Masalsı Ayetlere Dayanan İslam'ın Sosyolojisi - 3 -
Tek ve Gök Tanrılı Dinlerin Irkçılaşarak Bölünüş Serüveni
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Tek ve Gök Tanrılı Dinlerin Irkçılaşarak Bölünüş Serüveni
"İslam'ın özü: Tevhid ve şirk kavramlarını Kur'an perspektifinden inceleyen bu metin, Allah'ın birliğine dair temel inancı ve insanların zamanla nasıl şirke düştüğünü ele alıyor. Çalışma, geleneksel anlayışların Kur'an'dan sapmaları, hadislerin rolü ve modern toplumlardaki şirk biçimlerini analiz ederek, İslami düşüncenin özüne dönüş yolculuğuna ışık tutuyor."
İslami̇ Vakiflar 14+ Asirlik Bi̇r Gelenekti̇r. Irk, Di̇l Ayrimi Yapmadan Devam Eden Bi̇r İmparatorluktur.
Bu metin, Kur'an'dan alıntılar yaparak cehennem ateşi ve kâfirler hakkında bir mantıksal çıkarım sunuyor. Bakara suresinden (Bakara-24) bir ayet cehennemin kâfirler için hazırlandığını belirtirken, diğer ayet (En'am-1) kâfirlerin Allah'a ortak koşanlar olduğunu vurguluyor. Bu iki öncülden hareketle, Allah'a ortak koşmayanların cehennem ateşinden korunacağı sonucuna varılıyor.
Orta Asyadan göç eden Selçuk Bey liderliğinde yaklaşık 12 Türk Aşireti, Müslümanlaşarak miladi 1030 yıllarında Büyük Selçuklu, 1177de Anadolu Selçuklu ve 1299da Osmanlı adlarıyla devlet kurmuşlardır. Ancak bunların hiçbirisine Türk devleti denilemezÇünkü devletin resmi dili Farsça ve Arapça olurken, din kültürü ise Arap İslam kurallarına göre şekillenmiştir. Türklükle
İslam'da gaybın yalnızca Allah'a ait olduğu gerçeği ve modern insanın bilimsel gelişmelerle bu sınırı aşmaya çalışması üzerine bir düşünce. Kur'an-ı Kerim'den ayetlerle desteklenen bu metin, bilimin olasılıkları gösterebileceğini ancak kesin zamanı ve detayları sadece Allah'ın bileceğini vurguluyor. Metin, ilahi takdir ve insanın bilme sınırları arasındaki dengeyi sorguluyor.
. Onları mutsuz eden ve ‘tesadüfen’ kendilerine gelip çattığını düşündükleri herşey, aslında Allah’ın onlar için yarattığı imtihanlardır. Yaşadıkları zorlukları, Rabbimiz’in bir hikmet üzerine kendilerine verdiğinin şuurunda olmadıkları için, hoşlarına gitmeyen olaylar onları üzüp, mutsuzlaştırır
Bu yazı, medeniyetlerin kaderini belirleyen "emaneti ehline teslim etme" ilkesini ele alıyor. Kur'an'ın bu konudaki öğretisinin günümüz toplumlarında, özellikle dijital çağda nasıl ihlal edildiğini vurguluyor. Liyakat yerine sadakatin, ehliyet yerine görünürlüğün öne çıktığı modern dünyada, bu kadim ilkenin her zamankinden daha hayati olduğunu hatırlatıyor.
Kadın Kuranla maddi manevi yücelir. Kuranın özel olarak hep kadını koruyan üslubu vardır, hep kadının yanındadır.
Söz konusu plan, yetkili kişiler tarafından da açıklandığı gibi sadece Ehl-i Sünnet alimlerini kapsamdığını, Caferi/Şii kitleyi de içine aldığını belirtiyor
Haklılığa dayalı güç ve kuvvet sahibinin, maddi ya da manevi yaptırımdan vazgeçerek, suçluyu, affedip bağışlaması, insani erdem yapılanmasının en büyük özelliğidir. Evet, meselenin hukuki yanı kadar ahlaki yanı da oldukça mühimdir. Çünkü, yanılgı kaynaklı sorumluluk çok çeşitli, çok katmanlı karmaşık bir olgudur.
Allah, deccaliyet sistemini yıkacak, insanlığı huzur ve güvenliğe kavuşturacak, Kur’an ahlakının sıcaklığının insanları sarmasını gerçekleştirecektir. Ancak bu süreç her Müslüman’ın imtihan sürecidir. Hepimiz bunun için ne kadar çaba gösterdiğimizle sınanıyoruz. Müslüman Asr-ı Saadet Müslümanlığını ister; ne kadar istediğimizle imtihan oluyoruz.
"Cennet ehlinden her birinin iki kadını vardır ki, vücutlarının şeffaflığından baldır kemiklerinin ilikleri etinin üstünden görünür” (Buhârî, Bedül Halk, 59, Sıfâtül Cennet).
1932 de Türkçe Okunma Mecburiyeti getirilen Ezan' ın 1950' de yeniden aslî şekliyle okunma macerası...
Bilimselliğin dışında; dini inanç ve siyasi düşünceler doğrudan insan psikolojisine bağlı olduğundan, dinsel, sosyal ve siyasal yapıların her zaman aynı doğrularla sürdürülmesi insan doğasına zıt bir durumdur. Bu gerçekliği bilen tek tanrıcı dinler, yalancı masallarla birlikte maddi ve siyaseti kullanıp iktidarlarını korumayı başarırken, Alevi Kızılbaşlık doğa ve ahlaki
1930' lı yıllarda Türkçe Okutulan ezanın serüveni...
Kaynaklardan ziyade okuyucunun İslami bilinç seviyesinin yüksek olduğu kabul edilerek mümkün olduğunca siyasi bir bakış oluşturulmaya çalışılmıştır. Yer yer kinayelere, kimi yerlerde de alegorik metaforlardan oluşan paragraflara rastlamak mümkündür
Biz Müslümanlar geçen zamanla birlikte değerlerimizden çok uzaklaştık. Kendi değerlerimizi bir kenara bırakarak Batı dünyasının değerlerine dört elle sarılır olduk. Bu durum kültür, sanat ve edebiyatta ağırlıklı olarak kendini gösterdi. Radyo, televizyon ve yazılı basın gece gün demeden bize yabancı değerleri şirin ve sevimli göstermek için uğraşıyor.
Yaşar Kemal