Gündoğumu Sohbetleri
Güneş doğardı,
Güneş batardı
İnsan yaşardı
Hayat acıydı, Hayat tatlıydı
İnsan alışırdı.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Güneş doğardı,
Güneş batardı
İnsan yaşardı
Hayat acıydı, Hayat tatlıydı
İnsan alışırdı.
Kıskanıyorum seni en dişi duygularım ile.Kimsenin sevmediği gibi sevmek kimsenin görmediği gibi görmek istiyorum seni. Öyle güzelsin ki herkes sende mutlu, herkes sende uyuşmuş. Herkes bedeninde poyraz duyguları bırakmış. Bakiresin sen hala
Kırık tahtındaki Efendi' nin, hakimiyetindeki katibe tutturduğu bir güncedir bu.
Eskici bağırıyordu yine sokakta;
Eskilere nayloooon, getir eskiyi al yeniyi diye.
Yıllardır hep aynı edayla, hep aynı niyetle bağırıyordu.
O bir eskiciydi. Eskiyi alıyor ve yerine yenisini veriyordu.
insan ben kimim sorusunu sorar kendine ve vu sorunun cevabı belirler nasıl bir yaşam süreceğini bu yerkürenin üstünde.
Atatürk'ün millete hizmet ve politika üzerine nükteleri üzerinden siyaset dersleri.
Zihnime çakılmış çivilerden biri bu.
Belki zamanla çivi düşer
ama izi mümkün değil gitmez,
iyi ki de gitmez :)
Korkularımı, rüyalarımı karanlık çöllerde bırakıp
Umutlarımı özlemlerimi sevinçlerimi
Avuçlarıma sıkıştırıp, insanlara elimi uzattım
hayaller gerçekler güller ve dikenler.. hepsi bu varolma savaşının içindeydi sanki.
Sevgili Mehmet dedemi, Ayşe nenemi ve babamı rahmet ve özlemle anıyorum...
Nur içinde yatsınlar...
Elinizin altında evirip çevirip bir kenara koyduğunuz sayısız kitap orada masanın üstünde, raftaki yerinde okunmayı bekliyordur. Bir gün başka bir nedenle-içine koyduğunuz bir fotoğraf, telefon numarasını kaydettiğiniz bir kâğıt, belki üç beş cümlelik bir not için- aralanır.
Anlar unutulmasın diye, sarı sayfalarda çoğaltıyorum onları... Gözyaşlarımı sayfa altlarına ekleyip kurumaya bırakıyorum sonra da... (2)
Kırık tahtındaki Efendi' nin, hakimiyetindeki katibe tutturduğu bir güncedir bu.
Bir kez olsun konus benle.. bir kac kelime de...
En azindan soyle bana ne zaman biteceksin?
biçimsiz elleriyle
hiç çiçek tutmamış elleriyle
kasabalı kadınları çürüten adamlar
bolca emeklinin oturduğu küçük bir kasabanın denizenazır bir cafesinde oturmuşken garsondan ödünç aldığım kalemle yazılmış bir anı yazısıdır..