Kar Düşümü
İlk kar düştü toprağa Tabiat beyaz yorganını örttü üstüne. Ne kadar çok zaman geçmiş camda kar düşümünü izlemeyeli Nefesimin ısısı camı buğularken farkında olmadan bir çöpten çocuk çizmişim parmağımla cama;
İlk kar düştü toprağa Tabiat beyaz yorganını örttü üstüne. Ne kadar çok zaman geçmiş camda kar düşümünü izlemeyeli Nefesimin ısısı camı buğularken farkında olmadan bir çöpten çocuk çizmişim parmağımla cama;
180 derecede kaynar bir doksanlık adamın kefeni.
ve kafanı 180 derece çevirmeyi öğrenirsen
bir baykuş gibi
ölümün ölçüsünü görürsün.
180 metrede boğar "küçükadanın" denizi
Neden sanki amaç için yazmalıyız içimizden geçen her bir yağmur damlacığı gibi kimi zaman berrak kimi zaman da toza dumana bulanmış duygularımızı?
Gece herkes yatınca ilk iş gidip çöpten poşeti aldım. Kanlı elbiseyi çıkartıp katladım… Yatağıma dönüp halamın elbisesini göğsüme bastırdım. Ağlarken uyumuşum.
Üçüncü hafta hava genelde boz bulanık. Ne yapılır ki bu havada evde oturup uyku modundan başka? Yine böyle bir günde pazara gidiyorum ama yok artık kesmiyor “en iyisi yeni yerler keşfedeyim” diyerek başlıyorum bilmediğim sokakları arşınlamaya. Ben sokaklarda dolaşırken sanırım yağmur beni kıskanıyor yada yalnız olmama gönlü razı
Yaşanan duyguyu kuvvetlendirmek için mi nedir... Kıraç eşlik eder radyodan : “Gidiyorum buralardan, tüm rüzgarlar senin olsun, bıktım artık yol almaktan, önüme çıkıp durdursan.” Korkarsın bu cümleden. Durdurulmak istemezsin çünkü..
-Tanrı yalnızlıktan sıkıldı. İnsanı, meleklerden üstün ve farklı yaratması da kendisini eleştirilmesini istedi. Dikkat et dünyada zıtlıklarla yaşamaktayız. İyi ve kötü, çirkin ve güzel, doğru ve yanlış, negatif ve pozitif gibi...
Ankara’nın en güzel caddesinde, rengarenk şemsiyeler yağmurla dans ediyordu. Saniyeler geçiyordu, her şey turuncu rengin esiri olmuş gibiydi...
-Bence Tanrı'nın canı sıkıldı anne. Sonra da insanı yarattı.
Lisede son kompozisyon sınwaında konu serbestdi, bende hocamıza bu yazıyı wermiştim.
"Ve onun parmağını havada görmek onun gönüllü olarak bu savaşta yeralmak
istediğine delaletti.Savaşmak istiyordu Ama artı şavaşları çok acımasızdı."
Zihnime çakılmış çivilerden biri bu.
Belki zamanla çivi düşer
ama izi mümkün değil gitmez,
iyi ki de gitmez :)
Güneş doğardı,
Güneş batardı
İnsan yaşardı
Hayat acıydı, Hayat tatlıydı
İnsan alışırdı.
"Yüreğime pembe pembe basıp, bulut olup gittiğinden beri üç yıl geçti meleğim....Sen benim ilkgençliğimdin, karşılıksız sevgi vermeyi öğreten minicik öğretmenim..."
Millî kültür ve sanatımızın günümüzdeki önemli temsicilerinden birisi olan Mimar Turgut Cansever' in vefatı sebebiyle kaleme alındı. Cansever' in sadece mimarlıkla değil , tasavvuf , felsefe , sosyoloji ile olan âlakasının dışında aynı zamanda Geleneksel Türk Musikisi ile de de ilgilendiği , "ney" sazını , ressam-neyzen Halil Dikmen'
Nasıl bir büyüymüş bu Allah’ım. Gitmeden insan anlayamıyor ama bir kez de görünce, artık göz O’ndan daha değerli bir şey bilmiyor. Gitmeden bilinmiyor Rabbim ama dönünce de hasretine dayanılmıyor.
Bir insanın dünyada görebileceği en güzel yer Kâbe. Görmüş ve gördüğüne kara bir sevdayla bağlanmış tüm sevdalılara...
Sobalı evlerde kışın insanın duş alası da gelmez. Banyoya girmek bir eziyet çıkmak ayrı bir eziyettir. İçerdeki buhardan nefes alamaz hala gelirsiniz. Kocaman, ele avuca sığmayan yeşil sabun