..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir dost nedir? Öteki ben. -Zenon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > M.NİHAT MALKOÇ




21 Kasım 2010
Sözde Şairler, Özde Şairler...  
M.NİHAT MALKOÇ
Taklitler hiçbir zaman orijinali kadar mükemmel olamaz. Onun içindir ki birçok üründe ‘Taklitlerinden sakınınız’ yazar. Şiir, taklidi kaldırmayan meşakkatli bir türdür. Taklit dizeler şiir müsveddesidir. Çağdaş Arap şiirinin en önemli temsilcisi kabul edilen Suriyeli Adonis’in dediği gibi “Şiir, tanımı gereğince taklit edilemez. Ancak kötü şairler taklit eder”


:ACHE:

M.NİHAT MALKOÇ

Taklitler hiçbir zaman orijinali kadar mükemmel olamaz. Onun içindir ki birçok üründe ‘Taklitlerinden sakınınız’ yazar. Şiir, taklidi kaldırmayan meşakkatli bir türdür. Taklit dizeler şiir müsveddesidir. Çağdaş Arap şiirinin en önemli temsilcisi kabul edilen Suriyeli Adonis’in dediği gibi “Şiir, tanımı gereğince taklit edilemez. Ancak kötü şairler taklit eder”

Şiirde esinlenme bir yere kadar kabul edilebilir ama işin boyutu taklide varırsa bu hiçbir şekilde kabul edilemez. Şair, taklide bulaşırsa kendini bitirir; kendi ipini kendi çeker. Çünkü şiir, söylenmeyeni söylemektir. Mevlana’nın dediği gibi ‘yeni şeyler söylemek lazım.’ İşin başlangıç aşamasında birilerinin yazdıklarından yola çıkılabilir. Fakat bir noktadan sonra buna ‘dur’ demeli ve benliğini bulmalıdır şair… Edebiyatta intihal meselesi dün olduğu gibi bugün de yaşanmakta ve konuşulmaktadır. Taklidin ileri boyutu da bir çeşit intihaldir.

Edebiyatımızın en önemli devirleri kabul edilen Servet-i Fünun ve Fecriâti’de de Fransız şiiri taklit edilmiştir. Fakat o zamanlar bizde modern şiir geleneği yoktu. Onun için şair ve yazarların bu tavrı çok da eleştirilmemiştir. Fakat bu dönemler uzun sürmemiştir.

Alıntıyla çalıntı birbirine karıştırılmamalıdır. Şiirde esinlenmeyi taklit noktasına getirenler, gönül hırsızlarıdır. Onlar başkalarının imge taşlarıyla şiir binası inşa etmektedirler. Nasıl ki taşıma su ile değirmen dönmezse, öyle de taşıma imgeyle şair olunmaz; böyle biline!

Geçmişte birçok şair, taklit suçlamasıyla karşı karşıya kalmıştır. Nazım Hikmet’in Mayakovski’nin şiirini taklit ettiğini söyleyenler ve onu suçlayanlar olmuştur. İlhan Berk, Cahit Sıtkı, Cemal Süreya ve Ahmet Muhip Dranas da şiirde taklitçilikle suçlanan şairlerdir. Fakat bu iddialar belli ki öznel bakış açılarının yansımasıdır. Bu tartışmalar bugün de vardır.
Şair özgün olmak zorundadır. Şair özgün olmayacaksa ne diye çıkar şiir pazarına? Şairlik bir iddiadır. ‘Şair’ diye ortaya çıktıysan bir iddian var demektir. Bunu da yazdıklarınla ispatlamak zorundasın. Geçmiş şairleri bir papağan misali tekrarlayan şair müsveddelerine bu ülkenin hiç mi hiç ihtiyacı yoktur. Şair, milletin önünde yürüyen bir söz büyücüsü ve ufukların ardına yol alan bir kılavuzdur. Şiirleri birçok dergide yayınlanan kişilerin şair olduğuna hükmetmek bir yanılgıdır. Bugün dergilerde ismi hiç gözükmeyen, kendi kabuklarına çekilerek şiir tezgâhlarında özgün dizeler üreten nice usta şairler vardır. Dergilerde boy göstermek usta şair olmanın ölçüsü değildir. Bu biraz da popüler olmayla ve çevre kazanmayla ilgilidir. Şiir piyasasında bu anlamda taşların çok da yerine oturduğu söylenemez. Bazen ahbap-çavuş ilişkisi durumları sıkça yaşanmaktadır bu pazarda da…

Olgun insan haddini ve lafını bilen insandır. Kişinin kendini bilmesi kadar kemal olamaz. Birkaç şiir yazıp da kendini üstat saflarında görenler saman alevi gibi sönmeye mahkûmdurlar. Zira şiir uzun bir süreçtir. Şairlik çetin bir dil işçiliğidir. Bu, bir ömür devam eden ağır bir iştir. Bunu bilerek bu yola revan olmak gerekir. Şiir, malzemesi kelimeler olan derin bir sanattır. Bu sahada kalem oynatanların, yazdıkları birkaç şiirle ahkâm kesmesi doğru değildir. Bu durum tek kanatla uçmaya çalışan mağrur bir kuşun durumundan daha beterdir.

Şiir yazan kişilere ‘şair’ sıfatını aslında millet verir. İsminin altına şair yazmakla, damgalara, mühürlere ‘şair’ yazmakla şair olunmuyor. Geçmişte Servet-i Fünun dergisinde binlerce şair şiir yazmışsa da bugün bu edebiyatın temsilcileri olarak Tevfik Fikret ve Cenap Şahabeddin hafızalara kazınmıştır. Öteki şairler dergilerin tozlu sayfalarında unutulmuştur.

Çabuk parlayanlar çabuk sönerler. Şairin kalıcı olabilmesi için sağlam bir şiir altyapısı olmalıdır. Şiirsel altyapısı olmayanlar müteşairdirler. Yani bu zavallılar kendilerini şair zannederler; kendi yalanlarına bir süre sonra kendileri de inanmaya başlarlar. Bunlara kızmaktan çok, acımak lazımdır. Bugün ülkemizdeki şair kalabalığı müteşairlerin mantar gibi türemesinden kaynaklanmaktadır. Günümüzdeki puslu şiir ortamında gerçek şairlerle müteşairleri ayırmak hiç de kolay bir şey değildir. Müteşairler kör egolarını tatmin etmekle meşguldürler. Onların şiire hizmetleri yoktur; onlar gerçek şiirin ve şairin düşmanıdırlar.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölümünün 16. Yılında Türkülerin Efendisi Erkan Ocaklı
Şehadetinin 29. Yılında Batı Trakya Türklerinin Yolbaşçısı: Dr. Sadık Ahmet ve Davası
15 Temmuz Gecesi Tankların Önünde Yatan Yiğitler Vardı
Futbolun Efendisi: Fatih Tekke
Köprübaşı Lisesi'nin Eğitim Çınarı: Recep Aydın
İçimde Ne Varsa Yazı Döktüm
30 Ağustos Zafer Bayramı
Ben de Yaşadım
Kirli Hava Kader Değil
Baharın Müjdecisi: "Nevruz Bayramı"

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
beklenen Nesil
Vahşet Çağının Vicdanı: Aliya İzzetbegoviç
Anadolu Âşığı Bir Gönül Adamı: Sabahattin Eyüboğlu
Şair Nurettin Özdemir'le Trabzon Lisesinde Bir Gün...
102. Sene - İ Devriyesinde 30 Ağustos Zafer Bayramı
Türkçenin Berrak Sularında…
dünden Bugüne Malazgirt Zaferi ve Edebiyatımızdaki Yeri
Vali Recep Yazıcıoğlu ve "Köprü"nün Hikâyesi
Çağ Kapayıp Çağ Açan Bir Fethin Hatırası: Ayasofya
Sizin Çocuğunuzun da Bir Pulsuz Dilekçesi Vardır

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Senin Olan Sana Gelir (Manzum Reçeteler - 1) [Şiir]
Sen Kurtuldun, Bizler Öldük [Şiir]
Ümmetin Yetimleri [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]
…... Gecenin Kanat Sesleri…... [Şiir]
Derbeder [Şiir]
Sen Hep On Beş Yaşındasın! [Şiir]
Berceste Mısralar - 310 [Şiir]
Zihnimiz İşgal Altında [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]


M.NİHAT MALKOÇ kimdir?

NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı. En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi. 1992 yılında okulu bitirdi. İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı. Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi. Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi. Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti. Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı. Burada iki yıl görev yaptı. Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi. Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı. Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti. Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı. Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı. Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı. Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı. Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır. Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır. İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.