"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Bizar kalıyor nefesler, o zaman kimsesizler, bir gariplik içindedirler Kime inanıp teslimiyeti ve sadakati sual edecekler, tahkik etmeden itaat mi gösterecekler Her vakit bir azınlık acısı var sinemde, depreşen feryadım figan etse de, elhak bilmeyecekler Teşebbüs hürriyeti deniyor, o takati an be an kesiliyor, müreffeh bir ömür için gülmeyecekler Hangi emekli bir nefesi fark etsem hüzünlenirim aniden ve derinden Ahı gitmiş vahı kalmış sahiden, sessizce nazar ediyor vecdinden, umut arıyor Rabbinden Yanına yaklaşıyorum, nezaketle selam veriyorum, öyle bakıyor ki derinden, bizar kalbinden Merhaba diyorum, hal hatır soruyorum, zavallı sanki bir başka diyarın yalnız sakinlerinden Tebessüm ediyorum, ruhi efkârını fark ediyorum, içleniyorum sairinden Samimi buluyor, yavaş yavaş konuştukça açılıyor, bazen kuşkuyla bakıyor zannı gaibinden Bazen siyasi parti liderlerinden, bazen dünya siyasetinden dem vuruyor, ukdeleşen o dertten Tanzimat’tan bahsediyor, Gülhane parkı hümayunundan, devrin ekâbir kanadından, aniden Devleti heba ettiler, düşmana muhtaç eylediler, soyup göç ettiler diyor Canımız bildiğimiz asker çaresizdi, paşaların emrin delerdi, darbelerle milleti ezdiler, ekliyor Allah millete ve devlete zeval vermesin derken, hak ve adaletten vazgeçmemeyi ihya ediyor Gel gör ki kim dinledi, aziz milleti inim inim inledi, yüz paralık devletler alay etti, içleniyor Artık kuru kuruya teslim olmak yok, hak ve hukuk kimindir, bir bak diye ikaz ediyor Onca zamandır seçilmişler ne yaptılar, millet meclisinde kavgaya tutuştular, arlanmıyorlar Göz göre göre takiye yapıyor ve yanlış davranıyorlar, sanki milleti avutacaklarını sanıyorlar Şimdi millet hangi partiyi seçeceğini iyi biliyor, devletin itibarı yükseldi fark ediliyor, ekliyor Sonra bizar sustu, sanki boğazı kurumuştu, umutla etrafına bakındı, merakla çeşme arıyor Caminin şadırvanına nazar etti ve müsaade isteyerek su içeceğini ifade edip, öylece kalkıyor Arkasından hüzün duyarak bakıyorum, onca yılların izlerini yüzünün hatlarında okunuyor Fark ettiğim bir coşku vardı derinliğinde, her ne kadar fer gözlerinden çekilse de, o yarışıyor Mazisini bilen, atisi için hesabı terennüm eden, hakikat için gönlünü hasreden, neyi arıyor Mefkûresi olmayan bir nefes, aidiyetine yabancı kalmış her ses, çarşı pazar öylece dolaşıyor Aşk, gül-i nihaldir, sevdasında nar esrardır, ar kalbin en mukayyet olduğu nazardır, arıyor Sahibinden habersiz, dirliğinde kefilsiz, hesabında dertsiz ahu figanında gayesiz niye ağlıyor Mustafa CİLASUN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Mustafa CİLASUN, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |