Barışı bulacağız. Melekleri duyacağız, göğün elmaslarla parladığını göreceğiz. -Çehov |
|
||||||||||
|
Darwin, çok fazla suda yüzen ayıların zaman içinde balinalara dönüştüğünü iddia edecek kadar bilimsellikten uzak bir insandı. Aslında bu mantık bozukluğu Charles Darwin’den günümüz evrimcilerine miras kalmıştır. Darwin de çok fazla suda yüzen ayıların zaman içinde balinalara dönüştüklerini iddia ederek deniz memelilerinin nasıl oluştukları sorununa kendince çok pratik bir çözüm getirmişti. Frank Sherwin "Roadblocks to Whale Evolution" isimli makalesinde bu konuyla ilgili şunları söylemektedir: Gerçekten de, böyle ilginç hikayelerin biyolojiye girmesinden sonra türlerin kökeni hakkında araştırma yapan kimse garip anlatımlarla karşılaşabilir. Bu tarz, en ünlü hikayelerden birisi de kara memelilerinin eski denizlere nasıl girdiği ve balina olduğudur. Bu fikir ilk kez Darwin’in kitabı olan Türlerin Kökeni’nin ilk baskısında çıkmıştı. Doğa bilimci (!)Darwin şöyle diyordu: "Ayı ırkının doğal seleksiyon yoluyla, suyla ilgili daha fazla alışkanlıklar geliştirmesinde, ağzının gittikçe gelişmesi, ve sonunda yaratığın ağzının kocaman bir balina ağzı olmasında bir zorluk görmüyorum."... Bu durum daha sonraki evrimciler tarafından da durdurulmadı. Mesela Sir Gavin de Beer, ilk balinalarla ilgili şöyle yazıyordu: "... Sahip oldukları dişler onların büyük hayvanları yakalamalarına imkan tanıyordu. Bazıları da balıkla avlanmaya devam etti ve dişleri hızla evrimleşerek azaldı. Sonunda balinaların yediği kalabalık sayıdaki karidesler de hızla evrimleşmeye başladı". Sherwin, "Scientific Roadblocks to Whale Evolution", Institute for Creation Research, "Vital Articles on Science/Creation", Ekim 1998, Impact No:304 Bir sürüngen yumurtasından aniden bir kuşun çıktığına inanan Schindewolf ve Goldschmidt ile Darwin’in arasındaki tek fark, onların değişimin aniden olduğunu söylerken, Darwin’in suya girip çıkan ayının yavaş yavaş balinaya dönüştüğünü iddia etmesidir. Aradan 150 yıl kadar bir zaman geçmiş ancak Darwinist’lerde bilgi ve mantık konusunda hiçbir değişiklik ve ilerleme yoktur... Sizce bu teorilere bilimsel denilebilir mi? Yunan mitolojisi, Andersen masallarından birer alıntı, ya da yazı dizimizin başlığı gibi işte öylesine birer hikaye değildir de nedir tümü? Düşünsenize sudaki canlı önce karaya çıkmaya "karar veriyor", ardından karada sıkılıyor tekrar suya dönüyor... Buna bırakın bilimselliği, mantıklı bir açıklama getirebilir misiniz? Ancak asıl endişe verici olan, birçok evrimci "bilim adamı"nın bunlara inanıyor olması ve bu hikayelerin evrimin sayısız sorununa çözüm getirdiğini sanmalarıdır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |