, Ýstanbul’dan oralara gidilir mi be evlat…
Sinirlenmemeliydim, belki de artýk bunlara alýþmalýydým.
-Görev amca, vatanýn her yeri bir…
Adam sert kayaya tosladýðýný anlamýþ olacak ki bir süre sustu. Sonra derin bir iç çekerek devam etti.
-Hayýrlýsý olsun. Ben de Ankara’ya gidiyorum…
-Güzel, iþ için mi?
-Evet evet… Burada durdu, beni iyice bir süzdükten sonra devam etti.
-Seninle daha önce karþýlaþmýþ mýydýk, tanýdýk geliyorsun ama…
Korktuðum baþýma gelmiþti. Ama üstesinden gelebilirdim.
-Sanmam, zaten ben Ýstanbul da deðildim uzun süredir. dedim
Ama adamýn vazgeçmeye niyeti yoktu:
-Neredeydin, Ýstanbullu deðimlisin sen.dedi.
Daha fazla dayanamadým.Kibarlýk da bir yere kadardý.
-Kusura bakmayýn amca ,sabah erken kalktým, izin verirseniz uyumak istiyorum.dedim.
Adam kabalýðýma kýzmýþ olacak ki,cevap bile vermeden bacak bacak üstüne atýp,öbür tarafa döndü,gazetesini çýkarýp okumaya baþladý.Neyse ki kurtulmuþtum.Çok erken kalktýðým için uyku iyice bastýrýyordu.Baþýmý cama dayadým ve derin bir uykuya daldým.
***
Bir hayli uyumuþ olmalýyým, uyandýðýmda Ankara’yý geçmiþtik,yanýmdaki adam da yoktu.Onun yerinde yine ayný yaþlarda fakat daha mütevazi, hatta köylü giyimli bir adam duruyordu.Benim uyandýðýmý görünce gülümsedi:
-Yorgundun heral… dedi.
Nedense bu adama bir anda kaným ýsýndý,gözlerimi iyice ovuþturduktan sonra cevap verdim:
-Evet amca, sabahtan beri yoldayým…
-Nereye yolculuk?
-Mardin’e gidiyorum…
-Ben on yýl kaldým Mardin de,sen oralý mýsýn?
-Yok, öðretmenim, ilk defa gidiyorum.
-Ne güzel, hayýrlý olsun evladým.
Þaþýrmýþtým, sabahki adamýn söylediklerinden sonra, bu adamýn söyledikleri beni mutlu etmiþti. Memnuniyetimi belirtmek istedim:
-Teþekkürler amca… Ýnþallah hayýrlý olur.Sizin yolculuk nereye?
-Ben Vanlýyým. Ankara’da oðlum var,onu gördüm,þimdi evime gidiyorum.
-Mardin de ne yaptýnýz?
-Mardin de on yýl inþaatlarda amelelik yaptým,sonra Van da iþ bulunca geri döndüm.
Adamý iyice süzdüm.Hayatýn her çilesini çekmiþ,canýný diþine takmýþ,mert birine benziyordu.Uykumu almýþtým. Daðýtýlan çaylarla beraber keyifli bir sohbete daldýk. Ýsminin Arif olduðunu öðrendiðim bu cana yakýn yol arkadaþým,hem bana Mardin hakkýnda bilgi verdi, hem de mesleðimin kutsallýðýný ve önemini kendince anlattý.O’na gideceðim köyü de sordum ama oraya hiç gitmemiþ. Genelde Mardin halkýnýn sýcak ve cana yakýn olduðunu fazla sýkýntý çekmeyeceðimi anlatýnca benim de adeta içime su serpti.
Mardin’e vardýðýmýzda ertesi gün öðleden sonraydý. Yollarýn bozukluðu ve otobüsümüzün pek çok yerden yolcu almasý sebebiyle bir hayli gecikmiþtik. Arif amcayla vedalaþtýktan sonra,yola koyuldum,akþam olmadan gideceðim köye varmalýydým.Hemen Arif amcanýn dediði gibi otogarýn az ilersindeki ilçe otobüslerinin duraðýna gittim.Ancak otobüsü kaçýrmýþtým.Bir daha ki otobüs akþamdý.Mecburen akþama kadar bekledim.Bu sürede þehir merkezini dolaþma fýrsatý da buldum.Ama çok yorgundum, bu nedenle fazla gezemeden duraða geri döndüm.Bir kaç saat bekledikten sonra nihayet otobüs geldi ve hareket ettik.Bindiðim otobüsün gideceðim köyün yakýnýndan geçeceðini öðrenince çok sevindim.Þimdilik iþler yolundaydý ama yolumuz bir hayli sürdü,þehir merkezinden uzaklaþtýkça yollar da bozuluyordu. Yorgunluktan bir ara uyumuþum, sonra þoförün sesiyle uyandým:
-Ovacýk köyüne gidecek kimdi?
Hemen fýrladým,
-Ben, benim…
Þoför eliyle karanlýk içinde bir yerleri göstererek tarif etti ve otobüsten indim. Baþka inen yoktu,içimi bir korku kapladý,ama bir an önce gitmeliydim,açlýk ve yorgunluktan dermaným kalmamýþtý,þoförün tarif ettiði yoldan karanlýklar içinde ve uzaklardan gelen köpek havlamalarýný dinleyerek devam ettim.
****
Ne kadar yürüdüm bilmiyorum, bir hayli vakit geçmiþti. Nihayet saate bakmak aklýma geldi,telefonumu çýkardým.Saat gece 10’u yeni geçiyor.Anlaþýlan yarým saatten fazladýr yürüyorum.Bu arada telefonumun çekmediðini fark ettim.Bu da ailemle baðlantým tamamen koptu demekti,artýk bana ulaþmalarý çok zor.
Bir süre daha yürüdükten sonra, nihayet birkaç ev gördüm. Bazý pencerelerden loþ bir ýþýk sýzýyor, sokaklarda ise hiç ýþýk yok,evlerin arasýndan nereye gideceðimi bilmeden yürüdüm,en azýndan doðru yere gelip gelmediðimi öðrenmek için bir evin kapýsýný çalmaya karar verdim,ama hangisini?Tereddüt içinde biraz daha yürüdüm,bir hayli yorgunumdum ama ne yapacaðýmý bilmiyordum,bir evin önündeki kayaya oturdum,biraz dinlendikten sonra kapýyý çalacaktým.Ama o sýrada bir ses duydum.Anlaþýlan biri geliyor,böylesi daha iyi,baþkalarýný rahatsýz etmektense,yoldan geçen birine sormak daha mantýklý geliyordu.Karaltý gitgide yaklaþtý.Biraz sonra gelen kiþinin yüzünü gördüm.Yaþlý,hafif sakallý bir amca,benden önce davrandý:
-Selamünaleyküm.
-Aleykümselâm amca…
-Kimi ararsýn delikanlý?
Cevap vermeden önce doðru yere geldiðimden emin olmak istedim:
-Burasý Ovacýk köyü mü amca…
-Evet, Ovacýk buradýr.
-Ben burada ki okula atandým, öðretmenim…
Yaþlý amca, bir anda kendini toparlayýp elini uzattý:
-Öyle mi… Kusura bakma beyim bilemedim…
Adamýn saygýsýna bir hayli þaþýrdým.
-Estaðfurullah amca, ne demek.
Adam bir hamlede elimdeki çantayý kaptý ve kolumdan tuttu. Beraber yürümeye baþladýk.
-Yorgunsundur,hele bir dinlen,eve gidelim,açsýndýr da…
-Çok aç deðilim amca,ama yorgunum,bu gece kalacak bir yer bulursam…
-Aaa ,o ne demek oðlum,senin evin hazýr zaten,ama biraz daðýnýktýr þimdi, bu gece bende kal,yarýn oraya geçersin…
-Olur amca…
Bir süre yürüdükten sonra,amcaya kim olduðunu sormak aklýma geldi:
-Amca siz tanýtmadýnýz kendinizi…
-Bana Musa Çavuþ derler oðul… Biraz durdu. Sonra devam etti:
-Hele dur, eve gidek orada konuþuruz…
***
Eve girdiðimizde köyde elektrik olmadýðýný fark ettim,Musa amca hemen gaz lambasýný yaktý,anlaþýlan evlerin penceresinden süzülen loþ ýþýk,gaz lambalarýndan geliyordu.Musa amca çok hareketliydi,bir yandan bana yiyecek bir þeyler hazýrlýyor,bir yandan da benimle konuþuyordu:
-Ýþte,oðul bura benim fakirhane,doðduðumdan beri bu evdeyim,baba yadigarý dedik,býrakýp gidemedik…
-Çocuklarýn var mýydý amca,onlar gitti mi?
Baþýný önüne eðdi,biraz düþündü gözlerinin nemlendiðini görebiliyordum,titrek bir sesle devam etti:
-Çocuðum yok benim.
Bir þeyler gizlediðini anlamak zor deðildi. Anlaþýlan çocuklarý O’nu terk etmiþti. Acaba babam da benim için böyle mi derdi.Bir anda ürpertim,babasý tarafýndan reddedilmek çok acý olmalýydý.Musa Amcanýn heyecanlý sesiyle tekrar kendime geldim:
-Benim bir tane Cemalim var…
Durdu, camdan dýþarý baktý, söylenir gibi konuþtu:
-Nerededir deli oðlan bilmem ki… Sonra abasýný üstüne aldý,önüme bir tepsi koydu:
-Hele sen yemeðini ye,ben Cemali bulup geleyim…
Bir þey dememe fýrsat kalmadan Musa Amca çoktan dýþarý çýkmýþtý.
Yorgunluktan gözlerim kapanýyordu, fazla yiyemeden sofradan kalktým.Tam o sýrada,Musa Amcanýn sesini duydum.Yanýnda biriyle konuþuyordu.Anlaþýlan bahsettiði kiþiyi bulmuþtu.Beraber içeri girdiler.Musa Amcanýn yanýnda benden belki biraz küçük,saçý sakalý birbirine karýþmýþ,üstü baþý yýrtýk genç bir delikanlý vardý.Hemen koþup elime sarýldý,engel olmaya çalýþmama raðmen elimi öptü:
-Hoþ gelmiþsin, öðretmenim. Dedi.
Sonra Musa amca devam etti:
-Bu benim öz yeðenim Cemal, biraz deli doludur, ama yiðittir ha…
Cemalin yüzünden memnuniyetle utanç birbirine karýþýk okunuyordu, bu sýrada bir þey fark ettim Cemal sürekli ya kolunu ya bacaðýný sallýyordu. Musa Amcanýn ‘deli dolu’ diyerek neyi kastettiðini anlamýþtým.
Cemale ve Musa Amca’ya ilgilerinden dolayý teþekkür ettim. Ama fazla konuþacak halim yoktu,Musa Amca da halimi anlamýþ olacak ki hemen bana yatacaðým odayý gösterdi.Üstümü deðiþecek kadar bile halim yoktu. Kendimi yataða attým ve derin bir uykuya daldým.
***
Sabah Musa Amca’nýn sesiyle uyandým:
-Kalk oðul hadi kalk…
-Saat kaç amca?
-Dokuzu geçiyor…
Gözlerim kapalý konuþtum:
-Ben biraz daha yatsam olur mu, dinlenemedim pek…
-Olur olmasýna da,öðrenciler okulda seni bekler…
-Okullar pazartesi açýlýyor amca bugün Cuma…
-Vallah gözlerimle gördüm,bütün çocuklar okuldadýr,ben gerisini bilmem oðul…
Bir anda yataktan fýrladým,acaba rüyada mýydým,hafifçe kendimi silkeledim:
-Nasýl ,nasýl olur…
-Valla oðlum,bizim Cemal sabah sabah bütün evleri dolaþýp haber vermiþ senin geldiðini,çocuklar da heyecanla okula koþmuþlar,bir saati geçti seni beklerler,beklemeleri bir þey deðil köylü de homurdanýp durur,sen gelmedin diye…
-Hala ordalar mý?
-He oðul ben dedim seni yorgun diye ama anlatamadým,en sonunda seni getireyim diye geldim eve ,bekliyorlardýr þimdi…
Yataktan kalktým,yüzümü yýkadým.Sonra tekrar yataða oturdum ama Musa Amca ‘artýk git’ der gibi:
-Oðul ben arkandan azýk getiririm.Sen acele et…deyince mecburen kalktým.Musa Amca’dan okula gideceðim yolu öðrenip okula doðru ilerlemeye baþladým.
***
Okulun önüne geldiðimde,kapý önünde bekleyen anneler ve çocuklar heyecanla beni bekliyordu. O an aklýma evden saçýmý baþýmý düzeltmeden ve yattýðým elbiselerle çýktýðým geldi.Herhalde çok pasaklý görünüyor olmalýydým.Ýlk gün için çok kötü bir imajdý,ama artýk yapacak bir þey yoktu,elimle saçlarýmý kabaca düzeltim kalabalýðýn arasýna daldým,her yandan ‘Hoþ geldin öðretmen bey’ sesleri geliyordu.Az da olsa bazý babalar da gelmiþti,onlar iyice sokuluyor,elimi sýkýyor,hatta sarýlýyorlardý,kaç kiþiyle tanýþtým bilmiyorum,nihayet okulun kapýsýna gelebildim.Benim okula gireceðimi anlayan çocuklarda hýzla okula doluþtular,hatta bir tanesi elindeki zili çalmaya baþladý.Bu arada yaþlý bir amca iyice sokuldu:
-Ne zaman biter,öðretmen Bey. Dedi
-Bu gün ilk gün, fazla sürmez amca. Dedim
Ama cevabýmdan tatmin olmuþa benzemiyordu.
-Bir saat sonra bitiririz. Dedim.
Yavaþça omzumu sývazladý:
-Tamam o hal. Hadi kolay gelsin.dedi.
Sonra da kalabalýða dönerek:
-De hadi,burada beklemeyin ders yapacaklar,daðýlýn. Diye baðýrdý.Hatýrý sayýlýr bir kiþi olduðunu anladýðým bu adamýn ikazýyla herkes daðýldý ve bende içeriden gelen çocuk baðrýþmalarý arasýnda okula girdim.
Önce okula bir göz attým; bir tuvalet,küçük bir öðretmen odasý ve bir sýnýftan oluþuyordu. Sýnýfa doðru geldiðimi gören çocuklar,sustular.Onlarý daha fazla bekletmemeliydim.Hemen sýnýfa girdim.Hepsi ayaða kalktýlar,gözlerinden ne kadar mutlu olduklarý belliydi. Bazýlarýnýn önlüðü vardý,bazýlarý ise günlük elbiseleriyle gelmiþlerdi,kimi çok bakýmlý,kimi ise biraz daha pasaklýydý.Ama hepsinin gözünden okuma azmi ve öðretmene duyulan özlem okunuyordu. O an ‘iyi ki gelmiþim buraya’ diye düþündüm.Sýnýf tamamen doluydu,anlaþýlan kalabalýk bir köye gelmiþtim,ailelerin çocuklarý okula göndermeme gibi bir düþüncesi de yoktu anlaþýlan.Bu nedenle þanslý sayýlýrdým,ama kýzlarýn sayýsý biraz az gibiydi.
Çocuklara kendimi tanýttýktan sonra sýnýfý saydým; 26 erkek,9 kýz;toplam 35 öðrenci. Bir daha göz atýp doðru saydýðýma kanaat getirdikten sonra sordum:
-Gelmeyen arkadaþýnýz var mý?
Diðerlerine göre yaþça büyük,sýnýfýn sað ön tarafýnda oturan uzun boylu öðrenci ayaða kalktý:
-Bizden 13 kiþi gelemedi öðretmenim,iþleri varmýþ,yarýn gelirler.dedikten sonra sýnýfýn sol tarafýna bir göz atýp oturdu.Bu sýrada sýnýfýn sol tarafýnda oturan yine büyükçe bir öðrenci parmak kaldýrdý,izin verdikten sonra konuþmaya baþladý:
-Bizden de 11 kiþi eksik öðretmenim, belki haberleri yoktur, yarýn gelirler…
Þaþýrmýþtým, durumu daha iyi anlamak için sordum:
-Siz ayrý iki sýnýf mýydýnýz?
Son konuþan öðrenci cevapladý:
-Hayýr,öðretmenim aþiretlerimiz farklýdýr…
Ýlk önce þaþýrdým,ama buralarda bu tip sýnýflandýrmalarýn olabileceðini düþünerek:
-Baþka aþiretten olan var mý? Dedim.
- …
-Yani iki farklý aþiretin çocuklarýsýnýz öyle mi?
Bu sefer sýnýf kora halinde cevap verdi:
-Eeeveeet…
Bir gariplik sezmiþtim,çocuklarýn davranýþ ve konuþmalarýndan,sýnýfýn sað tarafýna bir aþiretin diðer tarafýna ise diðer aþiretin çocuklarýnýn oturduðu anlaþýlýyordu,anlaþýlan aralarýnda bir husumet vardý.Ama bu çocuklara bu kadar yansýmamalýydý.Her þey normalmiþ gibi davranmaya karar verdim:
-Evet arkadaþlar, aileleriniz,soylarýnýz farklý olsa da siz ayný köyün çocuklarýsýnýz ve bu sýnýfta hepiniz kardeþsiniz. Dedim.
Sýnýfýn tepkisini ölçmek için bir süre durdum,hepsi kulak kesilmiþ beni dinliyordu,bazýlarý baþýný önüne eðmiþti.Ama bazý büyük çocuklarýn bakýþlarýnda ki sertlik de dikkatimden kaçmadý.Konuyu deðiþtirmeye karar verdim:
-Önce herkes kendini kýsaca tanýtsýn,sonra biraz daha konuþuruz. Dedim
Çocuklar büyük bir heyecanla kendileri tanýttýlar.Baba adlarýný ve aþiretlerini mutlaka söylemeleri dikkatimden kaçmadý. Anlaþýlan köyde ‘Matur’ ve ‘Kuday’ adýnda iki aþiret vardý.Bu arada beni dün gece misafir eden Musa Çavuþ ve Cemal aklýma geldi.Acaba onlar hangi aþirettendi?
Tam da ben bunlarý düþünürken sýnýfýn kapýsý açýldý,gelen Cemal idi. Elinde bir bohça vardý,anlaþýlan bana yemek getirmiþti.O sýnýfa girince çocuklar aralarýnda:’Deli Cemal geldi’ diye konuþmaya baþladýlar.Cemal’in pek umurunda olmasa da çocuklarýn O’na deli demeleri hoþuma gitmedi,hafif sertçe:
-Sessiz olun çocuklar. Dedikten sonra Cemal’e döndüm:
-Hoþ geldin Cemal,yemek mi getirdin?
-Evet, evet öðretmenim.
-Sað ol, ayrýca çocuklara geldiðimi haber verdiðin için de teþekkür ederim.
Cemal, önce bir þey demedi.Sonra elindeki bohçayý masanýn üzerine býraktý,bir þey diyecek gibiydi,ama belli ki utanýyordu,gözlerini benden kaçýrarak sordu:
-Bir isteðiniz var mý öðretmenim?
-Yok Cemal,ama sanki senin bir isteðin var gibi….Hadi söyle bakalým.Ýstersen dýþarýda konuþalým.
Çocukça sevinci görülmeye deðerdi, heyecanla ama yine utangaç cevap verdi:
-Þey öðretmenim….Ben….Ben de okumak isterim…
Sýnýfta bir kahkaha koptu,ben de þaþýrmýþtým,Cemal neredeyse benimle yaþýttý.Ama okumak istemesi hoþuma gitmiþti. Çocuklarýn gülüþmelerine bu sefer kýrýlmýþ gibiydi. Arkasýný döndü,sýnýftan çýkacaktý.Omzundan tuttum.
-Dur Cemal,bekle. Dedikten sonra sýnýfa döndüm,bu sefer daha fazla kýzmýþtým:
-Kesin gülmeyi,çok ayýp ama. Dedim. Herkes susmuþtu.Cemal’e baktým baþý önünde durmadan bacaðýný sallýyordu.O’na o kadar kaným ýsýnmýþtý ki,deðil öðrenci olmak,öðretmen olmak isteseydi,yine elimden geleni yapardým.
Çenesinden tutup, baþýný yukarý kaldýrdým,sol gözünde bir damla yaþ vardý,ama hala umutluydu.Sadece benim duyacaðým bir sesle:
-Ne istersen yaparým… dedi.
Ben de yine sadece O’nun duyacaðý bir sesle cevap verdim:
-Okumaný istiyorum. Dedim.Sevinci görülmeye deðerdi.Sonra sýnýfa döndüm:
-Cemal de artýk bu sýnýfýn bir öðrencisi ve benim yardýmcým. Dedim.
Bir anda sýnýfta bir alkýþ tufaný koptu.Anlaþýlan aslýnda çocuklarda Cemal’i seviyordu,okumak istemesini ilk baþta garipsemeleri normaldi.Cemal’e döndüm:
-Önce kendini tanýt bakalým. Dedim.
Heyecanla hazýr ola geçti ve cevap verdi:
-Mehmet oðlu Cemal Fidan, Ovacýk Köyü…
Ama bir eksik vardý,aslýnda gereksizdi ama merakýma engel olamadým:
-Ya aþiretin, hangisindensin…
-Musa Çavuþ aþireti…
Sýnýfta bir kahkaha tufaný daha koptu.Bende gülüyordum,ama ayný zamanda þaþýrmýþtým,sanýrým Cemal iki aþiretten de deðildi,ya da O bilmiyordu.Merakýmý Kuday aþiretinden Fýrat isimli öðrenci dindirdi:
-Musa Çavuþ ve Cemal Abinin aþireti yoktur öðretmenim…
-Peki o zaman. Dedim. Sonra Cemal’e döndüm:
-Geç bakalým istediðin yere otur…
Ama iþi zordu,bütün çocuklar onu kendi sýrasýna çaðýrýyordu.En sonunda kararsýz kaldý bana dönerek:
-Tek otursam olur mu? Dedi.
Sanýrým baþka çare yoktu,
-Peki ama en öne otur seni göreyim. Dedim
Çok mutluydu,izin alarak dýþ kapýnýn önünde duran hafif kýrýk sýrayý getirdi ve oturdu,artýk sorun kalmamýþtý.Öðrencilerle biraz da ne olmak istedikleri konusunda konuþtuk.Sonra biraz teneffüs yaptýk bende yemeðimi yedim,bu arada bir oturma düzeni yapmam gerektiðinin farkýna vardým. Arka sýralardaki bazý kýsa boylu çocuklar beni göremiyordu, hem de þu aþiret ayrýmýna bir son vermeli ve çocuklarý karýþýk oturtmalýydým.Teneffüsten sonra bu fikrimi çocuklara söyledim,herkes þaþkýnlýkla birbirine bakýnýyordu,tam o sýrada Cemal söz istedi:
-Öðretmenim,bugün Cuma, birazdan ezan okuyacak,izin verir misiniz camiye gitsek…
-Tabii Cemal, olur,yer deðiþikliðini sonra yaparýz o zaman.Cumartesi Pazar tatil,bugün gelmeyen arkadaþlarýnýza da söyleyin Pazartesi sabah 8’de derse baþlayacaðýz…
Sýnýf koro halinde:
-Olur, öðretmeniiiim… dedikten sonra ‘daðýlabilirsiniz’ konutumun ardýndan büyük bir itiþ kakýþla sýnýftan çýktýlar.Cemal hepsinden hýzlýydý,tam sýnýftan çýkacaktý ki seslendim:
-Cemal…
-Efendim öðretmenim.
-Cami nerede,nereye gidiyorsunuz?
-Karþý köyde, oraya gideceðim acele etmem lazým,sizde gelecekseniz hadi gidelim öðretmenim…
-Neden, köyde cami yok mu?
Cemal tebessüm etti:
-Var, olmaz olur mu,hem de iki tane…
-Eee,neden,burada kýlmýyoruz…
-Öðretmenim þimdi ezan okuyacak,sonra anlatýrým,hadi gidelim…
Hem þaþýrmýþ hem de biraz kýzmýþtým,acaba Cemal benimle dalga mý geçiyordu? Aklýmdan Cemal’e kýzmak geçti,ama sonra O’nun durumunu düþününce vazgeçtim,belki de kendince bir oyun oynuyordu.
-Sen bana köyün camilerini göster,ben burada kýlarým Cemal. Dedim
-Ama öðretmenim…
Kolundan çekerek dýþarý çýkardým.
-Tamam Cemal,hadi sen git,ben hem köylüyle tanýþmýþ olurum.
-Öðretmenim…
Cemal’in konuþmasýna yine izin vermedim.Bu arada camileri görmüþtüm,okulun biraz aþaðýsýnda yolun iki kenarýnda karþýlýklý duruyorlardý.Cemal’e döndüm:
-Hangisine gideyim sen onu söyle…
Cemal iyice garipleþmiþti,korkmuþa benziyordu,ama ben artýk her hareketini saflýðýna yoruyor ve önemsemiyordum.Sorumu tekrarladým:
-Hangisine gideyim Cemal söylesene…
Yine korkarak cevap verdi:
-Ben…Ben bilmem…
Sonra elimden kurtulup koþarak uzaklaþtý.Anlaþýlan Cemal le daha çok uðraþacaktýk.
Okulun kapýsýný çekip,yola çýktým,zaten köylüler gruplar halinde camilere gidiyordu.Ýlk karþýlaþtýðým grupla ben de devam ettim.Zaten bazýlarýyla sabah tanýþmýþtýk,oldukça sýcak insanlardý.Camilerin önüne geldiðimizde bazý gruplarýn diðer camiye girdiðini gördüm.O an ‘herhalde bir cami küçük kalýyor,onun için iki camiye daðýlýyorlar’ diye düþündüm ve yanýmdakilerle beraber onlarýn girdiði camiye girdim.
***

Namaz çýkýþý, camideki tüm cemaatle tanýþýp sohbet ettik.Eve gidip dinlenmek istiyordum,ama ýsrarlarýna dayanamadým ve caminin önündeki gölgelikte oturduk,herkes çok sýcaktý,bana da çok ilgi gösteriyorlardý.Birazdan odun semaverinde demlenen çaylarla koyu bir sohbete dalmýþtýk bile.Ýstanbul’dan,memleket meselelerinden ve Mardin’den bahsediyorduk.Bu arada,yaþlý ve iyi giyimli bir adamýn aðýr adýmlarla bize yaklaþtýðýný fark ettim.Onu görenler hemen toparlanýp ayaða kalktý,anlaþýlan önemli biriydi.Bu adamla camide selamlaþmýþ ama tanýþmamýþtým,sanýrým O da tanýþmaya geliyordu.Ýyice yaklaþtýktan sonra selam verdi.Yanýmdakiler de kora halinde ‘Aleykümselam aðam’ dediler.Sonra Bana elini uzattý,
-Hoþ geldin öðretmen Bey. Dedi
Elini öptüm.
-Hoþ bulduk,amca. Dedim.
-Benim adým Haþim, Kuday aþiretinin büyüðüyüm,sende bundan böyle bizdensin,himayemizdesin…
-Sað olun …dedim
Sonra Haþim Aða tam karþýmdaki sedire oturdu. Uzun uzun aþiretlerini ve köylerini anlattý.Ama aklýmý kurcalayan bir soru vardý,en sonunda dayanamadým ve sordum:
-Haþim Amca, sabah okulda baþka bir aþiretten daha öðrenciler vardý, burada o aileden kimse yok mu?
Haþim Aða birden hiddetlendi,oturduðu yerden bastonunu kaptý ve yarým kaldýrarak öfkeyle haykýrdý:
-Ne iþi var, o dürzülerin burada…Hele bir adým atsýnlar semtimize ,hepsinin canýný okuruz…
Neye uðradýðýmý þaþýrdým,ama daha çok þaþýracaktým,Haþim Aða’nýn hiddetlendiðini gören diðer adamlar da ayaklandýlar,hep birden:
-Okuruz evvelAllah, kan akýtmak isterlerse gelsinler. Dediler
Tüylerim diken diken olmuþtu, ne diyeceðimi bilemedim.Uzun süre sessiz kaldým,ama herkes bir anda öfkelenmiþti,homurdanmalar baþlamýþtý.Haþim Aða sanýrým þaþkýnlýðýmý anladý ve önce bir el hareketiyle kalabalýðý susturdu,sonra elini dizime koyup konuþtu:
-Bak evladým.Biz Matur aþiretiyle kavgalýyýz.Aramýzda kan davasý vardýr…
Biraz durdu,sanýrým anlattýklarýný iyice anlamamý istiyordu, eliyle yolu göstererek devam etti:
-Aha, þu yoldan bu tarafa geçerlerse hiç birinin gözünün yaþýna bakmayýz. Camimiz,kahvemiz,odamýz ayrýdýr…Lakin zaten öðretmen olmadýðý için okulu ayýrmamýþtýk…
Ýkram edilen çaydan bir yudum aldý,benim meraklý bakýþlarýmý fark etmiþ olmalý ki fazla uzatmadan devam etti:
-Ama sen bizim camimize geldin,bizimle hasbýhal ettin,bundan böyle okul da bizimdir,illaki çocuklarýný okutacaklarsa farklý bir okul yapsýn Maturlar…
Kendimi toparladým sonra da þaþkýnlýk,korku ve biraz da kýzgýnlýk içinde konuþmaya baþladým:
-Kusura bakmayýn Haþim Amca, ama ben bu köyün öðretmeniyim,sadece sizin deðil,isteyen herkes okula gelebilir.
Haþim Aða’nýn öfkelenmeye baþladýðýný fark ettim, ama umursamazca devam ettim:
-Sizin caminize gelmem de tamamen tesadüftür, nereden bilebilirimdim ki…
Haþim Aða’nýn yanýnda oturan,oðlu olduðunu sonradan anladýðým orta yaþlý,ince býyýklý adam atýldý:
-Hakan Bey…Edebini takýn,Aðayla nasýl konuþulur bilmez misin? dedi.
Haþim Aða oðluna kýzdý:
-Haydi, O bilmez, ya sen; misafire edepsizlik edilmez bilmez misin Yakup?
Sonra bana döndü:
-Bak Hakan, sen buranýn adetlerini bilmezsin ama biz bu konularda çok hassasýz.Bundan böyle sen bizdensin, Maturlar senin bizimle oturduðunu görmüþlerdir,zaten artýk çocuklarýný sana yollamazlar…
Þaþkýnlýðým bir kat daha arttý, ama inanmak istemedim:
-Ama… diyebildim. Laf boðazýmda düðümlendi,yine birinin ikazýndan çekindim ve sustum.Tam da o sýrada Musa Çavuþ geldi.Onu görünce çok sevindim,zira sabah sýnýfta söylenenlere göre O tarafsýzdý ve bana ancak O yardýmcý olabilirdi.
Yavaþ yavaþ yaklaþtý, sonra selam verdi ve Haþim Aðayla tokalaþtý.Sonra da bana döndü:
-Demek Haþim Aðayla tanýþtýnýz Hakan Bey.
-Evet tanýþtýk,ama pek anlaþamadýk.
Ortam yine gerilmiþti.Ama bu sefer kimse konuþmadý,gözler Musa Çavuþ’a çevrilmiþti,herkes O’ndan bir þeyler söylemesini bekliyor gibiydi.Musa Çavuþ ortamý yumuþatmak ister gibi önce tebessüm etti,sonra ayaða kalktý ve yanýma geldi:
-Haþim Aða,kendini sevdirmesini bilir,hele biraz sabret. Dedi.
-Benim Haþim Aðayla bir sorunum yok ama diyorlar ki…
Musa Çavuþ tedirgin olmaya baþlamýþtý,konuþmamama izin vermedi sonra da ani bir hareketle kolumdan tutup beni ayaða kaldýrdý.Haþim Aða’ya döndü:
-Aðam, Hakan Bey dün gece pek dinlenemedi,eve gidelim de biraz dinlensin,siz de eski öðretmen evini temizlettiriverirseniz yarýn oraya taþýnýversin…
Haþim Aða oldukça memnun görünüyordu, kafasýný yukarý aþaðý salladý:
-Olur Musa Çavuþ, yarýn taþýnsýn, bir ihtiyacýnýz olursa da söyleyin.
-Sað ol aðam.
Ben ne olduðunu anlamamýþtým, acaba Musa Çavuþ da bu aþiretten miydi, þaþkýnlýk ve merakla etrafýma bakýnýrken,Musa Çavuþ beni kolumdan çekerek yola çýkardý ve eve doðru yürümeye baþladýk.
Soru sorup sormama da tereddüt ediyordum, zira yine sözüm kesilirse Musa Çavuþ’un kalbini kýrabilirdim,sinirden kýpkýrmýzý olmuþtum.Benim konuþmayacaðýmý anlayýnca ilk konuþan yine Musa Çavuþ oldu:
-Ah oðul ah ne yaptýn sen…
-Ne yapmýþým ki,adamlara bak sanki beni satýn aldýlar,onlarýn öðretmeniymiþim artýk,hah…
-Oðlum niye Cemal’i dinlemedin,sana demiþ karþý köye gidelim diye…
-Ya ben nereden bilebilirdim ki…
-Neyse oðul artýk olan oldu,þimdiden sonra sakýn ha Matur Aþiretinin yanýna yaklaþma,çoktan seni düþman bellemiþlerdir…
-Ya sen, sende düþmanlarýsýn o zaman.
-Yok, benim iki aþiretle de aram iyidir,ama bu hiç kolay olmuyor,camiye gitmek istesem baþka köye giderim,bir ihtiyacým olsa hep aynýsýna söyleyemem, bir ona bir ona giderim.
Sonra durdu,gülerek:
-Denge siyaseti yapýyoruz anlayacaðýn. Dedi.
Ama benim gülmeye hiç niyetim yoktu,hala bu anlatýlanlara inanmak istemiyordum.
-Hiçbir þey anlamýyorum, neden kavgalý bunlar,böyle düþmanlýk olur mu,dinleri bir,dilleri bir,ayný köyün insanlarý…
-Olanlarý bir bilsen oðlum,bir bilsen…
-Ne olmuþ ki Musa Amca anlat da biz de öðrenelim.
Bu arada eve gelmiþtik, Musa Amca kapýyý açýp bana yol verdi:
-Hele sen bir geç, anlatacaz elbet, yoksa zaten iþin zor olacaða benzer.
Oturma odasýndaki sedire oturdum.Musa Amca da yanýma geldi:
-Karnýn tok mu,açsan önce bir þeyler yiyelim.
Biraz açtým, ama bir an önce köydeki durumu öðrenmek istiyordum.
-Yok amca, sen þu meseleyi bir anlat da ondan sonra yeriz.
Musa Çavuþ bir of çekti,sedire iyice yerleþtikten sonra konuþmaya baþladý:
-Bak Hakan Bey,bu köyde 10-15 sene evvel pek çok aile vardý,ama Kuday ve Matur aileleri,o zaman da köyün en varlýklý ve güçlü aþiretleriydiler.Hem de aralarý çok iyiydi,aile içinde okumuþ,aklý selim kimseler de vardý…Hala da var.Haþim Aða kimsenin okul nedir bilmediði zamanlarda orta mektebi bitirmiþ,sanma ki cahildir.
Burada biraz durdu,sanýrým bir þeyler söylememi bekliyordu,ben de aklýma gelen ilk þeyi söyledim:
-Madem aklý selim,okumuþ biri böyle anlamsýz bir kavgayla neden hala uðraþýyorlar…
-Anlamsýz mý deðil mi,ona sonra karar ver oðul,hele bir dinle…
-Peki…
-Ýþte bu iki aþiret 15 yýl öncesine kadar beraber hareket ederdi ve bu yörelerin kalkýnmasý için elinden geleni yapardý,zaten iki aþiretten de milletvekilleri,müdürler,amirler hükümette çalýþýrdý.
Þaþkýnlýðým iyice artmýþtý,adeta nefes almadan dinliyordum,Musa Çavuþ bir of daha çektikten sonra devam etti:
-Bu iki aþiret öyle nam salmýþ öyle konuþulur olmuþtu ki,kimin baþý sýkýþsa bu köye gelir,onlardan yardým isterdi.Onlardan korkusuna eþkýya,terörist,uðursuz deðil bu köye girmek yakýnýndan bile geçemezdi.
-Peki Musa Amca,bu düþmanlýk nasýl oldu,nasýl böylesine birbirlerine girdiler.
-Hani derler ya evladým,bir iþ zirveye çýktý mý,hemen ardýndan iniþ baþlar diye.
-Evet evet…
-Ýþte bundan onbeþ sene evvel,böyle bir durum oldu.Kuday aþiretinin aðasý Haþim Aða ile Matur aþiretinin aðasý Selman Aða dostluklarý iyice pekiþsin ve iki aþiret birleþsin diye çocuklarýný evlendirmeye karar verdiler.Haþim aða, kýzýný Selman Aða’nýn ortanca oðlu Yüksel’e verdi..Düðün gününü görmeliydin,bu yöreler öyle þenlik görmemiþtir.Herkes yedi,içti eðlendi,civar köylerin büyüklerinden kaymakama kadar pek çok davetli katýldý düðüne.Tam bir hafta düðün yapýldý.
-Kaymakam neden geldi,tanýyor muydu aþiretleri?
-Tanýmaz olur mu,Mardin de her kes tanýr.Hem kaymakamýn asýl gelme sebebi,aþiretleri birleþtikleri için kutlamak ve buna öncülük etmekti.Bu sayede buralar iyice eþkýyalardan temizlenecek,bölge huzura kavuþacaktý,iki aile birleþti mi önlerinde kimsenin durmasý mümkün deðildi.
-Herhalde birleþemediler.
-Hayýr, olmadý.
-Neden peki?
-Tam nikah günü herkes gelinin meydana gelmesini bekliyordu. Gelin hazýrlanýyor dediler,lakin vakit bir hayli geçmiþti,nikahý belediye reisi kýyacaktý…
-Eee…
-E si iþi gücü var adamýn O da acele ettiriyor tabii,ama ne gelen var ne de geleni gören.Herkesin sabrý taþtý,homurdanmalar baþladý,nihayet biri haber getirdi,gelin kaçmýþ…
-Aman Allahým,nasýl olur? Yüksel Aðayla evlenmek istemiyor muydu?
-Biz de öyle bilirdik,ama demek öyle deðilmiþ.
-Peki kimle kaçmýþ?
-Ýlk önce anlayamadýk,ama sonradan baktýk ki,kendi aþiretlerinden amcasýnýn oðlu Fuat da yok ortada,bir daha ikisini de gören olmadý,ama ne olduðu ortadaydý ve bu durum Matur aþiretini çok kýzdýrdý tabii.
-Herkese de rezil olmuþlardýr.
-Öyle tabii,hem civar köylerde hem de þehirde bu olayý duymayan kalmadý,köyün adý da kötüye çýktý,bir düþünsene oðul o kadar yaygara yapýyorsun birleþiyoruz artýk tek aþiret olacaðýz diye,ardýndan böyle bir namussuzluk çýkýyor.Öyle ki 3 yýl önce köyün adýný deðiþtirdik,eskiden köyün adý Ormancýktý,bu adý duyan herkes malum olayý anlatmaya baþlayýnca Belediye Reisi de çareyi köyün adýný deðiþtirmek te buldu.
-Peki,olaydan hemen sonra neler oldu.
-Ne olacak,düþmanlýk baþladý iþte.Çok kan aktý,namus davasýna bir de kan davasý eklendi.
-Kaymakam,belediye baþkaný engel olmadýlar mý?
-Uðraþtýlar engel olmaya,tabii ilk zamanlar çok çatýþma çýktý,karþýlýklý kavgalar,öldürülenler oldu.Ama kaymakam bey çok uðraþtý Allah Razý olsun,iki aileyi barýþmaya ikna etti.
-Neden hala kavgalýlar peki?
-Tam barýþacaklardý ki,bir de baktýk Haþim Aða’nýn oðlu Turan’ý biri vurdu,tabii herkes Maturlardan biri vurmuþtur diye düþündü,yine kaymakamýn araya girmesiyle iyi bir araþtýrma yapýldý,deliller Selman Aða’nýn yeðeni Akif’i gösteriyordu,tam sorgulanacak tý ki O’nu da Kudaylardan biri vurdu.
-Yani itiraf edemeden öldürüldü.
-Evet ama artýk kimsenin bir þey dinlemeye niyeti yoktu ve kan davasý o günden beridir aldý yürüdü.
-Kaymakam bir daha araya girmedi mi?
-Sað olsun hep uðraþtý, ama ne zaman bir yakýnlaþma olsa ya biri öldürüldü,ya birinin kýzý kaçýrýldý…
-Sanki barýþmalarýný birileri istemiyor gibi.
-Valla bilmem, ama iki aþiretin gençleri de çok ateþli,zaten artýk barýþmalarý çok zor,Allaha þükür uzun zamandýr bir olay olmadý,ama artýk barýþma da hayal oldu.
-Diðer aileler de bu kavga yüzünden mi göç etti.
-He ya… Ne yapsýn fukaralar, arada kaldýlar, bir tarafa yakýnlaþsalar,diðeri düþman beller oldu,ayný senin bugün yaþadýðýn gibi.
-Çok zor…Ya sen niye gitmedin, Musa Amca?
-Ne yapayým gidip te, hem ben birinci azayým,bu köyün muhtarý sayýlýrým yani…
-Sahi muhtar hangi aileden yoksa iki muhtar mý var?
-Yok, olur mu öyle þey,uzun zaman o da tartýþýldý,sonunda çareyi muhtarý baþka köyden seçmek te buldular,önce bana dediler ama azalýktan ötesini yapamam deyince karþý köyün muhtarýna yüklediler burayý da.Ben de aza oldum,ona pek iþ kalmýyor zaten,yine her iþi ben yaparým…
Musa Çavuþ’un anlattýklarý beni adeta þoka sokmuþtu, kafamda olanlarý toparlamaya çalýþýyordum. Musa Çavuþ’ta þaþkýnlýðýmý anlamýþ olacak ki:
-Zamanla daha çok þey öðrenirsin oðul,þimdilik bu kadarý yeter,hele ben yemeði ýsýtayým da bir þeyler yiyelim,zaten deli oðlan da gelir þimdi,kim bilir nerelerdedir. Dedi ve aðýr adýmlarla mutfaða doðru gitti.
Ne kadar geçti bilmiyorum, yorgunluk ve þaþkýnlýkla etrafa boþ boþ bakýnýrken, dýþarýda ki köpeklerin sesiyle irkildim,biri geliyordu, kapýya vurdu.Daha önce görmediðim bu adam kapýyý açan Musa Çavuþ’a beni sordu:
-Öðretmen içeride mi?
Musa Çavuþ tedirgin olmuþtu,
-Ne oldu Hasan ne yapacaksýn öðretmeni? Dedi.
-Korkma Musa Çavuþ konuþacaz sadece, Selman Aða’nýn selamýyla geldim.
-Selman Aða mý?
-Evet, þimdi izin ver de içeri gireyim,vallahi kötü bir niyetim yoktur…
Musa Çavuþ,önce geri bir adým atýp bana baktý,sonra misafiri içeri buyur etti.Anlaþýlan bu adam diðer aþirettendi,Musa Çavuþ da bana bir zarar vermesinden korkuyordu.Ama adamýn pek öyle bir niyeti yok gibiydi,içeri girdi,selam verdi,Musa Çavuþ’un yer göstermesine raðmen oturmadý,bana dönerek:
-Bak Öðretmen Bey,beni Matur aþiretinin aðasý Selman Aða yollamýþtýr.Senin Kudaylarla hasbýhal ettiðini biliriz,normalde daha sana günahýmýzý da vermezdik ama Aðam çocuklarýn eðitimsiz kalmasýný istemez ,hem belki sen de yanlýþlýkla bulaþmýþsýndýr o keferelere…
-Bakýn benim hiçbir þeyden haberim yok…
Lafýmý yine tamamlayamadým,adam söylediðimden memnun olmuþtu ama devamýný dinlemeden konuþmasýný sürdürdü:
-Madem öyledir, gel Selman Aðamýzla tanýþ ve bundan sonra bizim öðretmenimiz ol.
-Bakýn, aynýsýný Haþim Aða’ya da anlattým, ben sadece onlarýn veya sadece sizin deðil bütün köyün öðretmeniyim.
-Artýk bunun için çok geç Beyim,keþke Musa Çavuþ gibi sende tarafsýz kalsaydýn ama Kudaylarýn yanýna giderek çok büyük yanlýþ yaptýn.
Yine sinirlenmiþtim.
-Ne kadar basit düþünüyorsunuz,ne var yani yanlarýna gitmiþsem,sizin yanýnýza da gelirim ama kimsenin malý olmam, bunu herkes böyle bilsin.
Adam sinirlenmemeye yemin etmiþ gibiydi, ayný ses tonuyla devam etti:
-Neyse, sen iyi bir düþün öðretmen bey,yarýn öðlen ben yine gelirim, eðer bizi seçersen sana köyün en güzel evini yaparýz,Selman Aða eðitime çok önem verir.
Adam bir þey dememe fýrsat býrakmadan çýktý gitti. Çok sinirlenmiþtim ama bir þey diyemiyordum. Hatta biraz düþündükten sonra bu insanlara kýzmamam gerektiðini düþündüm,zira yaþadýklarý þeyler belki de onlarý bu þekilde davranmaya mecbur ediyordu.O gün Musa Çavuþla uzun uzun konuþtuk ancak O da tarafsýzlýðýna halel gelir endiþesiyle benimle konuþurken bile çok temkinliydi.Ne yapacaðýmý bilmiyordum,köydeki ilk günüm de oldukça garip olaylarla karþýlaþmýþtým üstelik bunlarýn üstesinden nasýl geleceðim hakkýnda da hiçbir fikrim yoktu.
***
Cumartesi sabahý erken kalktým,ama yine de kalktýðýmda Musa Çavuþ ve Cemal ayaktaydý. Elimi yüzümü yýkadýktan sonra,yanlarýna gittim,Musa Çavuþ geldiðimi görünce tebessüm etti:
-Ben de þimdi uyandýracaktým seni oðul. Dedi.
Ne oldu der gibi baktým,heyecanla devam etti:
-Az evvel Haþim Aða’nýn torunu geldi,seni kahvaltýya beklerlermiþ…
-Ya siz?
-Yok oðul,biz gelemeyiz,sen icabet ediver.
-Peki. Dedim. Evlerinin yerini öðrendikten sonra,üstümü giyinip hemen yola çýktým.Evi bulmam zor olmadý,tüm aile toplanmýþtý.Oldukça büyük ve uzun bir kahvaltý masasý hazýrlanmýþtý,dün yaþadýðýmýz gerginlikten eser yoktu.Gayet sýcak ve içten bir sohbet ortamý vardý. Haþim Aða ve oðullarý benimle çok ilgileniyorlardý, sanýrým artýk beni de aileden kabul ediyorlardý.Bu insanlarýn eðitime ve öðretmene saygýlarý çok hoþuma gitmiþti,ama bir de diðer aþiretin adý anýldýðýnda birden deðiþivermeseler her þey çok güzel olacaktý.Ama artýk bende alýþmýþtým,diðer aþiretten bahsetmemeye dikkat ediyordum,ama ben tüm köyün öðretmeniydim ve diðer aþiretle de böyle samimi olmalýydým fakat bunu nasýl yapacaðýmý da bilmiyordum.
Kahvaltýdan sonra uzun süre çardakta sohbet ettik,bir ara Haþim Aða:
-Evin hazýr Hakan Bey,içerisine erzak,eþya da koyduk,yine bir eksiðin olursa söylersin. Dedi
-Çok sað olun. Dedim.
Haþim Aða sorusunu tekrarladý:
-Baþka isteðin var mý evladým?
-Yok aðam sað olun,bugün geçerim evime.
-Tamam olur,okulu da yarýn bir elden geçiririz…
-Sað olun.
Haþim Aða sonra çevresindekilere döndü:
-Çocuðunu okula yollamayan yok deðil mi?
-…
Sonra bana döndü:
-Kaç kiþi vardý bizden Cuma günü?
-Emin deðilim ama 18 di galiba aðam…
Haþim aða hiddetlendi,oðlu Yakup’a döndü:
-Koca aþirette 18 çocuk mu var Yakup?
-Yok,aðam olur mu hiç,haberleri yoktur heral…
Ben atýldým hemen:
-Evet,bazýlarýnýn haberi yoktu galiba,bir de kýz öðrenci çok azdý.
Haþim Aða önce bir düþündü,sonra yine oðluna dönü,bu kez biraz daha sakin:
-Herkes kýzýný göndesin okula. Dedi. Yakup Aða:
-Olur Aðam. Dedi
-Öðretmen Beyi üzmeyin.
-Peki Aðam,sen merak etme.
Bir süre sonra yanlarýndan ayrýldým,önce Musa Çavuþ’un evine gidecek sonra da eþyalarýmý alýp benim için hazýrlanan eve geçecektim. Birden arkamdan biri seslendi:
-Hakan Bey.
Bu dün Musa Çavuþ’un evine gelip beni soran adamdý,yanýnda bu sefer biri daha vardý.
-Buyurun. Dedim
-Galiba,Kuday larla fazla samimi oldun,yanlarýndan hiç ayrýlmýyorsun.
-Kahvaltýya davet ettiler. Sizinle de tanýþmak isterim.
-Selman Aða da seninle tanýþmayý çok ister,lakin önce Kudaylarla irtibatýný kes.
-Bakýn,dün de söyledim,ben tüm köyün öðretmeniyim.
Bu sefer diðer adam atýldý:
-Öyle þey olmaz,öðretmen bey seçimini yap,ya onlar,ya biz…
-Ben böyle bir seçim yapamam.
Adamlar kýzmaya baþlamýþtý.
-Of be of,bari onlara gidecem artýk de de,uðraþtýrma bizi.
O sýrada arkadan biraz daha yaþlýca bir adam yaklaþtý.
-Býrakýn ula, O seçimini yapmýþ çoktan.
-Ama Yüksel Aðam,Selman Aða çocuklar okusun ister.
-Ben babamla konuþurum, çocuklar bir sene daha dursun,zaten seneye kendi öðretmenimiz geliyor.
Adamlar ikna olmuþa benziyordu.
-Tamam Aðam. Dediler.Ama ben bir þey anlamamýþtým,arkalarýndan seslendim:
-Benim görev sürem en az 2 yýl,seneye de buradayým. Dedim.
Yüksel Aða hiddetle üstüme yürüdü:
-Kes lan sesini, seneye benim kýzým mezun oluyor,buranýn öðretmeni de O olacak,sen de defolup gideceksin,anladýn mý? Dedi.
Neye uðradýðýmý þaþýrmýþtým,
-Hayýr olamaz. Dedim
Yüksel Aða iyice kýzmýþtý,yakamdan tuttu.Ama diðer adamlar araya girmeye çalýþtýlar.
-Aðam etme þimdi Kudaylar görür. Dediler
-Onlardan mý korkarsýnýz lan ödlekler. Dedi.Sonra da beni hýzla yere çarptý,üstüm baþým toz toprak olmuþtu neye uðradýðým þaþýrdým.Birden bir silah sesi duyuldu,gelen Haþim Aða’nýn en büyük oðlu Osman Aðaydý.Havaya bir kez daha ateþ etti,sonra baðýrdý:
-Daðýlýn lan,ne cüretle bizim öðretmenimize saldýrýrsýnýz.
Yüksel aða da silahýný çýkardý,Osman Aða’ya doðrulttu.Çok korkmuþtum,kan akmamasý için dua ediyordum,yoksa her þeyin sorumlusu ben olacaktým.Bir müddet ikisi de birbirine silahlarýný doðrultup beklediler bu arada diðer iki genç de silahlarýný çýkarmýþlar Osman Aða’ya doðrultmuþlardý.Ama korktuðum olmadý, Yüksel Aða:
-Öðretmeninize sahip çýkýn,sakýn karþýmýza çýkmasýn, O da düþmanýmýzdýr. Dedi ve sonra yanýndakilerle beraber geri çekilip gittiler.
Ben hala þaþkýnlýðýmý üzerimden atamamýþ, olan biteni izlerken Osman Aða kolumdan tutup kaldýrdý ve bir daha Matur Aþiretine yaklaþmamam konusunda nasihat ederek beni evime kadar götürdü.Bir ihtiyacým olup olmadýðýný sorduktan sonra tam gidecekti ki birden bana döndü,belinden bir tabanca çýkarýp bana uzattý:
-Al bunu, belki lazým olur.
Þaþkýnlýk içinde:
-Hayýr olmaz. Dedim
-Olmaz olur mu Hakan, burasý þehir deðil.
-Olsun bana kimse bir þey yapmaz.
Osman Aða baþýný saða sola birkaç kez salladý, sonra elindeki tabancayý masanýn üzerine býrakýp:
-Sana hediyemizdir, hediye geri çevrilmez. Deyip gitti.
Ne yapacaðýmý bilemedim,ama ortalýkta durmasý iyi olmaz düþüncesiyle masanýn üzerinden alýp çekmeceye sakladým,þu ana kadar elime hiç silah almamýþtým daha askerliðimi de yapmadýðým için bu gayet normaldi.
Haþim Aða ve ailesi evi çok güzel döþemiþlerdi, her þey kusursuzdu ama kafam hala diðer ailenin çocuklarýndaydý ne olursa olsun onlarda okula gelmeliydi yoksa ben görevimi yapmamýþ olurdum.Ne yapmam gerektiðini biraz düþündüm ama bir çare bulamýyordum.Yüksel Aða’nýn söylediði diðer öðretmen de iyice kafamý karýþtýrmýþtý.Acaba kimdi ve seneye benim yerime gelmesi mümkün müydü.Bir an bunun güzel bir þey olduðunu bu sayede benim de seneye buradan kurtulabileceðimi düþündüm ama sonra düþündüðümden utandým, bu benim vazifemdi ve her þeye raðmen son ana kadar aþkla þevkle görevimin baþýnda kalmalýydým.
Ne kadar düþündüm bilmiyorum,ama bir çare bulamadým.Nihayet dýþ kapýný sesiyle kendime geldim.Biri kapýya vuruyordu.Hemen koþtum ve kapýyý açtým,gelen Cemal di.Her zaman ki gibi çok heyecanlýydý;
-Bir isteðin var mý diye geldim öðretmenin. Dedi
Ýþte o an aklýma çok güzel bir fikir geldi. Cemal’i hemen içeri davet ettim.
-Senden çok önemli bir þey isteyeceðim Cemal. Dedim.
Heyecanla bana bakýyordu.Sonra devam ettim:
-Aslýnda iki þey, ama yapabilir misin acaba…
Heyecaný iyice artmýþtý.
-Tabii öðretmenim tabii. Dedi
-Bak Cemal, pazartesi okul baþlýyor ama daha öðrencileri kayýt yapmadýk,kayýtsýz öðrenci derse giremez,bunun için yarýn sabah okulda kayýt yapacaðýz.Bunu Kuday Aþiretinin evlerini dolaþýp söylemeni istiyorum. Dedim.
-Tamam öðretmenim ama…
-Ne oldu Cemal?
-Ama öðretmenim ilk sýraya beni kayýt edin.
Güldüm.
-Tamam Cemal. Dedim
Sonra biraz düþünüp devam ettim.
-Ýkincisi biraz zor olabilir,ama çok önemli. Dedim. Artýk söyle der gibi bana bakýyordu.
-Cemal; bu Yüksel Aða’nýn kýzý…
Sözümü tamamlamadan hemen atladý:
-Suna Abla.
-Öðretmen mi?
-Yok, daha olmadý herhalde seneye inþallah.
-Cemal beni onunla ya da onunla konuþabilecek biriyle görüþtürebilir misin?
Cemal birden korktu. Heyecanla:
-Sizi öldürürler. Dedi.
-Neden?
-Maturlar sizi düþman bellemediler mi?
-Evet Cemal,iþte onun için daha sakin ve aklý baþýnda biriyle görüþmem lazým. Dedim.Birden gözleri parladý:
-Tamam anladýýýým. Dedi.Sonra da:
-Suna Ablanýn kardeþi Halil var olur mu? Diye sordu.
-Olur olur.
-Tamam,hemen getiririm beni çok sever. Deyip koþarak çýktý.
***
Yarým saate kalmadan Cemal ve Halil geldiler.Halil 20’li yaþlarýn baþýnda, delikanlý ve gerçekten aklý selim birine benziyordu.Uzun uzun konuþtuk bu arada Cemal diðer aþireti dolaþmak için çoktan gitmiþti bile.Yýldýrým’ a iki aþiret arasýndaki husumeti sordum ve olup biteni bir kez de ondan dinledim.Anlattýklarý Musa Çavuþ’un anlattýklarýnýn aynýsýydý ama Halil daha dertliydi.Artýk bu kavgadan býktýðýný ve pek çok çocukluk arkadaþýyla bu husumet yüzünden ya görüþemediðini ya da gizli gizli görüþtüðünü anlattý.
Halile aþiretlerindeki çocuklarý da sordum.Hepsinin okumak istediðini ama son yaþananlardan sonra aile büyüklerinin onlarý bu sene asla okula göndermeyeceðini anlattý,sonunda da derin bir iç çekip:
-Keþke ilk gün Kuday Aþiretiyle beraber olmasaydýnýz. Dedi
-Haklýsýn Halil, ama bir çare daha var.
-Nedir?
-Senin baban, sanýrým aþiretin büyüklerinden.
-Evet.
-Sen ve ablan onunla konuþsanýz belki ikna olur.
-Sanmam, beni hiç dinlemez de belki ablamý dinler.
-O zaman sen ablana benim dediklerimi söyle, babanla ve dedenle bir konuþsun.
Biraz düþündü,
-Bilmem ki… Dedi.
-Ne olacak ki,sen sadece ablana söyleyeceksin.
-Ben söylerim de birisi sizinle görüþtüðümü anlarsa bana çok kýzarlar.
-Baþka çaremiz var mý?
-Ablamla görüþseniz…siz direk ona anlatýn.
-Ona kýzmazlar mý?
-Yok, dedem onu çok sever,okumuþ insan ne yaptýðýný bilir der, hep onu haklý çýkarýr.
-Tamam o zaman.Ablanla nasýl görüþebilirim.
Biraz düþündü,sonra:
-Babamlar bahçeye gittiler,ben gelirken ablam çardakta kitap okuyordu,hala oradadýr herhalde. Dedi
-Tamam, tamam o zaman,hadi gidelim. Dedim
Hemen çýktýk ve biraz sonra çardaðýn arkasýndaydýk. Suna gerçekten çardakta kitap okuyordu. Halil beni bir çalýnýn arkasýna saklayýp önce kendi gidip konuþtu. Uzaktan onlarý izliyordum.Ablasý Halilin söyledikleri karþýsýnda önce þaþýrdý,etrafa bakýndý,ama sonra oturduðu yerde toparlanýp,elindeki kitabý býraktý anlaþýlan benimle görüþmeyi kabul etmiþti. Halil bana eliyle iþaret etti ve saklandýðým yerden çýkýp yanlarýna geldim.Suna; kara kaþlý, kara gözlü bir köy kýzýydý ama her halinden eðitim aldýðý ve mantýklý biri olduðu anlaþýlýyordu.Ben yanlarýna gelince ayaða kalktý:
-Hoþ geldiniz. Dedi. Utandýðý belliydi belki de birinin görmesinden çekiniyordu, baþýný önüne eðdi.
-Hoþ bulduk Suna Haným,kusura bakmayýn rahatsýz ettim.
-Estaðfurullah, Halil konudan bahsetti zaten,buyurun oturun. Dedi
Fazla rahatsýzlýk vermemek ve kimseyi tehlikeye atmamak için hemen konuya girdim:
-Bana yardým edecek misiniz?
-Ne yapmamý istiyorsunuz.
-Selman Aða sizi dinlermiþ. Onunla görüþmenizi istiyorum. Sizin aþiretin çocuklarýnýn da okula gelmesi gerekli.
Suna biraz düþündü:
-Aslýnda bende okula gitmelerini istiyorum ama dedem ve amcam bu konuda çok sertler,bir de ;babam bugün sizinle konuþmuþ galiba bir hayli sinirliydi.
-Evet,çok kötü oldu,ama sen araya girersen ikna olabilirler Suna.
-Tamam,ben elimden geleni yaparým,þimdi bahçedeler onlar gelince hemen konuþurum.
-Çok,sað olun. Ýnþallah baþarýrsýnýz.
-Siz de sað olun çocuklar okusun diye buraya gelmeyi bile göze aldýnýz.
-Bu benim görevim… Neyse eðer ikna ederseniz yarýn kayýtlarý yapacaðýz, onu da söylersiniz.
-Tamam.
-Ýyi günler.
-Size de.
Suna’nýn yanýndan ayrýlýrken çok mutluydum. Onun ailesini ikna edebileceðine inanýyordum, kendinden emin ve gözü kara birine benziyordu,þimdi tek yapabileceðim dua etmek ve yarýna kadar beklemekti.
***

Ertesi sabah,erkenden kalktým,Ýstanbul’dan getirdiðim takým elbisemi çýkardým,biraz buruþmuþtu ama Cuma günkü halime nazaran çok daha iyi görüneceðimden emindim.Saçlarýmý da düzelttikten sonra evden çýktým.Okula geldiðimde Cuma günkü manzaranýn benzeri vardý,okulun önünde pek çok aile ve öðrenci beni bekliyordu,etrafa iyice bakýndým.Matur aþiretinden kimse yok gibiydi.Acaba Suna baþaramamýþýmýydý.Sonradan gelirler umuduyla okula girdim ve gelenlerin kayýtlarýný yapmaya baþladým.
Cemalin ve Yakup Aða’nýn oðlu Tuncay’ýn da yardýmýyla kayýtlarý çok kýsa zamanda bitirdik. Cemal ve Tuncay’a;
-Çok sað olun,bu iþi de bitirdik.Yarýn derslere baþlarýz inþallah. Dedim.
Cemal:
-Biz her zaman yardýma hazýrýz öðretmenim.
Tuncay ;
-Öðleden sonra da babamlar okulun dökülen yerlerini tamir edeceklermiþ. Dedi.
-Sað olsunlar.
O sýrada Halil geldi, Cemal ve Tuncay korkmuþtu, Tuncay atýldý.
- Halil ne iþin var burada.
-Ne o,öðretmenden sonra okulu da mý sahiplendiniz.
Tuncay gülerek cevap verdi:
-He ya,okulun ismini de deðiþtireceðiz,Kuday Ýlkokulu olacak.
Halil:
-O biraz zor. Dedi, sonra da Tuncay la tokalaþýp sarýldýlar, anlaþýlan aralarýnda bir problem yoktu.
-Sizin aranýz iyi herhalde. Dedim
Halil:
-Hakan abi biz ayný gün doðmuþuz,küçükken beraber oynardýk,ama sonra araya husumet girdi.
Halil:
-Ama bizim husumetimiz falan yok. Dedi.
-Ne güzel…Ha Halil ne yaptýnýz deden ikna oldu mu?
-Yahu ben onun için gelmiþtim,Tuncay’ý görünce unuttum valla…Ablamla Dedem sizi dýþarýda bekliyorlar,dedem ikna oldu ama önce konuþacakmýþ.
-Tamam, Tuncay siz burada bekleyin ben konuþayým bakalým.
-Tamam abi.
Dýþarý çýktým Selman Aða ve Suna beni bekliyordu,bu Selman Aða ile ilk karþýlaþmamýzdý,selam verip elini öptüm.
-Hoþ geldiniz. Dedim.
-Hoþ bulduk öðretmen Bey sen de köyümüze hoþ geldin.
-Sað olun, aslýnda ziyaretinize gelmek istiyordum ama bir türlü nasip olmadý.
-Bundan sonra olur inþallah… dedi. Sonra eliyle Suna’yý iþaret etti:
-Bak bu benim torunum Suna. O da öðretmen olacak inþallah.
-Ýnþallah.
-Suna’yý çok severim onu kýramam, dün bana yalvardý yakardý, çocuklarý okula gönderelim diye,ben de kýramadým onu.
-Çocuklarý gönderecek misiniz?
-Evet,ama bir þartýmýz var.
-Buyurun.
-Bizim çocuklarý ayrý okutacaksýn, onlar sabah geliyorsa bizimkiler öðleden sonra gelsin.
-Tabii olur, zaten sýnýf küçük ancak öyle olur.
-Tamam o halde, ha birde bizim Yüksel’in kusuruna bakma geçen gün bir tatsýzlýk yaþanmýþ ama o biraz delidir iþte…
-Estaðfurullah.
-Kudaylar evini düzdü biliriz,ama bizde bu akþam bir þeyler gönderecez,geri çevirmezsen seviniriz.
-Peki,çok sað olun.
-Yine bir ihtiyacýn olursa söylersin…
-Tamam aðam çocuklar kayýta gelecek mi bugün.
-Gelecekler birazdan.Halil de yardým eder sana.Biz gidelim Suna haydi.
Suna,Selman Aða’nýn elini tuttu:
-Ýzin verirsen bende yardýmcý olayým dede.
-Eh, peki o zaman,iþiniz bitince gelirsiniz.Haydi kolay gelsin.
Selman Aða uzaklaþýnca ilk iþim Suna’ya teþekkür etmek oldu:
-Çok sað ol Suna,sayende tüm köyün öðretmeni oldum.
-Siz sað olun ama Kudaylar bir þey demez deðil mi?
-Yok sanmam.
-Peki o zaman, þimdi çocuklar gelir, haydi içeri geçelim, artýk benim de bu iþleri öðrenmem gerek.
-Tabii öðrenirsin.Cemal bile öðrendi.
-Ya, O da mý burada..
-Evet gel de bak,içeride ekip hazýr.
Ýçeri girdik,Tuncay gitmek zorunda kaldý,biz de gelen çocuklarýn kayýtlarýný yaptýk.Kayýtlardan sonra Halil ve Suna ile bir süre daha oturduk.Suna da Halil ve Tuncay gibi iki aþiret arasýndaki husumetten dolayý dertliydi. Çektikleri sýkýntýlarý o kadar etkileyici anlattýlar ki, bir ara:
-Ýnþallah bu husumeti beraber çözeceðiz.
Demek zorunda kaldým. Ama sandýðýmýn aksine onlar söylediðime inanmýþlardý ve yanýmdan çok mutlu ayrýldýlar, ayrýca Suna ilk hafta derslere girmek istediðini söyledi ben de kabul ettim.Zaten gelecek hafta üniversitesi baþlayacaktý ve bu hafta gayri resmi bir staj yapmak istiyordu,benim de iþimi kolaylaþtýracaðý düþüncesiyle teklifini kabul ettim.
Okuldan çýkýnca ilk iþim Haþim Aða’ya durumu anlatmak oldu.O da iki aþireti karþýlaþtýrmamam þartýyla Matur aþiretine de ders vermemi kabul etti.
O gün eve giderken içimde belki de çok uzun zamandýr yaþamadýðým bir sevinç vardý. Ýþler yoluna girmiþti, artýk tüm köyün öðretmeniydim. Ama sevincim sadece bundan dolayý deðildi, nedenini anlayamadýðým bir mutluluk beni kuþlar gibi uçuruyordu, kim bilir belki de sebebi Suna’ydý. Ama duygularýmdan emin deðildim. Ne olursa olsun çok mutluydum ve o gece deliksiz bir uyku uyudum



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn karakterler üzerine kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Karanlýk - 2. Bölüm
Karanlýk - 5. Bölüm
Karanlýk - 1. Bölüm
Karanlýk - 4. Bölüm

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurt Planý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Her Kar Yaðdýðýnda... [Þiir]
Bir Volkan Patlamýþ Avrupa'nýn Üstüne [Þiir]
Yýkýlan Hayaller [Þiir]
Yaþ Otuza Kaymakta [Þiir]
Sefillik [Þiir]
Ýsimsiz [Þiir]
Melek [Þiir]
Þemsim [Þiir]
Bir Hayalin Peþinde [Þiir]
Efendim [Þiir]


Ramazan Gökner kimdir?

Yazarlýk yolunun baþýnda. . . Hayatýn tam ortasýnda. . . Baþarýnýn yamacýndayým. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ramazan Gökner, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.