Pembe Panjurlu Ev
Ne olduysa oldu aklıma takıldı birden- durup dururken- Nedir aşk? Ayaklarımızı yerden kesenLeylayla Mecnun mu / Ferhatla Şirin mi bizi bizden eden?...
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Ne olduysa oldu aklıma takıldı birden- durup dururken- Nedir aşk? Ayaklarımızı yerden kesenLeylayla Mecnun mu / Ferhatla Şirin mi bizi bizden eden?...
Sen benim ellerimi zayıflatıyorsun.Her ne zaman sana ellerimi uzatsam, benim kolumu kanadımı kırıyorsun. Her ne zaman kollarımı sana açsam, boşluğu sarıyorum.
kendine hapsolmuşluk
Cihangirlerin, cihanı titrettiği, korku egemen bir dünyada hâkimiyetin simgesi olan,(bir zamanlar) su verilmiş çelik kılıç; çoktan yerini modern zamanların daha acımasız, daha kalleş silahlarına bıraktı. Hani Köroğlu “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu.”demiş ya! Acaba bugünkü kitle imha silahlarını görseydi ne söylerdi?
Güvercinlik Köyünde genelde herkes yufka ekmek açar. Özellikle bayramlarda daha fazla ekmek yapılır. Ekmeğin arkasından da bazlama ve börekler adettendir. Çünkü ekmek bitimi mükellef bir kahvaltı hazırlanır. Düşünün bir kere, bazlama, börek, peynir, közde patlatılmış patlıcan, biber ve soğan, haşlanmış patates ve zeytin Bu kahvaltıya hangi babayiğit hayır
Okullarımızın sıralarının üzeri,tuvaletlerinin kapıları sürekli temizlenmesine karşın
Hep yazı zengini. Ayrıca, umumi tuvaletlerin kapı arkaları ile duvarları da değişik yazı ve resimlere ev sahipliği yapmakta.
Düşlerimize yağdı peri tozları, kimimiz biriktirip sarıldı ruhuna, kimimiz buz tuttu ıssızlığında...
Güneş kırmızı havlusunda kurulana kurulana, santim santim çıktı denizin koyu maviliğinden. Can evini bırakıp yükselmeye başladı. Gökyüzünü grisini kırmızıdan sonra sarıya boyadı. Yıldızları kucakladı, toplayıp bohçasına attı. Sonra maviler saçtı bir de beyaz bulutlar sabahın üstüne. Bir ben gördüm, bir deniz feneri, bir de Gazi Kayası açıklarından geçen
Kanser kelimesi, her duyanın irkilerek dinlediği, lanetli bir kelime gibidir. Hastalığa yakalanmamış olanların burun kıvırarak uzaklaşmaya çalıştığı, ancak hastalığa yakalanmış olanların da kafalarında ölüm tamtamlarının çaldığı korkunç bir travma gibidir. Her iki yaklaşım da bana göre yanlıştır.
Dil, insanlık tarihinin başlangıcından beri bir anlaşma vasıtası olarak olarak kullanılmaktadır. İlkel kavimlerden günümüze insan, dili sayesinde vardır. Dil anlaşmayı sağladığı gibi öğrenmeyi de kolaylaştırır. Ne yazık ki her varlığı özgünlüğünden uzaklaştıran, yozlaştıran insanoğlu dilin de "i
Yanakları sararmış yapraklar gibiydi
Elleri kurumuş topraklar gibi
Sen ilkbaharda solan çiçek misin be gülüm!
Hayat beklemekle geçiyor. Herkes birilerini, bir şeyleri bekliyor mutlu olmak için. Hayatta hep bir bekleyen ve beklenen var aslında.