..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattýr. -Anatole France
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > Ramazan Gökner




1 Mayýs 2010
Karanlýk - 4. Bölüm  
Ramazan Gökner
Pazartesi günü okulumda resmi olarak göreve baþladým. Her iki aþiret de çocuklarýný eksiksiz olarak okula göndermiþti. Toplam 76 tane öðrencim vardý. Kuday aþiretinin çocuklarý sabah, Matur aþiretininkiler ise öðleden sonra geliyordu. Suna da öðleden sonra ki derslere katýlýyor hatta zaman zaman dersleri O anlatýyordu. Diðer günlerde de Suna hep geldi. Aslýnda bir hayli yorucu olan iþim...


:BJAG:
Pazartesi günü okulumda resmi olarak göreve baþladým. Her iki aþiret de çocuklarýný eksiksiz olarak okula göndermiþti. Toplam 76 tane öðrencim vardý. Kuday aþiretinin çocuklarý sabah, Matur aþiretininkiler ise öðleden sonra geliyordu. Suna da öðleden sonra ki derslere katýlýyor hatta zaman zaman dersleri O anlatýyordu. Diðer günlerde de Suna hep geldi. Aslýnda bir hayli yorucu olan iþim Onun sayesinde biraz olsun hafiflemiþti. Ama þimdiden; haftaya hem sabah hem de öðleden sonra beþer derse girecek olmak ve yardýmcý olabilecek kimsenin de olmamasý beni kara kara düþündürüyordu. Suna varken bile akþamlarý yorgunluktan eve zor gidiyordum. Onun yokluðunda iþimin çok daha zor olacaðýndan hiç þüphem yoktu.
Ýlk hafta çok hýzlý geçti. Cuma gününe gelmiþtik. Pazartesi Suna’nýn Okulu baþlayacaðý için bugün Onun son günüydü. Ders sonunda girdiði sýnýftaki tüm çocuklarla tek tek vedalaþtý. Çocuklar zaten akrabalarý olan Suna Ablalarýný çok seviyorlardý. Son derste hepsi çok duygulanmýþtý. Ona olan sevgileri sadece bu hafta oluþmamýþtý þüphesiz. Belki de pek çoðu yýllardýr Suna Ablalarýyla beraberdi. O an benimde kendimi yeterince sevdirebilmek için biraz zamana ihtiyacým olduðunu düþündüm. Ben de onlara kendimi Suna Ablalarý kadar sevdirebilirsem her þeyin çok daha güzel olacaðýna emindim.
Cuma günü; Suna son derste çocuklara beni bir hayli övdükten sonra bir de beni üzmemeleri konusunda iyice tembihledi. Çocuklarda hep beraber beni üzmeyeceklerine dair söz verdiler. Sonra da dersi bitirdik. Çocuklar gittikten sonra ben odama geçtim. Biraz sonra Suna kapýyý týkladý ve içeri girdi:
-Ben gidiyorum Hakan Bey. Dedi.
-Tamam. Her þey için çok teþekkürler Suna.
-Önemli deðil benim için de güzel bir staj oldu.
-Ne zaman yola çýkacaksýn.
-Yarýn sabah babam býrakacak otogara, akþama da Urfa da olurum herhalde.
-Peki,babanlara selam söyle, görüþürüz.
-Görüþürüz.
***
Ertesi gün bir hayli geç kalktým, haftanýn yorgunluðunu atmak zor olmuþtu. Okul olmadýðý için acelem de yoktu, köylülerin getirdiði kahvaltýlýklarla kendime güzel bir kahvaltý hazýrladým. Tam çayýmý aðzýma götürmüþtüm ki biri kapýya vurdu. Ayaða kalktým.
-Kim o? Diye seslendim.
-Biziz abi Tuncayla Halil.
Hemen kapýyý açtým.
-Ooo buyurun çocuklar,kahvaltý yapalým.
Halil ve Tuncay birbirlerine bakýp gülüþtüler.Halil:
-Biz o iþi yapalý çok oldu abi. Dedi.
-Haklýsýnýz, galiba ben biraz geciktim ama en azýndan çay için.
-Peki abi.
Beraber çay içerken Halil ve Tuncayýn bana bir þeyler söylemek istediklerini anlamýþtým,ama ilk soruyu ben sordum:
-Hayrola; böyle beraber dolaþýyorsunuz, gören olmadý mý?
Tuncay:
-Bazen oluyor ama…
-Eeee.
Halil:
-Artýk alýþtýlar bize, fazla bir þey diyen olmuyor.
-Ne güzel; demek ki husumeti kýrmayý baþardýnýz.
Halil:
Evet ama sadece kendi aramýzda.
Tuncay:
Aileler arasýnda kýrmayý baþaramadýk.
-O da olur bir gün inþallah.
Halil derin bir of çekti.
-Çok bunaldýk abi, býktýk artýk etrafýmýzda birbirine kin dolu insanlar görmekten.
-Haklýsýnýz, çok haklýsýnýz.
Tuncay;
- Abi sen Halil ile Suna Ablaya bir þey demiþsin.
Geliþ sebeplerini þimdi anlamýþtým ama iþi saflýða vurup hayretle baktým. Tuncay devam etti.
-Abi biz sana güveniyoruz, bu iþi yaparsan sen yaparsýn.
Bu sefer gerçekten þaþýrmýþtým. Bana bu kadar güvenmeleri çok garipti.
-Ben elimden geleni yaparým ama inanýn ne yapmam gerektiðini bilmiyorum çocuklar.
Halil:
Abi sen tarafsýzsýn,aileleri birleþtirecek bir araya getirecek bir þey bulursun elbet.
Biraz düþündüm,yaklaþýk bir iki dakika kimse konuþmadý. Tuncay ve Halil de bir çare düþündüðümü anlamýþ olacaklar ki çýt çýkarmadan beklediler.Nihayet aklýma neticesinden tam emin olamasam da bir fikir geldi.
-Bu gün ayýn kaçý çocuklar?
Halil saatine baktý:
-20’si abi.
Tuncay: Evet Eylülün 20 si.
-O zaman 39 günümüz var.
Halil:Neye abi.
-29 Ekime.
-Ne yapacaðýz ki 29 Ekim de.
-29 Ekim de,Cumhuriyet bayramýný kutlayacaðýz,çocuklar tiyatro oynayacak,þiirler,þarkýlar okuyacak,aileler de hep beraber izleyecek.
Halil ve Tuncay bir anda yerlerinden fýrladýlar.Ýkisi birden:
-Çok güzel düþündün abi.Çok güzel olur. Dediler
-Sizce faydasý olur mu?
Halil:Olur abi olur,bizim köylü sever öyle þeyleri biraz da þarký,türkü,eðlence oldu mu köy bayram yerine döner valla.
Tuncay güldü: Zaten bayramda yapacaz oðlum.
Halil:Valla çok güzel olacak.Peki bunu ailelere nasýl anlatacaz abi.
-O iþ kolay,ama önce çocuklarý iyice bir heyecanlandýrmak lazým ki,aileleri de onlarý kýramasýn.
***
Tuncay ve Halil ile güzel bir plan yaptýk. Pazartesi gününden itibaren ben çocuklara 29 Ekim de yapacaðýmýz etkinlikleri anlatýrken Halil ve Tuncay da ailelerine bu konuda bir þeyler anlatýyorlar ve onlarý yumuþatmak için zemin hazýrlýyorlardý. Birkaç gün sonra Halil ve Tuncay la beraber bir de piyes yazdýk,piyesin asýl konusu Cumhuriyet Bayramýydý ama bazý sahnelerde dostluk ve birlik mesajlarý da verecektik. Zaten iki aþiretin çocuklarý ayný piyeste karýþýk olarak oynayacaklarý için mecburen ailelerde piyesi beraber izleyecek ve ister istemez yakýnlaþacaklardý.
Günler hýzla geçerken biz okulda piyes ve bayram programý için hazýrlýk yapýyor,Halil ve Yýldýrým da köyde bayram havasý estirmek için þimdiden her þeyi hazýrlýyorlardý. Bayram günü iki aþiretten de birer kurban kesilecek ve diðer yemeklerle beraber tüm köylüye daðýtýlacaktý. Bu süreçte þaþýlacak þekilde her þey sorunsuz ilerlerken bayrama 3 gün kala biraz tatsýz bir olay yaþandý. Akþamüstü eve yeni gelmiþtim ki kapýya vuruldu. Gelen Halil ya da Tuncay olmalýydý. Aþiretlerinde ki son durumu söylemeye gelmiþlerdir diye düþündüm ama yanýlmýþtým. Kapýyý açtýðým da karþýmda duran Haþim Aðaydý. Çok þaþýrmýþtým belki de ilk defa Haþim Aða’yý yalnýz görmüþtüm. Hep yanýnda birÝleri olurdu. Þaþkýnlýðýmý çabuk atýp hemen içeri davet ettim. O da içeri girdi,oturma odasýndaki sedirin kenarýna oturdu.Söyleyeceklerini hemen söyleyip gitmek ister gibi bir hali vardý.Hemen konuþmaya baþladý:
-Bak Hakan sanma ki biz her þeyden habersiziz…
Bir anda afalladým,
-Nasýl yani Haþim amca. Dedim
-Yapmak istediklerini biliriz oðlum, hemen korkma,iyi niyetli olduðunu da biliriz,ama seni uyarmak istedim.
Biraz daha saflýða devam etme niyetindeydim:
-Haþim Amca eðer bayram etkinliklerini kastediyorsanýz,zaten bunda bir kötülük olmasý mümkün deðil. Biz yapmamýz gerekeni yapacaðýz.
Haþim Aða anlamazlýktan geliþime hafifçe güldükten sonra ayný ses tonuyla devam etti:
-Oðlum, Halil ve Tuncay zaten eskiden beri iki aþiretin barýþmasýna uðraþýrlar. Artýk alýþtýk onlara lakin duyduk ki seni de düþüncelerine ortak edip zorlarlarmýþ.
-Haþim Amca ne var bunda, kötü bir þey deðil ki…
Haþim Aða sözünü kesmeme öfkelenmiþ gibiydi. Ses tonunu biraz sertleþtirerek O da benim sözümü kesti ve devam etti:
-Ben de kötü demedim zaten Hakan, lakin sen eskiden yaþananlarý bilmezsin,bu iki aþiret ne zaman yakýnlaþsa kesin bir yerden kan akar.
Lafý gediðine koymanýn vaktinin geldiðine karar verdim ve heyecanla atýldým:
-Tamam iþte,anlasanýza, birileri sizin barýþmanýzdan rahatsýz oluyor,ortada bir oyun var.
Haþim Aðanýn daha da öfkelendiðini fark etmiþtim ama ciddiyetimi korumaya çalýþtým.Ancak Haþim Aða oturduðu yerden kalkarak kapýya yöneldi,tam kapýnýn önünde tekrar bana dönerek:
-Bana söz vermiþtin Maturlarla bizi karþýlaþtýrmayacaktýn. Dedi.
Biraz durdu,kapýyý açýp ayakkabýlarýný giydi sonra tekrar dönüp devam etti:
-Asýl önemlisi…Bu iþin sonunda kan akarsa bunun tek sorumlusu sen olacaksýn,iþte o zaman kaçacak delik ararsýn.Ben senin yerinde olsam iki çocuðun lafýyla iþ etmezdim. Dedi ve cevap beklemeden hýzla uzaklaþtý.
Baþýmdan aþaðý kaynar sular dökülmüþtü sanki, olduðum yerde kalakaldým,uzun süre kendime gelemedim. Haþim Aða þu ana kadar hiç benimle bu denli sert konuþmamýþtý. Anlaþýlan çok kýzmýþtý. Ama tam olarak neye kýzdýðýný hala anlayamamýþtým. Ondan gizli iþ çevirmemize mi kýzmýþtý yoksa sözümü tutmayýp iki aþireti yan yana getirmeye çalýþmama mý? Kendimi çok kötü hissediyordum. Bir tarafta Suna, Tuncay ve Halil’e verdiðim söz bir yanda Haþim Aða bir yanda çocuklara bayramla ilgili verdiðim sözler…Tam bir çýkmaz içine girmiþtim. Caným çok sýkýldý ve daha fazla dayanamayarak uyumaya karar verdim bu þekilde kendimce her þeyi unutacaktým.
***
Bir hayli uyumuþ olmalýyým,uyandýðýmda kendimi çok zinde hissediyordum,dýþarý baktým hava kararmýþtý. Sonra saate baktým, daha çok geç sayýlmazdý. Birileriyle dertleþmek istiyordum,dýþarý çýktým. Köydeki en iyi arkadaþlarým Tuncay ve Halil’di. Ama Onlarla konuþmadan önce Musa Çavuþ’la konuþmamýn daha isabetli olacaðýný düþündüm. Zira Musa Çavuþ hem tarafsýz, hem de onlara nazaran çok daha görmüþ geçirmiþ biriydi. Elbet bana da bir akýl verirdi.
Musa Çavuþ geldiðimi görmüþ olmalý ki beni kapýda karþýladý,kollarýný iki yana açarak:
-Oo… Hakan oðlum sen bizi hatýrlar mýydýn yahu… dedi.
-Sizi hiç unutur muyum Musa Amca.
-Þaka yaptým oðlum,elbet unutmazsýn ama,son zamanlar arayý pek bir açtýn.
-Kusura bakma Musa Amca biliyorsun iþte þu bayram iþleri çok meþgul etti bizi.
Musa Çavuþ sýrtýmý sývazlayýp,kapýyý açtý. Bana yer gösterdikten sonra da:
-Bilirim ya,iyi iþler yaparsýn oðlum,Allah emeðini boþa çýkarmasýn.
Musa Çavuþ’un takdiri hoþuma gitmiþti acaba Haþim Aða’nýn vehimlerinden haberi var mýydý? Memnuniyetimi ifade eden bir tebessümden sonra geliþ sebebimi açýkladým:
-Ben de sana o konuda danýþacaktým Musa Amca. Dedim.
Musa Çavuþ bir hayli þaþýrmýþtý.
-Ben ne anlarým o iþlerden oðlum. Dedi.
Musa Çavuþ’un Haþim Aða’nýn düþüncelerinden habersiz olduðu belliydi. Ona meseleyi açýp açmamada tereddüt ettim,ama baþka çarem yoktu,hem bu kadar þey söylemiþken devamýný getirmeliydim.Yanýma oturan Musa Çavuþ’un elini elimin altýna koydum.
-Musa Amca bana iki aþiretten de bazý gençler geldi,benden aþiretleri barýþtýrmamý istediler…
Musa Çavuþ elini elimin altýmdan çekip aðzýna götürdü. Büyük bir hayretle:
-Vah vah, demek doðruymuþ. Dedi
-Sana kim anlattý Musa Amca. Dedim
Musa Çavuþ için durumun vahameti benim þaþkýnlýðýmdan daha önemliydi.Þaþkýnlýðýný hiç bozmadan devam etti.
-Ýki aþirette çok kýzgýn,hem de korkuyorlar yine bir olay olacak diye…
-Ne olabilir ki.
-Her þey olabilir,olmadan çaresine bakmak lazým.
Musa Çavuþ’un tedirginliði benim de sinirlerimi bozmuþtu. Bir anda sesim titremeye baþladý.
-Musa Amca iki tarafta barýþmak isterse ne olur ki,vallahi anlamýyorum. Dedim.
Musa Çavuþ nihayet üzerindeki þaþkýnlýðýný atmýþ,bana ilgi göstermeye baþlamýþtý. Sýrtýmý sývazladý,sonra:
-Senin iyi niyetini biliriz oðlum,ama daha önce olanlarý da anlatmýþtým sana,birileri bu iki aþiret barýþmasýn diye,ortalýðý karýþtýrýr diye korkarýz. Dedi.
Musa Amcayla uzun süre konuþtuk fakat ne O beni ikna edebildi ne ben O’nu yaptýðým iþin masumiyetine inandýrabildim. En sonunda bu iþin köy için eðlenceden öteye gitmemesi ama törende iki ailenin de yan yana oturabilmesi konusunda anlaþtýk. Ben içimdeki tereddütlerimi bastýramasam da Musa Amca rahatlamýþ ve iki aþiretin büyükleriyle bayram günü konuþmasalar bile yan yana oturmalarý konusunda konuþmayý kabul etmiþti.
***
Sonraki iki günde bir daha bu konuyu açan olmadý,aslýnda Halil ve Tuncay la da konuþmak istiyordum. Ama o kadar heyecanlýlardý ki canlarýný sýkmak istemedim. Artýk hazýrlýklarýmýz tamdý ve ben sürekli ;içimden bir aksilik olmamasý için dua ediyordum. 28 Ekim akþamý Haþim Aða ve Selman Aða’yý bizzat ziyaret etmeye karar verdim. Niyetim onlarla son defa konuþup tüm köyün törene eksiksiz katýlmasýný saðlamaktý. Ýlk önce Haþim Aða’ya gittim. Haþim Aða beklediðimin aksine oldukça sýcak karþýladý beni ,sanýrým Musa Çavuþ’un konuþmasý etkili olmuþtu. Bir süre beraber oturduk. Bana yarýn törene tam kadro katýlacaklarý konusunda söz verdi. Fazla geç olmadan Selman Aða’ya da gitmem gerektiði için fazla oturamadan kalktým.
Selman Aða ile uzun süredir görüþmemiþtim. Evine gittiðimde O da çok sýcak karþýladý beni. Beni içeri davet ettikten sonra,evdekilere hemen ikram hazýrlamalarýný emretti. Sonra da tam karþýmdaki sedire oturdu:
-Kudaylara sýk gidersin, lakin bizi unutursun Hakan Bey. Dedi.
-Olur mu Selman Aða, benim için siz de çok önemlisiniz. Dedim.
Güldü,sonra arkasýna iyice yaslanýp devam etti.
-Öyleyiz elbet oðlum,yoksa uðraþýr mýydýn bu kadar çocuklarýmýzla.
Selman Aða’nýn bayram çalýþmalarýný kastettiðini anlamýþtým.
-Uðraþtýk,ama uðraþtýðýmýza deðdi aðam. Dedim.
-Ýyi bakalým,yarýn göreceðiz inþallah.
Selman Aða benim iþimi kolaylaþtýrmýþ,daha ben sormadan geleceðini söylemiþti. Memnuniyetimi gizlemedim.
-Sað olun Aðam sizi ve tüm ailenizi eksiksiz bekliyorum. Dedim.
Biraz düþündü,sonra sakalýný sývazlayarak konuþtu:
-Ýnþallah geliriz. Ama bir eksiðimiz olacak…
-Kimdir aðam, Yüksel Aða mý?
Yüksel Aða ile bir türlü yýldýzlarýmýzýn barýþmamasý beni birden bire böyle bir þey söylemeye zorlamýþtý. Ama daha sonra söylediðimden utanarak baþýmý öne eðdim. Selman Aða da utandýðýmý anlamýþ olacak ki biraz sustu, sonra gelen ikramlardan bir lokma alýp devam etti.
-Yok be oðlum, O’nun ne haddine Aða sözünden çýkmak, Suna gelemeyecekmiþ…
Yine istem dýþý bir hareketle atýldým:
-Gerçekten mi, neden gelmiyor ki…
Sesimdeki telaþ ve heyecan Selman Aða’yý hem þaþýrttý hem de tebessüm ettirdi.
-Sýnavý varmýþ bayramdan sonra, gelmesem olur mu diye haber yollamýþ,biz de olur dedik…
-Gelseydi güzel olurdu ama neyse…
-Hayýrlýsý olsun oðlum seneye artýk,bu sene önemli olan dersleri.
-Haklýsýnýz Selman Amca okulu bitsin de gerisi kolay. Sahi dersleri nasýlmýþ bitecek mi bu sene okulu?
Selman Aða Suna meselesinin uzamasýndan biraz rahatsýz olmuþtu,beni de kýrmamaya çalýþarak üst üste sorduðum birkaç soruyu geçiþtirdikten sonra baþka konulardan konuþtu. Uzunca bir muhabbetten sonra nihayet kalktým ve evime gittim. Yarýn yorucu bir gün olacaðý için hemen yattým.

***
Ertesi gün herkesten önce okula geldiðimi sanmýþtým ama yanýlmýþým. Ýçeri girdiðimde Halil ve Tuncay’ýn ý okulda;tören için yapýlmasý gereken bazý iþlerle uðraþtýklarýný gördüm. Çok heyecanlýlardý. Beni görünce çok sevindiler. Uzun süre sohbet ettik. Halil bir ara;
-Abi biliyor musun,dün gece saatlerce dua ettik ikimiz de. Dedi.
-Gerçekten mi…Ýnþallah dualarýnýz kabul olur da törenimiz güzel olur. Dedim.
Yýldýrým ve Halil gülüþtüler. Yýldýrým;
-Abi,biz asýl tören için deðil törenden sonrasý için dua ettik. Dedi.
-Nasýl yani?
-Abi biz bu iþi iki aþiret barýþsýn diye yapýyoruz ama sonunda eskisi gibi daha kötü olur, kan akar diye de telaþlýyýz.
Bir anda kýzardýðýmý hissettim. Kendi saflýðýma kýzarken, Musa Çavuþla anlaþmamýzdan habersiz olan Tuncay ve Halil’e de acýmýþtým. Ama onlara verilmiþ bir sözüm vardý ve bu gün olmasa bile baþka zaman iki aþireti barýþtýrmaya kararlýydým. Her þeye raðmen bu gün de önemli bir baþlangýç olacaktý þüphesiz. Kendimi toparlayýp, Tuncay’ýn sýrtýný sývazladým;
-Bir þey olmayacak Allah’ýn izniyle. Diyebildim.
Fazla geçmeden öðrenciler ve konuklar da gelmeye baþladý,artýk tören vakti gelmiþti.
***
Törenin baþlama saati geldiðinde gerçekten de iki aþiret de tam kadro hazýrdý,okulun bahçesi týklým týklým doluydu. Okuldaki sýralarý ön tarafa koymuþ ve az da olsa bir oturma yeri oluþturmuþtuk. Buraya köyün büyükleri ve yaþlýlarý oturacaktý. Ama çoðunluk ayakta kalacaðý için de programý elimizden geldiði kadar çekici ve kýsa yapmalýydýk,yoksa ayakta bekleyenler daðýlabilirdi.
Ben içeri de çocuklarla beraber son hazýrlýklarý yaparken Tuncay ve Halil de dýþarý da ki ziyaretçiler ve yapýlacak ikramlarla ilgileniyorlardý. Tuncay ve Halil’e Haþim ve Selman Aða’yý yan yana oturtmalarýný iyice tembihlemiþtim ama ne yaptýklarýný bilmiyordum. Açýlýþ konuþmasý için sahneye ilk ben çýktým ve ilk iþim oturanlara bakmak oldu. Evet tam istediðimiz gibi Haþim ve Selman Aða yan yanaydý,birer taraflarýnda Musa Çavuþ ve Muhtar,onlarýn yanlarýnda da cami imamlarý oturuyordu. Ama Haþim ve Selman Aða’nýn birbirlerine hiç bakmadýðý da gözümden kaçmamýþtý.
Kýsa bir açýlýþ konuþmasýndan sonra,öðrencilerin okuduðu bir þiir ve þarký dan sonra nihayet herkesin merakla beklediði piyese geçildi.Öðrencilerimin performansý muhteþemdi,herkesin gözleri yaþarmýþtý. Üç perdeden oluþan piyes boyunca sýkýlýp töreni terk eden bir kiþiye bile rastlamadým. Ama özellikle dikkat ettiðim yer protokol kýsmýydý. Bir süre sonra Haþim Aða ve Selma Aða’nýn da göz yaþlarýna hakim olamadýklarýný gördüm.
Piyesin sonunda tüm köylüler ayaktaydý ve alkýþlar o kadar þiddetliydi ki,eminim köyün dýþýndan bile duyulmuþtur. Bu köy yerinde insanlarýn böyle bir programa bu kadar ilgi göstermeleri beni de çok duygulandýrmýþtý. O an buradaki insanlara daha çok baðlandým ve sýkýntýlarýný ve en büyük sýkýntýlarý olan düþmanlýklarýný çözmek için kendi kendime söz verdim.
Piyesten sonra programý daha fazla uzatmamaya karar verdim ve yapmayý düþündüðüm uzun konuþmayý iptal ederek,tüm köylülere teþekkür edip programýn devamýnda kesilen kurbanlýklarla beraber davul zurna eþliðinde eðlencenin devam edeceðini duyurdum. Artýk alkýþlamaya alýþmýþ olan köylüler beni de bir alkýþ tufanýna boðduktan sonra teþekkür etmek için etrafýma doluþtular. Ama bu arada biri kolumu sýkýca tutup çekti ve kalabalýðýn arasýndan çýkarýp okula soktu. Ýlk önce kim olduðunu anlayamadýðým bu gencin Halil olduðunu okula girince anladým.

Halil çok sinirliydi ve hala kolumdan tutuyordu.
-Bize söz vermiþtin öðretmen. Dedi.
Kolumu Halil’in elinden kurtarýp cevap verdim:
-Sözümün arkasýndayým Halil…
Bu arada Tuncay da geldi.
-Bizi tören için çalýþtýrdýn sonra da alkýþlarý görünce her þeyi unutup töreni bitirdin. Dedi.
Konuþmama fýrsat býrakmadan bu kez de Halil atýldý:
-Senden bunu beklemezdik Hakan Abi bizi kandýrdýn. Dedi.
Ýkisinin de kollarýndan tutup sýkýca kavradým,sonra da:
-Tören bitmiþ olabilir ama bayram henüz bitmedi gençler, yaptýðýnýz kabalýða raðmen ben sözümü tutacaðým. Dedim.
Bir anda afalladýlar. Birbirlerine bakýþtýlar,nihayet Tuncay:
-Nasýl olacak ki… diyebildi.
-Planda bir deðiþiklik yaptým,eðer herkesin içinde dedelerinizi barýþtýrmaya çalýþsaydým çekinebilirlerdi. Þimdi izin verirseniz Onlara yetiþip isteðimizi söyleyeceðim. Dedim.
Halil ve Tuncay çok utanmýþlardý,hemen özür dilediler. Ben de onlara hak verdiðimi söyleyip özürlerini kabul ettim ve Haþim Aða ve Selman Aða’ya tören alanýndan ayrýlmadan yetiþmek için hemen dýþarý çýktým.
***
Dýþarý çýktýðýmda kesilen kurbanlar bahçede kurulan kazanlarda piþirilmeye baþlanmýþtý. Çalýnan davul zurna eþliðinde de halay çekiliyordu. Ancak her þeyde olduðu gibi halayda da iki farklý gurup vardý. Ýki aþiretin gençleri bir birlerine yaklaþmaktan ýsrarla çekiniyorlardý. Kalabalýðýn içine dalýp aþiret büyüklerini aradým. Çok þükür daha gitmemiþlerdi. Bahçe kapýsýna yakýn bir yerde Birbirlerine çok yakýn duruyorlardý. Haþim Aða muhtarla, Selman Aða ise Musa Çavuþla sohbet ediyordu, yanlarýnda çocuklarý ve torunlarýndan yaþça büyük olanlarý da vardý. Yanlarýna sokulduðumu görünce hepsi bana baktý. Sýrayla herkesle tokalaþtým. Haþim Aða ve Selman Aða memnuniyetlerini dile getirdiler. Ardýnda muhtar:
-Hakan Bey nasýl büyük bir iþ yaptýn bilemezsin. Dedi. Ýlk baþta diðer söylenenlerden farksýz gibi gözüken bu sözün devamý beni çok rahatlatacaktý. Muhtar az ileride ki eðlenceye bir göz atýp devam etti:
-Bu köy uzun zamandýr böyle beraber eðlenmemiþti.
Uzunca bir sessizlik…Muhtarýn cesur çýkýþý herkesi þaþýrtmýþtý.Nihayet sessizliði yine muhtar bozdu:
-Sen ne dersin öðretmen bey?
-Galiba haklýsýnýz…
Etrafý gizlice süzüp devam ettim:
-Aslýnda ben daha fazlasýný isterdim.
Yüksel Aða kendinden beklenen bir hiddetle atýldý:
-Neymiþ daha fazlasý Hakan?
Elimle meydanda halay çeken gençleri gösterdim:
-Bana kýzmayýn ama þu gençler beraber halay çekse ne çýkar ki?
Yüksel aða yine hiddetlendi:
-Çýkan zamanýnda çýktý,sen þehirden gelip de bilmediðin iþlere karýþma.
Selman Aða’nýn hiç konuþmamasýna raðmen Yüksel Aða’nýn hiddetli sözleri bakýþlarý bu sefer Selman Aða’ya çevirdi,Selman Aða oðluna hiddetle bakarak konuþtu:
-Her doðru her yerde konuþulmaz Yüksel…Öðretmen görüþünü söyledi,ona hak vermememiz Ona kýzmamýzý gerektirmez.
Selman Aða’nýn yumuþak üslubuna yine hayran kalmýþtým, ancak istediðim cevap bu deðildi.Haþim Aða’ya döndüm:
-Siz ne dersiniz Haþim Amca, en azýndan gençlere izin verin ki artýk birbirlerinden kaçmasýnlar…
Haþim Aða kafasýný kararsýzým manasýnda salladýktan sonra önüne bakarak konuþtu:
-Bizim iznimize gerek yok oðlum,beraber gezen yine geziyor zaten sen de biliyorsun…
Haþim Aða’nýn Halil ve Tuncayý kastettiðini herkes anlamýþtý. Ama Yüksel Aða yine kendine hakim olamayarak atýldý:
-O Halil’e ben gösteririm. Dedi.
Selman Aða oðlunun kolundan tuttu:
-Yeter Yüksel… dedi.Sonra benimde kolumu tutup devam etti:
-Sen haklýsýn öðretmen bey,evet bizim düþmanlýðýmýz var ama bu gençler beraber büyüdüler,onlarý da zorla ayýrmamýz doðru deðil.Eðer Haþim Aða da razý gelirse ben bundan böyle gençlere karýþmayacaðým dileyen dilediðiyle gezsin dolaþsýn…
Herkeste þok etkisi yapan bu sözler üzerine gözler Haþim Aða’ya çevrildi.Haþim Aða etrafýndakiler duyuracak þekilde sesini yükselterek konuþtu;
-Madem siz böyle dersiniz,bizce de mahsuru yoktur,dileyen dilediðiyle arkadaþlýk etsin…
Herkesin memnuniyeti gözlerinden okunuyordu. Hele konuþmalarý biraz geriden dinleyen Tuncay ve Halil sevinçten bir anda birbirlerine sarýlmýþlardý. Ama ben fýrsatýný bulmuþken daha fazlasýný istemeye niyetliydim. Haþim Aða ve Selman Aða’nýn ellerinden tuttum:
-Peki, bu düþmanlýk ne zaman bitecek. Dedim.
Ama bu kadarý fazlaydý,aðalar ellerini hiddetle çekip bir aðýzdan:
-Daha fazlasýný isteme Hakan . dediler.
Sonra da arkalarýný dönüp uzaklaþtýlar. Ama Yüksel Aða hala duruyordu. Babasýnýn uzaklaþmasýný fýrsat bilip yakama yapýþtý:
-Sakýn daha fazlasýný isteme. Dedi ve sonra O da peþlerinden gitti.
***
Her þeye raðmen bazý þeyler düzelmiþti. Bundan sonra gençler beraber dolaþabilecek, arkadaþlýk edebilecekti. Belki ileri de kýz alýp vermeler, beraber iþ yapmalar, birbirinin evine gidip gelmeler de olabilirdi. Zaten çok büyük bir iþ baþarmýþ; bir cümle de olsa aðalarý konuþturmuþtuk. Her ne kadar daha fazlasýný isteme deseler de bunun devamýný getireceðimizden de emindim. Aþiret büyüklerinin kararý kýsa zamanda tüm köyde duyuldu ve bayram günü eðlenceleri tüm gençlerin beraber eðlenmeleriyle devam etti.Gençlerin ýsrarýný kýramayarak bir süre ben de onlara eþlik ettim. Ama alýþýk olmadýðým oyunlar beni bir hayli yormuþtu ve daha akþam olmadan evimin yolunu tuttum. Niyetim biraz dinlenmekti. Ancak düþündüðümü yapamadým ve beklemediðim bir misafir beni evde bekliyordu. Kapýyý açtýðýma þaþkýnlýktan uzun süre olduðum yerde kaldým. Gelen büyük abim Adnan’dý. Acaba yorgunluktan hayal mi görüyordum. Ýlk þaþkýnlýðýmý üzerimden atýnca,konuþmadan öylece bana bakan abime doðru yaklaþtým;
-Abi... Ne iþin var burada. Dedim.
Oturduðu yerden kalkan abim bana sarýldý;
-Aaa,misafire böyle denir mi hiç? Dedi.
-Kusura bakma abi çok þaþýrdým, ama nasýl geldin buralara ?
-Neden ki,gittiðin yer belli,adýn belli hiç zor olmadý vallahi.
-Doðru abi haklýsýn…ben habersiz gittim ama…
-Ama biz seni unutmadýk merak etme Hakan.
-Abi; annemle konuþtum giderken,sizle konuþacaktým ama beni dinlemiyordunuz zaten.
Abim biraz durdu,oturduðu sedire iyice yaslanýp konuþmaya devam etti:
-Annem,babam hepimiz sen gittikten sonra ne kadar üzüldük bir bilsen.
-Doðrudur abi,ama ilk tatilde geleceðim, o zaman kendimi affettiririm.
Abim þaþýrmýþtý;
-Ýlk tatil mi? Dedi.
-Evet,iki ay sonra Ramazan Bayramý var,zaten sonrasýnda da ara tatile giriyoruz,kesin gelirim.
-Sen ne diyorsun Hakan,ben seni götürmeye geldim.
Pek þaþýrmamýþtým,ama kararlýlýðýmý göstermeliydim;
-Hayýr abi,neden sizden habersiz buralara geldiðim ortada lütfen daha fazla üzerime gelip beni kendinizden daha fazla uzaklaþtýrmayýn.
Kararlýlýðýmý anlayan abim,konuyu deðiþtirdi;
-Neyse onu sonra konuþuruz,nasýl geçiyor günlerin anlat bakalým. Dedi.
Bu tepkiden memnun kalmýþtým. Zaten burada yaþadýklarýmý abime anlatmak için sabýrsýzlanýyordum ama önce ona bir þeyler hazýrlamalýydým,yoldan gelmiþti aç olmalýydý.
Beraber yemek yedikten sonra uzun süre konuþtuk,bayramda yaptýklarýmýzý anlatýnca abim oldukça þaþýrdý ve beni takdir etti. Ama samimiyetinden emin deðildim belki de sadece rol yapýyordu. Ama ben her þeye raðmen ona tüm yaptýklarýmý ve köyün ilginç durumunu anlattým. Amacým O’nu bu köyde kalmamýn gerekliliðine ikna etmekti.Konuþmamýz sýrasýnda bir ara samimiyetinden emin olduðum bir tedirginlikle;
-Peki bu kadar düþmanlýðýn olduðu bir köyde öðretmenlik yapmaktan hele de iki aþiretin arasýnda barýþ elçili yapmaya çalýþmaktan korkmuyor musun,ya sana bir þey olursa. Dedi.
Bende bugün yaþadýklarýmdan da aldýðým cesaretle;
-Yok abi korkacak bir durum yok,köylüler ve aþiret büyükleri beni çok seviyorlar,ayrýca dedim ya bugünden itibaren düþmanlýðýn da belini kýrdýk,artýk fazla bir þey olacaðýný sanmam. Dedim.
Abim rahatlamasa da rahatlamýþ gibi gözüktü ve bu konuyu da kapattýk. Sonrasýnda havadan sudan meselelerden ve gece geç vakitlere kadar eski anýlarýmýzdan konuþtuk. Nihayet abim yorgunluktan ayakta duramaz hale gelince yatmaya karar verdik. O gece ben de yatarken çok mutluydum.Ýþler yine yolunda gidiyordu üstelik abimi de inandýrmýþ,yaptýðým iþin önemine O’nu da ikna etmiþtim.
***
Abim hemen uyudu ama ben uzun süre yatakta düþündüm,hem geçmiþ hem geleceðe dair düþlere dalmýþ,uykuyla uyanýklýk arasýnda gidip geliyordum. Bir anda bir silah sesiyle irkildim. Acaba rüyada mýydým. Ama ardýndan bir ses daha ve bir daha,hatta çýðlýklar,feryatlar…Hayýr hayýr rüyada deðildim,sesler dýþarýdan geliyordu. Ama ben hala kendimde deðildim. Nihayet abimin sesiyle kendime geldim:
-Hakan ne oluyor? Bu sesler ne?
Yataðýmdan doðruldum;
-Bilmiyorum abi , sen dur ben bir bakayým.
-Delirdin mi sen Hakan…
Zihnimde yankýlanan bu ses; ‘delirdin mi’ , ‘delirdin mi’… ???bu sesi en son eski niþanlým Nesrin’den duymuþtum. Evet galiba þimdi deliriyorum, dýþarýda neler oluyor ben neler düþünüyorum. Ama bu sesi bir daha duymaya niyetim yok, abime baðýrýyorum:
-Sen bekle dedim abi,ben gelirim þimdi…
Kapýyý açýp dýþarý çýkýtým,abim arkamdan baðýrdý ama koþarak Musa Çavuþ’un evine vardým.Evin kapýsý açýktý,içeri girdim kimse yok. Anlaþýlan Musa Çavuþ ve Cemal de sesin geldiði yere gitmiþ olmalý. Sesler hala sürüyor,silah sesleri çýðlýklara,feryatlara karýþýyor,arada küfürler,hakaretler de duydum. Ama beni ürküten bu küfürlerden en kötüleri þüphesiz içinde aþiret isimlerinin de geçtiði karþýlýklý küfürler. Bir anda olduðum yere yýkýldým. Aman Allahým korkulan oldu. Ýki aþiret birbirine girdi ve her þeyin sorumlusu benim,ya ölen varsa…Zihnim allak bulak,olduðum yerde titriyorum. Nasýl,hatamý nasýl telafi edeceðim.Ölen varsa,ya yaralanan varsa ne yapacaðýz. Burasý þehre çok uzak,hem de bu gece vakti,yaralý varsa da kesin yolda ölür. Zihnimi kurcalayan sorular bir sesle bölünüyor
-Hakan Abi iyi misin?
Kim bu? Ýlk önce tanýyamýyorum sonra kendime geliyorum. Bu Cemal,beni kendime getirmek için hala sarsýyor. Hýzla yerimden kalktým,Cemal’e neler olduðunu soracaktým ama O benden önce davrandý;
-Hakan Abi,Musa Dayým seni çaðýrýyor.
-Nerede Musa Amca
-Aþaðýda, çatýþmanýn olduðu yerde.
Hemen çatýþmanýn yakýnlarýna geldik,ama biz geldiðimizde çatýþma nihayet bitmiþti. Ama hakaretler ve karþýlýklý atýþmalar sürüyordu. Musa Çavuþ ise oradan oraya koþuyor,yerde yatan yaralýlara bakýyor,bir yandan da;
-Yeter artýk,çocuklarýnýz ölecek,býrakýn atýþmayý. Diye baðýrýyordu. Benim geldiðimi görünce yanýma geldi.
-Oðlum abin gelmiþti bu gün ben getirmiþtim eve O’nu; hala evde mi?
-Evet Musa Amca,ne oldu ki?
-Oðlum kýz kaçýrma davasý,olay vukuu bulmamýþ ama fitil ateþlendi iþte,çok þükür ölen yok ama yaralýlar var,abin de doktorum demiþti bana…
Musa Çavuþ çok zeki bir adamdý, bu kadar kargaþa içinde abimin doktor olduðunu hatýrlamasý þaþýlacak derecedeydi. Yoksa bizim aklýmýza gelene kadar yaralýlarý kaybedebilirdik. Hemen cevap verdim:
-Evet Musa Amca haklýsýn ben hemen haber vereyim…
-Tamam oðlum,ben de eski saðlýk ocaðýný açayým,oraya getir abini.
***
Eve geldiðimde abim kapýdan dýþarý bakýyordu. Beni görünce bana doðru koþtu,sarýldý;
-Neredesin Hakan meraktan ölecektim.
-Korkma abi ufak bir çatýþma olmuþ ama birkaç tane yaralý var.
Abim dediklerimi anlamýyor gibiydi;
-Hemen gidelim buradan Hakan,topla eþyalarýný.
-Abi onu sonra konuþalým,þimdi sana ihtiyacýmýz var.
-Ne ihtiyacý.
-Abi burada eski bir saðlýk ocaðý var,yaralýlarý oraya götürecekler,sen de bir baksan,senden baþka doktor yok civarda.
Abim çok þaþýrmýþtý,dalga geçtiðimi sandý,
-Ne diyorsun sen Hakan ben bu yokluklar içinde ne yapayým.
Daha fazla konuþursak çok geç olabilirdi,abimin kolundan tuttum;
-Abi en azýndan bir bakarsýn haydi acele edelim. Dedim. Sonra da konuþmasýna fýrsat vermeden kolundan çekiþtirerek saðlýk ocaðýna götürdüm.
***
Saðlýk ocaðýna geldiðimizde son yaralý da içeri alýnýyordu. Abim hemen elimden kurtulup içeri daldý. Ben de arkasýndan girdim, etrafa bakýndým. Yaralýlardan birkaç tanesi ayaktaydý,ama üç tanesinin durumu aðýrdý. Yaralýlara tek tek baktým,biri sýrtýndan vurulmuþtu,yüz üstü yatýyordu,kim olduðunu merak ettim. Tam Musa Çavuþ’a soracaktým ki,abim benden önce davranýp Musa Çavuþ’a sordu;
-Ameliyat malzemesi var mý,üç kiþiden kurþun çýkarmam lazým. Diðerleri acil deðil.
-Var beyim,ben bir bakayým.
Musa Çavuþ’un bu iþlerden anladýðý belliydi,abimin istediði malzemeleri hemen getirdi ve ona yardým etmeye baþladý. Abim omzundan yaralý iki adama ilk müdahaleyi yapýp, en aðýr durumdaki sýrtý dönük yaralýnýn yanýna gitti,sonra da Musa Çavuþ’a dönüp;
-Bunun durumu aðýr,kurþunu çýkarýp þehre yollamamýz lazým,ailesine söyleyin araba hazýrlasýnlar. Dedi.
Musa Çavuþ cevap vermeye bile oyalanmadan hemen dýþarýya yöneldi,ama ben merakýma daha fazla engel olamadým ve Musa Çavuþ’u kolundan yakaladým;
-Kim bu Musa Amca? Dedim.
Musa Amca’nýn gözünden inen bir damla yaþ dudaklarýna kadar geldi,cevap vermeden elimden kurtulamayacaðýný anlayýnca sadece benim duyabileceðim kýsýk ve titrek bir sesle cevap verdi;
-Halil…
Þok olmuþtum,bir süre durdum, bu arada farkýnda olmadan Musa Çavuþ’un kolunu sýkýyordum;
-Nasýl oldu? Diyebildim.
Musa Çavuþ kolunu elimden kurtarýp cevap verdi;
-Kýzý kaçýrmaya çalýþanýn O olduðundan þüpheleniyorlar…
-Hayýr hayýr,neden…
Bu arada abimin sesi duyuldu;
-Hakan gel bana yardým et ,adamý da býrak haber versin haydi.
Sonrasýnda neler oldu,neler yaptým hatýrlamýyorum. Sadece abimin yanýna gittiðimi ve bir robot gibi onun komutlarýný yerine getirdiðimi biliyorum. Bu arada hiç durmadan aðladýðýmý da sonradan abimden ve saðlýk ocaðýnda yakýnlarýný bekleyen köylülerden öðrendim. Bu þekilde sabaha kadar abimle beraber ameliyattaymýþýz. Nihayet sabahýn ilk ýþýklarýnda abim ve Halil’in akrabalarý Halil’i arabaya bindirirken Selman Aða ve Yüksel Aða’nýn konuþmasýyla kendime geldim. Selman Aða da hiç durmadan aðlýyordu;
-Suna’ya haber verdiniz mi Yüksel.
-O aradý baba,malum oldu herhalde…
-Ne dedi…
- O da Mardin’e gelecek öðlene doðru…
Konuþmalarýnýn sadece bu kadarýný biliyorum,sonrasýnda abimin beni zorla eve götürdüðünü ve yataðýma yatýrdýðýný hayal meyal hatýrlýyorum.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn karakterler üzerine kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Karanlýk - 2. Bölüm
Karanlýk - 5. Bölüm
Karanlýk - 1. Bölüm
Karanlýk - 3. Bölüm

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurt Planý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Her Kar Yaðdýðýnda... [Þiir]
Bir Volkan Patlamýþ Avrupa'nýn Üstüne [Þiir]
Yýkýlan Hayaller [Þiir]
Yaþ Otuza Kaymakta [Þiir]
Sefillik [Þiir]
Ýsimsiz [Þiir]
Melek [Þiir]
Þemsim [Þiir]
Bir Hayalin Peþinde [Þiir]
Efendim [Þiir]


Ramazan Gökner kimdir?

Yazarlýk yolunun baþýnda. . . Hayatýn tam ortasýnda. . . Baþarýnýn yamacýndayým. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ramazan Gökner, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.