Ýnsanlarýn çoðunun güvenli ve huzurlu bir yaþamý yoktur; çünkü her an bir zorlukla karþýlaþýlabilecek olmanýn korkusunu, daha baþýna gelmeden yaþar. Oysa Rabb’imiz kullarý için kolaylýk diler; huzuru ve mutluluðu yaþamak gerçekte çok kolaydýr. Yapýlacak olan; Allah’a ve O’nun yarattýðý kadere gönülden iman etmek, yalnýzca Allah’a güvenip dayanmak ve tam bir teslimiyetle teslim olmaktýr.

Allah’a halisane teslim olanlar, yaþamlarýný güzelleþtiren bir ayrýcalýða sahiptirler. Yaþadýklarý hiçbir olay, baþlarýna gelen hiçbir musibet onlarý üzmez, mutsuz etmez, asabileþtirmez, strese sokmaz. Bunun nedeni müminlerin, evrendeki her olayýn, ‘herþeyin varlýðý boyunca görüp geçireceði halleri, hadiseleri tespit ve tayin eden ve ona göre yaratan’ (Halýk) Rabb’imizin dilemesiyle olduðunun bilincinde olmalarýdýr.

Ýnsan, Allah’a kulluk yapmasý için yaratýlmýþtýr ve dünya hayatýnda bütün insanlar imtihan edilirler. Ancak Allah katýnda her þey göz kýrpmasý kadardýr; dolayýsýyla Allah, insanlarýn tüm davranýþlarýný bilir. Allah’ýn –batýnýndaki- asýl amacý, insanlarýn kendilerini tanýmalarý ve yapýp ettiklerine þahit olmalarýdýr. Böylece, Allah’a gönülden iman etmiþ müminler, O’nun hoþnutluðunu kazanmak için yaptýklarý salih ameller vesilesiyle, cennette bir renk kazanmýþ olacaklardýr.

Yüce Allah’a duyduklarý güven ve teslimiyetleri nedeniyle, “Hayýr, kim (güzel davranýþ ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah’a teslim ederse, artýk onun Rabbi katýnda ecri vardýr. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardýr. (Bakara Suresi, 112) ayetiyle de bildirildiði gibi, müminlerin yaþamýnda korku ve üzüntüye yer yoktur. Yaþamý boyunca karþýlaþtýðý ve karþýlaþacaðý her olay kiþinin kaderindedir; hayýr görüneni de ‘þer’ görüneni de Yüce Allah yaratýr. Bu gerçeðin bilincinde olan mümin için hiçbir zaman ‘kötü’ bir olay olamaz. Kötü gibi görünen de aslýnda mümini hayýrlý sonuçlara ulaþtýracaktýr. "...Olur ki hoþunuza gitmeyen bir þey, sizin için hayýrlýdýr ve olur ki, sevdiðiniz þey de sizin için bir þerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216) ayeti gereði, iman eden insan Kendisine sýðýnýlan (Melca) Rabb’inin kendisi için en hayýrlýsýný dilediðini bilir.

Güven duymak, hiçbir kuþkuya yer olmaksýzýn halisane teslimiyete yol açar. Tevekkül ederek yani her iþte Rabb’ini vekil edinerek teslimiyeti yaþayan mümin korkusuz, rahat ve sakin ruh haline sahip olur. Geleceði yaratanýn da Rabb’i olduðunu kavramasý tevekkülünü artýrýr.

Yüce Allah Kendisine gereði gibi kulluk etmeyi hedefleyen kullarý için her olayý hayýrla yaratýr. Müminler bilir ki, onlara olumsuz görünüyor dahi olsa, her olay aslýnda kendileri için sayýsýz hayýr içerir. Ýþte bu teslimiyet de, müminlere huzur verir. Halisane teslim olmuþ bir mümin melek gibidir, emrolunduðunu kararlýlýkla yerine getirir.

Kur’an’da, Hz. Musa’nýn annesinin Allah’ýn vahiyle bildirdiði buyruðuna itaat ederek çocuðunu nehre býraktýðý anlatýlýr. Bu teslimiyet sýnavýndan Hz. Ýbrahim de geçmiþ, oðlu Ýsmail’i rüyasýna binaen kurban etme konusunda denenmiþtir. Ancak her iki kutlu insan da itaat edip teslim olunca, Rabb’imiz zorluðun ardýndan kolaylýðý getirmiþ ve çocuklarýna tekrar kavuþmuþlardýr. Önemli olan gönülden teslimiyettir ve insan tam tevekküllü olursa acý duymaz.

Rabb’imiz bizi imtihan eder, tevekkülümüze þahit olmamýz için. Teslim olmamýz için musibet verir, hastalýk verir; ayaklarýmýzýn yere basmasý için sýkýntýlar verir. Bütün bunlar gerçekte, imanî derinlik kazanmamýz yönünde Yüce Allah’ýn bize olan lütfudur.