..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamım boyunca, ondan birşey öğrenemeyeceğim kadar cahil bir adamla karşılaşmadım. -Galilei
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Eğitim > Mevlüt Tok




13 Ekim 2010
Askerliği Gereksiz Yere Uzatmak Yersizdir  
Tek Tip Askerlik

Mevlüt Tok


Askerliği Gereksiz Yere Uzatmak Yersizdir Osmanlı’dan sonra cumhuriyet döneminde toplumun yönetim biçimi daha çok demokratikleşerek geliştikçe, toplumdaki demokratikleşmeye paralel olarak askeriye de demokratikleşmiş ve gün geçtikçe asıl görev alanına çekilmiştir. Gün geçtikçe Türk ordusu daha demokratik ve daha saydam olmayabaşlamıştır. Osmanlı yönetiminde sultanlık döneminde sultanlar gibi paşalar varken cumhuriyet döneminde de cumhuriyete yaraşır demokratik ve insan haklarına saygılı generallerin olması beklenir. Osmanlıdan kalma askeri geleneklerle cumhuriyet döneminde de kullanılan emir eri yüksek rütbeli subayların özel işlerinde kullanılmışlardır. Emir erlerinin hizmetçilikte kullanılması ve emir erlerine çamaşır ve bulaşık yıkatmak, alışveriş yaptırmak, çocuk arabası dolaştırmak gibi özel işler yaptırılmıştır. Zamanın Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı olan Cevdet Sunay, bir insanın diğer bir insana hizmetçilik etmesinin “demokrasi zaviyesinden mütalaa edildiğinde” “çirkin”


:BBED:
Osmanlı’dan sonra cumhuriyet döneminde toplumun yönetim biçimi daha çok demokratikleşerek geliştikçe, toplumdaki demokratikleşmeye paralel olarak askeriye de demokratikleşmiş ve zamanla asıl görev alanına çekilmiştir. Gün geçtikçe Türk ordusu daha demokratik ve daha saydam olmaya başlamıştır. Osmanlı yönetiminde sultanlık döneminde sultanlar gibi paşalar varken cumhuriyet döneminde de cumhuriyete yaraşır demokratik ve insan haklarına saygılı generallerin olması beklenir.

Osmanlıdan kalma askeri geleneklerle cumhuriyet döneminde de kullanılan emir eri yüksek rütbeli subayların özel işlerinde kullanılmışlardır. Emir erlerinin hizmetçilikte kullanılması ve emir erlerine çamaşır ve bulaşık yıkatmak, alışveriş yaptırmak, çocuk arabası dolaştırmak gibi özel işler yaptırılmıştır. Zamanın Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı olan Cevdet Sunay, bir insanın diğer bir insana hizmetçilik etmesinin “demokrasi zaviyesinden mütalaa edildiğinde” “çirkin” olabileceğini, ancak vatan aşkıyla yanıp tutuşan Türk milletinin subayın kıymetini bildiğini savunuyordu. Generallere göre, “serdengeçti bir ruhla” gecesini gündüzüne katarak vatan savunması için çalışan bir subay için emir ersiz bir hayat tasavvur edilemezdi ve subayın “geride bıraktığı ailesine hizmet edecek yardımcı bir insana ihtiyaç vardı.” Hele hele bir subayın “sokakta koltuğunun altında bir sürü paket ve sepet taşıması çok ağır bir hareket” olurdu. Üstelik emir erleri “kendi ailesinde görmediği terbiyeyi subayın evinde görüyor” ve “bir evlat muhabbetiyle” besleniyordu. Bakan H. Köymen ise, “Hizmet eri vazifesini görenler hayatlarından memnundur” diyen Korgeneral Z. Okan’a cevaben, “Emir eri hayatından memnun olabilir. Bunu gören millî vicdan onun bu hareketinden memnun değildir” diyordu.

Artık günümüzde sık sık savaşlar yapıldığı görülmemektedir. Sanırım şu anda evlerinden çok uzaklarda kalmayan değeli generallerimizin hizmet erine de gereksinimleri olmaması beklenir.

04/01/1961 tarihli, 211 numaralı TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNU’na göre AMİRİN VAZİFELERİ başlığı altında Madde 16 - Amir; maiyetine hizmetle münasebeti olmıyan emir veremez. Astından hususi bir menfaat temin edecek bir talepte bulunamaz. Hediyesini kabul edemez ve borç alamaz.

16. maddeden açıkça anlaşılmaktadır ki amir erlerine askeri hizmetle ilişkisi olmayan emirler veremez. Özel yarar sağlayacak bir istekte bulunamaz. Basından (Haber 7) okuduğumuz haberlerde askerlere köpek bakıcılığı bile yaptırılmaktadır.Yurdunu korumak için ulusun çocuklarını gönderdiği askeri birlikte askerleri köpek bakıcısı yapan Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz, ‘Tarçın' ismini verdiği köpeğine bakmaları için iki asker görevlendirmiş. Sabahtan akşama kadar köpeğe bakıcılık yapan erler köpeğin her türlü gereksinimlerini karşılamak zorunda kalmışlardır. Tümamiral köpeğini o kadar çok seviyor ki, normalde erlerin askeri birlik içinde sivil dolaşması ve cep telefonu kullanması yasakken, köpeğe bakmakla görevlendirilmiş erler bu yasaktan muaf tutulmuşlar.

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, asker mevcudunun az olması nedeniyle 'bedelli sakerlik' taleplerine karşı çıkmıştı. “Rütbeli subayların özel hizmetinde görevli 100 bin civarında posta elemanı var. Orduevleri ve sosyal tesislerde görevli 65 bin civarında Mehmetçik bulunuyor. Buralarda görevli Mehmetçik, yurt görevi mi yapıyor, yoksa özel hizmetlere mi bakıyor?” “General eşlerinin marketten aldıkları maydanozları taşımak mıdır? Mehmetçik’in görevi, subay hanımlarına uşaklık yapmak mıdır?” Mehmetçik bir “asker” midir, yoksa orduevlerinde masalara servis yapan bir “garson” mu? Mehmetçik bir “asker” midir, yoksa “subay eşlerinin saçları”nı yapan bir “kuaför” mü? Mehmetçik bir “asker” midir, yoksa “generallerin finolarını gezdiren” bir “hayvan bakıcısı” mı?..

04/01/1961 tarihli, 211 numaralı TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNU’na göre ESASLAR başlığı altında, TARİFLER Madde 2 - Askerlik : Türk vatanını, istiklal ve Cumhuriyetini korumak için harb sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir. Bu mükellefiyet özel kanunlarla vaz'olunur. Buradan anlaşılacağı gibi askerlik yurdumuzu bağımsızlığımızı ve Cumhuriyet’imizi korumak için savaş sanatını öğrenmek ve yapmaktır. Yani askerlik içerisinde kuaförlük ve köpek bakıcılığı gibi bir görev yoktur. Eğer bunlar bir “gereklilik” ise, “maaşlı memur”lar alınsın. Bu gibi işler ilgili memurlara yaptırılsın. Madem “tek tip askerlik” dönemine geçilecek, o halde herkes “askerlik” yapmalı. “Garsonluk, kuaförlük, köpek bakıcılığı” gibi işler değil. Mehmetçik’in yeri “sınır”dır ve görevi de gerekirse “teröristleri taramak”tır, orduevlerinde “saç taramak” değil.

İngiliz Kralı 8. Edward İstanbul’a, Atatürk’ü ziyarete geldiği zaman, Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce:
-Bana “İngiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini yahut bir aşçı bulunuz.” dedi.
Ve nihayet bu sofra merasimini bilen bir zattan öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular. Akşam İmparator sofraya oturunca kendisini Kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk’e dönerek:
-Sizi tebrik ederim ve teşekkür ederim, kendimi İngiltere’de zannettim.
Diyerek memnuniyetini bildirdi. Sofraya hep Türk garsonları hizmet etmekteydi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük kayık tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildi. Fakat Atatürk krala eğilerek:

” Milletime her şeyi öğrettim, ama layık olmadıkları tekşey olan uşaklığı öğretemedim”

“Türkiye’de yaklaşık 185 bin er, tamamen posta, kuaför, berber, görevli gibi isimler adı altında sadece ordudaki subaylara ve ailelerine hizmet veriyor. Ayrıca 32 bin asker de koruma adı altında yine kişilere hizmet veriyor. 14 bin asker de lojmanlara hizmet veriyor.

“Zorunlu askerlik sürsün” diyen ve bunun terörle mücadele için olmazsa olmaz olduğunu savunan Genelkurmay’ın gerekçeleri ışığında bu rakamları yorumlayalım. Askerlikle bir ilgisi olmayan hizmetlerde çalışan asker sayısı yukarıdaki rakamları topladığımız zaman 231 bin ediyor.Örneğin Alman ordusunun şu anki toplam personel sayısı 247.000, İtalya’nın 195.000, İngiltere’nin 173.000. Avrupa’daki büyük orduların çoğunun toplam personel sayısı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ‘hizmet kesimi’nde çalıştırılan personel sayısından daha az.

Türkiye'nin Yunanistan başta olmak üzere komşuları Rusya, İran, Irak ve Suriye'den gelebilecek tehditler nedeniyle fazla asker barındırdığına işaret ediliyor. Hükümetin komşu ülkelerle 'sıfır sorun' politikası uygulandığı dile getiriliyor. Türkiye'nin Yunanistan başta olmak üzere komşuları ile stratejik işbirliği toplantıları yaptığı hatırlatılıyor. Bu durumda daha az bir savaşçı güce gereksinim olacaktır.

'Birleşik Sınır Yönetimi' sistemine geçilmesi planlanmaktadır. Bu sistem gereği Türkiye'nin kara ve deniz sınırındaki askerler geri çekilecek. Bu askerlerin yerine eğitimli sınır polisleri görevlendirilecek. Avrupa Birliği'nin istediği 'Birleşik Sınır Yönetimi' sisteminin yaşama geçirilmesi ile er ve erbaşların sınırlarda görev yapmasına gerek kalmayacak.

Güneydoğu'da terörle mücadele eden birliklerin profesyonel askerlerden oluşacağı vurgulanıyor. Güneydoğu'da görev yapan bazı tugaylarda er ve erbaş yerine rütbeli uzman askerler görev yapacak. Hükümet yetkilileri er ve erbaşların Güneydoğu'da terörle mücadele etmeyeceği için askerlik süresinin kısaltılmasının mücadeleyi olumsuz etkilemeyeceğini vurguluyor.

* Sosyal tesislerde görev yapan 65 bin Mehmetçik kıtalara kaydırılabilir.

* AB uyum yasaları çerçevesinde kara ve deniz sınırında, sınır polisi görev yapacak.

* Doğu ve Güneydoğu'da terörle mücadeleyi profesyonel birlikler gerçekleştirecek.

* Komşu ülkelerle 'sıfır sorun' politikası sebebiyle dış tehdit azaldı.

20 yaşındaki çocuklara kocaman cemseler, tanklar teslim ediliyor. Büyük olasılıkla birçok kaza ‘deneyimsiz sürücüler’ yüzünden gerçekleşiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sürücü gereksinimini alanında uzman elemanlardan sağlaması daha akılcı olacaktır. deneyimiz askerlerin neden olduğu kaza, arıza gibi durumların ekonomik yönü göz önünde bulundurulduğunda, bu sistemin ekonomik gerçekçiliğinin de olmadığını kolaylıkla görülebilir.

Soğuk savaş döneminin sona erdiği günümüzde, dış tehdidin azaldığının görülmesi, herkesi askere almanın yerine, askerlerin bile ülke içindeki toplumsal hizmetlere yönelmesi daha çok ülke yararına olacaktır. 'Türk ulusu, silahlı kuvvetlerin yetenekleri ve kaynaklarını geliştirmek için dev yatırımlar yaptı. Şimdi bu kaynaklar, yerel gereksinimlerin karşılanmasına ciddi katkıda bulunabilir'. Türk Ordusu’nun olanaklarıyla, sivil alanda pilot bölge uygulamaları başlatarak ilk görevler olarak; eğitim, sağlık, altyapı ve mühendislik hizmetlerinde toplum yararına çalışmalar yürütebilir. Bu anlamda bir çok meslek grupları askerliğini ülkenin gerksinim duyduğu yerde alanıyla ilgili bir işte çalıştırılarak yaptırılabilir. Polisin askerlik yapması gibi bir olgu da söz konusu olmamalı. Polis de aslında asker gibi güvenlik alanında çalışmaktadır.

Askerlik görevini tamamlayan Mehmetcikler; polislik mesleğine, itfaiyecilik görevine ve araç kurtarma servisi gibi mesleklere öncelikle alınabilir. Bu anlamıyla askerlik, üniformalı olan diğer kamu görevlerine de eleman yetiştirmesi ve yetişmiş personelin buralarda çalışması açısından da kaynaklık yapabilir ve eleman yetiştiricilik görevi üstlenebilir.

Kurban kesmek İslam Dini'nde bir gerekliliktir. Gücü yeten her müslüman kurban kesmesi gerekir. Peki ben kurban kesmeye içim dayanmıyorsa bir kasap bulur ona kestiririm. Nüfusumuz diğer Avrupa ülkelerine göre oldukça kalabalık. Özellikle iş bulma sıkıntısının gün geçtikçe arttığı, ve askerliğin de uzmanlık gerektiren bir meslek durumuna geldiği ülkemizde asker bulma sıkıntısı asla çekilmez. Gönüllü askerlik sistemine geçilip, istemeyenler savaşçı gücün dışında tutularak bunun yerine askerlik süresi kadar sivil bir hizmette çalıştırılabilir. Her gün Avrupa ölçütlerine uyumumuz tartışılırken, askerlik görevini isteyenlerin toplum yararına başka çalışmalarda yapmaları da artık tartışılması zamanı gelmiştir. Erkeklerin yanı sıra isteyen kadınlar da toplum yararına işlerde askerlik görevlerini yapabilirler.

Çağımızda görüldüğü gibi, küresel bir köy durumuna gelen dünyada, birbirinin komşusu olan pek çok ülkede, demokratikleşme ile doğru orantılı olarak, askerliğin zorunluluğu, isteğe bağlı olmaya doğru yön değiştirmektedir. Askerin yalnızca dış güvenliği sağladığı ve sınırları koruduğu bir yapılanma içerisinde, polis de iç güvenliği ve düzeni sağlar duruma gelmektedir. Bu biçimde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hemen hemen hepsinde, polisin askerlik görevini, yaptığı işin doğası gereği yapmış kabul edilmektedir.

Tek tip askerlikte en önemli sorun eğitim düzeyleri çok değişik askerlerin hapsinin aynı eğitim düzenine katılmalarıdır. Aynı eğitim gubuna okuma-yazma bilmeyen yalın bir yurttaşla doçen veya profeörlük düzeyine ulaşmış bilgi ve deneyimle donanmış kişileri aynı eğitim potasına koymak demektir. Ben kendi eğiticilik deneyimlerimi kullanarak konuyu ele aldığımda başarısız bir eğitim ortaya çıkacağını görebilmekteyim. Düzeyleri aynılaştırılmamış bir sınıfta uyguladığınız program sınıfın yaklaşık üçte biri gerisinde kalacak, anlamadığı için dersten başka şeylerle meşgul olacaktır. Yaklaşık üçte biri de program düzeyinin üstünde kalacağı için onlar da dersi hafife alıp yine ders dışı başka şeylerle megul olup ders düzenini bozmaya çalışacaklardır. Yani bu demektir ki yaklaşık sınıfın üçte birine yararlı olabileceksiniz, geri kalan üçte ikilik gibi büyük bir çoğunluk eğitim zayiatına uğrayacaklardır.

Ben yabancı dil kurslarında çalışmaktayım. Öğrencilerimizin en kısa yoldan amaçlarına ulaşabilmeleri için önce sınavla yabancı dil düzeylerini saptarız. Daha sonra düzeylerine uygun gruplar oluşturup aynı düzeydeki öğrencileri aynı sınıflara toplaız ve onların düzeylerine uygun özel programlar hazırlarız. Okullarda ise böyle öğrencileri düzeylerine göre ayırma olanağını bulamadığımız için hiç bir zaman da istenilen sonucu elde edemeyiz. Aşçılar bile yemek yaparken aynı tür sebze ve kuru bakliyatı seçmeye çalışırlar. Eğer aynı kazana çorum nohutuyla birlikte başka bir yöreden gelen nohutu koyarsanız, bir bölümü hamur gibi yumuşarken bir bölümü taş gibi sert kalır. Yemekte bir kaç dişinizi kırabilirsiniz.

Konuyu bu açıdan ele aldığımızda tek tip askerlikte eğitim amaçlarına tam ulaşılamayacağı ve disiplin sorunlarıyla karşılaşılacağı ap açık gözükmektedir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın eğitim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sözleşmeli Öğretmen

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Wikileaks, Mossad ve Cıa İşbirliği
Kızılca Kıyamet: Bilişim Kıyameti
Sökün Köyü'nün Boynu Bükük Tarihi Camisi!
Halk Ne Denli Varlıklı ve Eğitim Düzeyi Yüksekse, Yönetim Biçimi de O Denli Demokratiktir
11 Eylül Karartması, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail
Yoksulluğa Karşı Savaşta Din Görevlilerinin Önderliği
Çok - Kültürlü Toplumlar
Din Görevlisi Kanaat Önderi Olmalıdır
Uygarlıklar Dayanışması mı Yoksa Uygarlıklar Çatışması mı?
Ekinlerlerarası İlişkiler: Erime veya Bütünleşme

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ozymandias [Şiir]
Pars! Pars! [Şiir]
Ak Güvercinim, Özgür Yiğidim! [Şiir]
İl Olma Yolunda İlerleyen Silifke [Deneme]
Cayır Cayır Yanıyor Ülkemiz Şu Lanet Terör Yangınında! [Bilimsel]


Mevlüt Tok kimdir?

Emekli İngilizce okutmanıyım. 1954 Mersin doğumluyum. Bu sayfalarda çeviri denemeleri yapmak istiyorum.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mevlüt Tok, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.