Rüya\[2\]
Tekrar sarılıyorum kendime ve gözlerimi kapatıyorum. Açtığımda yanımda buluyorum seni. Bana bakıyorsun...
Tekrar sarılıyorum kendime ve gözlerimi kapatıyorum. Açtığımda yanımda buluyorum seni. Bana bakıyorsun...
Düşlerin kıyımını toplu katliamlarını izleyerek büyüdü çocuk.ve o çocuk, gözlerinde bir ürkeklikle bakınmakta gökyüzüne deli deli.Geçen yaşamlar, hızlanan sorunlar ,büyüyen caddeler, şekli değişen savaşlar, keskin virajlar; çok önemli olan bitmeyen takvimler.Atışmalar sataşmalar,cevap hakları,ağlayan melekler.Sahiden melekler ağlar mı?
Farketmezdiki zaten. Ağlasanda, gülsende.Ben gidiyordum işte, gülemeden hatta ağlayamadan bile.
Belki bende hiç bilmediğim bir yere, bildiğim ama şimdi öylece yattığım bir yerden geldim...
Bu sabah, çayımı yudumlarken, menekşe kokulu ellerinle demlediğin çaylar geldi aklıma. Senin demlediğin çaylardan aldığım tadı özlediğimi anladım. Çayımın buğusunda hayalin canlandı. Bardağı daha itinayla tutmaya başladım.
Şimdi bana bakıyordu.
‘Var mısın?’ dedi.
‘Varım.’ Dedim.
‘Öyleyse aç kutuyu.’
Hayaller arasından bir seçim yap deseler?Ya da bu gece uykunda hangi rüyayı görmek istersin?diye sorsalar...
İnsanın kendini keşfetmesi, aya ilk adımın atılmasıyla eşdeğer değil mi..? Yapılması gereken, üzerine doğru yürümek sadece. Yaşamda; Geleceği oluşturmak, geçmişin birikimleri üzerine olmaz mı?
Kimse susmuyor.. Konusmuyor..
Ama sesler var hep.. Nerden geldigi belli olmayan..
Kimse gulmuyor.. Uzulmuyor..
Ama bir huzun var hep.. Nedeni bilinmeyen..
O kara trenlerin camlarindan bakan binlerce yuz oluyorsun.. Gozlerinde hep bir issizlik olan b
Seri katillerin körelmis duygularına sahip ruhumun, çocukluğumu yırtarak yüzüme haykırışını yine görmemezliğe geldim. Yaşanmamışlıklar yaşanmalımıydı kestiremiyordum...
Bizim şehrin biraz yakınında, bazıları oldukça yüksek irili ufaklı kayalılardan oluşan, kimsenin gitmediği ıssız bir yer vardı. Sanırım sadece ben seviyordum oranın manzarasını. Kayalıkları yakından seyredebilmek için, aralarında yükselen toprak tepeye çı
...Tozdu topraktı, sisti buluttu, kandı revandı, çapraşık, karmaşık. Biliyordum ki bu silsileye, bu tantanaya ,bu karmaşaya şu sol yanı adresi, şu sol yanı numarası, bilinmezlikle kirli kapısı yüreğim alışık
Götüremeyeceğin iki şeyin kalacak bende; birisi senin hayalin, kaşların, gözlerin dudakların, ellerin yanakların, gülümseyişin.. Diğeri de sevdan. Bunları alamazsın benden. Bunların ağırlığını taşıyamazsın sen.. Ne sana, ne de arabana sığmaz...