Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Hava kararmış akdeniz yağmuru konuşmaya başlamıştı, yağmur mevsiminde. Sokaklarda yer yer su birikintileri vardı. Kaldırımlar hızlı adımlarla ilerleyen insanlarla doluydu. Yağmur öyle hoş yağıyordu ki insanların işi gücü olmasa şemsiyelerini eve bırakıp yağmur altında yürüyeceklerdi. Nitekim eli boş olanlar çoktan Konyaaltı sahiline inmiş yürümekteydi. Kimileri ise yağmur yürüyüşünü falezlerdeki parklarda yapıyordu... Cumartesi 18:30: Yeni sanayi: Şahin haftalığını almış otobüs bekliyordu. Otobüsü beklerken gök dikkatini çekti. Her taraf kara bulutlarla kaplı iken bir bölge de yıldızlar görünüyordu. Orda bulut yoktu, hava açıktı. Dikkatle oraya baktı, uzun süre... Sonra siyah ama parlak bir şey düştü. Yakında bir yere düşmüştü. Kararsız kaldı şahin oraya gitmekte. Ama bir cesaret koştu oraya doğru. Yolun arka tarfındaki bir gecekondunun bahçesine düşmüştü. Etrafa siyah dumanlar yayılıyor. Ve nedense meraklı türk insanı toplanmıyordu. Etraf sessizleşmişti. Adeta in, cin top atıyordu. Bir tek Şahin canlı gibiydi. Kara bir kutuya benziyordu karaq dumanların arasındaki o şey, sadece dumanlar çıkıyordu. Sonra dumanlar azalmaya, göğe yükselmeye, indiği açıklığı doldurmaya gittiler. Açıklık kapandı. Şahin gözünü tekrar yere indirdiğinde kutunun düştüğü yerde bir şey göremedi. Çöplerle kaplı bir toprak parçası gördü. Etraf sesine kavuşmuştu ayrıca. Aptallayan Şahin otobüs bekleiği yere geri döndü, şaşkın şaşkın. Pazar 04:50: Meltem: Şahin uykuda rüya görüyordu. Denizin altındaydı ve oksijen ihtiyacı duymuyordu. Bir tahtın yanında ayakta duruyordu. Yanında 2 erkek daha vardı ayakta. Tahtın sol yanında 3 kız vardı ve üçüde dünyalar güzeliydi. ---- Penzan 16:50 Bermuda Babam kral Atlantis bir veda konuşması yapacaktı. 185 yaşındaki koca çınar 102 yıllık krallığını bırakacağını ilan etmişti günler önce. Ve bu gün son günüydü. Krallığını bana mı yoksa diğer kardeşlerimden birine mi bırakacaktı hepimiz merak içindeydik. Özellikle saray halkı ve Bermuda krallığı. İnsanların toplanmasını bekliyorduk, babamın konuşmasına başlaması için. Saatler 17:00 olduğunda babam kürsüye çıktı. " Benim değerli halkım, biliyorum beni çok seviyorsunuz. Ve hepiniz merak ediyorsunuz bu kutsal görevi neden bıraktığımı... Ama bu halkımızın bundan böyle huzurlu yaşayabilmesi için şart. Soyumuz artık su yüzüne çıkmalıdır. Su altı bizleri taşımıyor. ... Aslında neler dediğimi anlamıyor olabilirsiniz, pek çoğunuz son yıllardaki uğraşlarım hakkında bilgisizsiniz. Ben size şöyle anlatayım; Büyücülerimle Bermudanın zemininde bir tünel kazdık ve toprağın içinde bir oda yaptık. Sonra yıllar süren denemelerimizden sonra ırkımızı karada yaşayabilmesini sağlayan ikisiri elde ettik. Bu iksirin tek kötü yanı var burada ihtiyacınız olan oksijenin 3 katı oksijene ihtiyaç duyuyorsunuz. Artık benim değerli halkım güneşin altına çıkabilecek. Artık halkım kara yüzeyinde adım atabilecek ve yüzyıllardır hayallerimizi süsleyen toprak kentleri kurabileceğiz. Ama isteyenlerde Bermuda da kalabilecek deniz yaşamına devam edecek. Seçim sizin değerli halkım. İsteyenleriniz burada kalacak denizlerde, ama bir şartla toprak halkına görünmeyecek. İsteyenleriniz toprak üstüne çıkacak tarihini unutarak... Seçim sizin değerli halkım. Ben 6 çocuğuma çeşitli görevler verip tüm bermuda büyücülerini yanıma alıp yaptığımız gizli odaya çekileceğim. Orada siz değerli halkımın mutlu ve huzurlu olması için uzaktan yakından yardımlarda bulunacağım. Büyücülerimle hayatımın sonuna kadar daha farklı araştırmalar peşinde koşacağım. Değerli halkım; bu taht beni sıktı artık. Bermuda tahtımı ortanca oğlum Stehgan'a bırakıyorum. Onun adı artık Stehgan KİNG Yeryüzüne çıkmak isteyenler içinse farklı düşüncelerim var. Diğer 5 çocuğumdan 3'ü Hell-in, Steria ve Squad yeryüzüne çıkmak isteyen halkımın liderleri olaca, yeryüzünün 3 kıtasında. Oğlum Şha-inn yeryüzü şovalyesi, kızım Pixelans denizlerin şovalyesi olacak. Onlar siz değerli halkımın zarar göreceği durumlarda kurtarıcınız olacak" ... Pazar 05:00: Meltem: Uykudan uyandı şahin ve şimdi her şeyi hatırlıyordu. Babası atlantis onu yeryüzü şovalyesi ilan etmişti çağlar önce. O kutu asi soyun yeryüzüne iniş kutusuydu ve bu arada bir olurdu. Ve o bir rüya ile görevini hatırlardı. Şimdi Pixelans'a ulaşıp gelenlerin kim olabileceği hakkında istişare etmeliydi. Denize gitmeliydi... Pazar 05:30: Konyaaltı sahili: Deniz buz gibi olmalıydı. Babasından güç diledi soğuğa dayanıklılık için. Etraf sakindi dalgalar sertçe tokatlıyordu kumsalı. Tuzlu suya ayağı ilk değdiğinde Pixelans a çağrılarına başladı Şahin. Su soğuk değildi, hatta ılık bile denebilirdi. Denizin derinlerine indi. Pix çağrılarını duymuş geliyorum demişti. Şahin Akdeniz açıklarında Pixelans'ı beklemekteydi. Bir süre sonra Pixelans geldi. "Kardeşim" "Seni çok özledim" "Bende" "Neden beni duymadın Şha" "Anlamadım" "1 haftadır sana çağrı yapıyorum" "Ben bir haftadır rüya görecek uyku uyumuyorum ki Pixe" "Neden" "Bir kıza aşık oldum" Gülümsedi Pixelans kardeşine "Bırak bunları Pixe ciddi olalım" "Sana anlatacaklarım var Şha" "Ben başlayayım sen devamını getir" "Peki kardeşim" "Dün bir kara kutu düştü" "Burdan firarları 2 gün öncesinde" "1 günlük aralıkta ne yapmış olabilirler ki?" "Bilmiyorum" ... Atlantis belirdi, çocuklarının yanında. Ve çocukları bir ağızdan; "Çaratlantis" "Şha, Pixe!" dedi Atlantis Sarıldılar birbirlerine yüzyılların özlemini giderdiler. Sonra atlantis söze başladı. "Çocuklarım büyücülerden biri asi çıktı geçenlerde ve dün firar etti. Biz onu infaza niyetlendiğimizde o bir fırsatını bulup kaçtı. Şimdi bildiğim kadarıyla asi soylarla beraber. Ki eğer öyleyse işiniz çok zor olacak" "Dün bir kara kutu düştü yeryüzüne" dedi Şahin "Asi soylar firar etti ama dünyaya inişleriyle arada bir günlük boşluk var" dedi Pixelans. Atlantis cevap verir gibi: "Asi soy büyücü ile o bir günlük arada uzaya kaçtı, büyücü sayesinde uzayda 1 gün kalabildi." "Ama bu nasıl olur baba" dedi Pixelans "Son araştırmalarımız uzayda yaşamla ilgili idi ve kaçan büyücü Nassa bu konuda aramızda en iyisiydi." "Peki nasıl savaşacağız onlara karşı" dedi Şahin "Güçlerinizi birleştirerek" "Nasıl" dedi iki kardeş bir ağızdan "Pixe karaya çıkacak ve şahin ona uygun bir beden bulmalısın" "Şu anki hayatımda bir ikizim var; Pınar" "Ben gideyim size kolay gelsin, gücüm sizinle olacak, kendinize iyi bakın yavrularım." "Baba gitme bize yardım et!" bağırdı, Şahin. Ve son kabarcıklardan sesler geldi: "YAŞIM BUNA EL VERMİYOR" Atlantis genç ölümsüz iki çocuğuna bedel olarak yaşlılığa teslim olmuştu büyü dünyasında. Hatta bu görüşme bile onu çok yıpratmıştı. Normal bir büyücüyü hiç yıpratmayacak görüşme... Pazartesi 23:00: Meltem: Şahin ikiziyle konuşuyordu telefonda. İkizi Pelin İstanbulda üniversite okuyordu. Tarih bölümünde birinci sınıftaydı. "Pelin acele buraya gelmelisin" "Ama vizeler var" "Vizelerden kat kat önemli şeyler var burada" "Ne var?" "Gelirsen anlarsın" "Söylesene" "Sana sadece atlantis diyebilirim" "Atlantis nerden çıktı" "Boş ver sadece gel", "Neden bilmiyorum ama sana güveniyorum, yarın geliyorum" "Yarına bırakma ilk uçağa bin" "Param kalmadı" "Hemen yatırıyorum hesabına" "Peki tamam, bana hesap vereceksin gelince" Salı 02:00 Yalım park: "Şahin neler oluyor, buraya neden geldik, bir şeyler anlatmıyacak mısın?" "Biraz daha sabret" "Ya Şahin neye sabredeceğim ha, beni zorla gecenin bir vakti Antalya ya getirdiğine mi, gecenin bir vakti bu soğukta beni buraya getirdiğine mi, yoksa bir şeyler anltmadığına mı sabredeyim?" "Lütfen Pınar" "Peki biraz daha sabır, sırf kardeşim olduğun için" "Şimdi ben denize gireceğim ve sen 1 dakika burada bekleyeceksin." Pınarın ağzındaki kelimeler dökülmeye başladığında Şahin çoktan denize atlamıştı. Pınar falezlerin uçurumuna bir adım kala denize baktı kardeşinin atladığı yere. Ama bir şeyler ters gidiyordu. Kardeşinin atladığı yerde kabarcıklar yoktu. ... Bir dakika sonra: Pınar korku içinde denize bakmaya devam ediyordu. Denizde ufak kabarcıklar belirdi kardeşinin denize düştüğü yerde, sonra tam oradan yukarıya doğru yükselen pelerinli iki insan silueti gördü. Pelerinleri mavi idi, mora çalan mavi. Biri kardeşi idi yükselenlerin ve diğeri kendisine çok benzeyen bir kızdı. ... BN CN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bahattin Ceyhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |