"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Hem hukuk yargılamasında, hem de ceza yargılamasında bilirkişi raporu önemli yer tutuyor. HUKUK AÇISINDAN Biz ne dersek o olur diyen bilirkişiyi iyi anımsıyorum. Gerçek böyle mi… Çoğu zaman böyle… Dosyanın rapor aldırılmak üzere bilirkişiye tevdiine karar verilmiş ve gönderilmiş. Yargıç hangi soruların açık ve net olarak yanıtlanmasını istemedi ise, iş bilirkişinin anlayışına, hoşgörüsüne kaldı. Tarımsal bir ürün ile ilgili oluşan zarar nedeniyle, tesbit yaptırılıyor. Tohumdan kaynaklanan zarar hesaplanıyor. Karşı taraf işi biliyor ve benim sattığım ürün şu çeşit kavun tohumudur. O cins kesinlikle iyidir diyor. O da aynı tarlada, tesbit yaptırıyor. Bilirkişi, ıslah edilmiş falan cins kavun iyidir, böyle zararlar olmaz… sorun üreticinin bakım, sulama vs. hatalarıdır diyor. Bilirkişi ıslah edilmiş bir kavun cinsinin savunmasına soyunuyor. 1. Tohumun ıslah edilen tohum olduğuna dair delil yok, 2. Üretime ilişkin belge, fatura ve sevk irsaliyesi yok, 3. Ama tohum ithal diye satılmış 4. İthal edilen böyle bir tohum yok 5. Adı geçen tohumu kullanan onlarca kişide aynı şekilde zarar oluşuyor. Sipariş bilirkişi, açık ve net olan bu ayrıntıyı atlayarak, ekimi yapılan kavun cinsini tesbit ettiğini söylüyor. Bu zarar, üreticiden kaynaklanmıştır diyor. İlk tesbite göre mahkeme karar veriyor. Üretici haklı bulunuyor. Temyiz üzerine, Yargıtay, çelişik iki rapor var. Üçüncü bilirkişiye gidilmelidir diye, kararı bozuyor. Yerel mahkemenin gerekçeli kararı yukarıda bentler halinde saydığımız ayrıntıyı içeren kararını vermişken, bu defa, bilirkişinin insafına terk ediliyor. Ziraatçi bilirkişiyi aşan ayrıntılar var ve kanımca karar verilmesi için yeterli… Sorun ıslah edilen bir cinsin kalitesi değil, somut olaydaki, zarar verici durum. Sonuçta zararın nedeninin bir hastalık olduğu, bu hastalığın tohumla bulaşma ihtimalinin az olduğu belirtilir. Sonuç: Kararı bilirkişi veriyor… dava konusu olay yargılanmıyor, dava konusu olmayan bir cinsin kalitesi gerekçe göstererek , karar veriliyor. Üretici kusurlu bulunuyor. Mahkeme, hukuki ayrıntıyı dikkate almaksızın, bilirkişi raporuna göre karar veriyor. Ortada ayıplı olduğu savunulan bir mal var. Tohum nerde üretilmiş, hangi fatura ve sevk irsaliyelerine bağlanmıştır, gerçeğe aykırı ithal tohum etiketi ve ambalajı neden kullanılmış, tohumun tarla kontrolleri yapılmış mıdır, hastalık kontrolü yapılmış mıdır… Fatura ve irsaliyesi olmaması, ziraatçi bilirkişiyi değil, doğrudan yargıcı ilgilendirir. İki bilirkişi raporu çelişkili, üçüncüye gitmelisin denilen karar, üçüncü bilirkişinin engin görüşüne kalmıştır. Şeklen doğru gibi görünen, ciddi bir hata… Ziraatçi bilirkişi, ispat hukukunu, neyin ispatlanması gerektiğini, fatura ve irsaliyeninin, sahte etiketin hükümlerini nerden bilsin veya niye bilsin. Ama onun raporunun sonuç cümlesi karara esas olabiliyor. Karar mahkemenin mi, bilirkişinin mi… CEZA AÇISINDAN Kooperatif yönetimi zimmet ile suçlanıyor. Dosya bilirkişiye gidiyor. Ortada bir zarar veya zarar verici eylem yok. Ancak bilirkişi zimmete karar veriyor. Mahkeme de bilirkişi raporuna uygun karar veriyor. Diğer bir dosya bilirkişiye gidiyor. Sanık tutuklu… Raporun ne zaman geleceği belli değil… Mahkeme rapor sonucunu beklerken, sanık da tutuklu olarak kalıyor. Mahkemeler kararı geciktiriyor gibi görünüyor. Ama gerçek bilirkişi duvarına çarpıyor. Bir diğer dosyada, suç oluşuyor, ancak zamanaşımı gerçekleşmeşter…deniyor.. Eylem tanımlanmalı ancak, zamanaşımı vs. ayrıntı mahkemenin taktirine sunulmalıdır. ADLİ TIPDAN İNCİLER Hukuki işlem ehliyeti olmadığını savunuyoruz. İlgilinin olay tarihinde ehliyetini etkileyecek bir hastalığının olmadığı söyleniyor ancak zeka düzeyi konusunda, bu durumun hukuki işlem ehliyeti ile ilgisi susularak geçiliyor. Ehliyetsizlik için hastalık şartı varmış gibi yanlış ve yanıltıcı bir inanç korunuyor. Adli tıp, ehliyeti etkileyecek bir hastalık tesbit edilmediğini belirtiyor. Hastalık yoksa fiil ehliyeti var gibi yanıltıcı bir rapor üzerine karar veriliyor. Kişinin hastalığı yok ama, zeka seviyesi 90 IQ nun altında… Zeka seviyesi ehliyeti etkiler mi etkilemez mi… Elbette etkiler. Adli tıp, zeka seviyesini ve ehliyete etkisini açık olarak belirtmek durumunda.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Odabaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |