Ayrılık Sahnesi
Kadınlığım , cesaretim ,güvenim hepsi içindi bu ayrılık . Hadi demeden başladı , hani demeden bitti bizimkisi .
"Yazarlık, kelimelerle gezinen bir dedektiflik oyunudur; ama bazen suçlu kelimeler siz olursunuz." – Umberto Eco"
"Yazarlık, kelimelerle gezinen bir dedektiflik oyunudur; ama bazen suçlu kelimeler siz olursunuz." – Umberto Eco"
Kadınlığım , cesaretim ,güvenim hepsi içindi bu ayrılık . Hadi demeden başladı , hani demeden bitti bizimkisi .
Güllerin Efendisi dediler ya Sana.. Gülleri sevmem bundandır. Gülizarlarda dolaşıp üzerime çiğ çiğ gül kokuları yağsın demem bundandır.
bu sabah gelirken çevreme bi baktımda bu hayatın bir parçası olduğunu bilmek ne kadar güzel bir duygu aslında bizi üzen şeylerin bile bu hayatın olmazsa olmazlarından olduğunun bilincinde olmak budenli yaşama bağlı olmak diyorum o kadar mutlu ediyorki insanı
kocaman bir çınar ağacının dibinde yaprakların yeşilliğinde hülyalara dalmışken yazdığım bir denemedir..
aslında boyle seyler fazla hissetmiyorum fakat.bı ınsan haddınden fazla kırılınca ve normalınden cok uzulnce herseyı cıplak bı sekılde yazılarına dokebılıyomus..
VE ARTIK RENKLERİM DE' SEN' LENDİ...
'bir ikindi vakti,ufkumda güneş batarken,yıldızlar bir gözyaşı gibi aktı sensizliğe,başladı sessiz ve sensiz geçen günlerimin ilk adımları'
anlatabilmek seni... en yüklü duygularla yaşanmış sevdaların, yanında ancak keleme kalabilecek büyüklüğünü anlatabilmek...
Yaralarım kapanıyor. Ne yapmak istiyorsun? Tekrar derinleştirmek mi? Kokun hala eksiksiz t-sirtte. Bir buçuk günde senden çok önemli bir güç aldım. Sevip kullanılmamayı, yalnızca istediğim için birine hizmet etmeyi ve beni kaybetmemek için bana dokunmayışını... Oysa herkes kaybetmemek için bana sarıldı boğdu ve bıraktı. Başkalarının beni elinde tutmak
Mavinin düşünülüp,kırmızının konuşulduğu bir hayaletler şehrinde,ben umut dolu günlerime uzun bir yolculuk yaparken
Yeni açtığım beyaz sayfaların üzerindeki ilk yazıdır senin gönül yazın…
Yeni kurduğum çocuksu hayallerin başrolü senindir…
Bekâretimi verdiğim o gözlerinden başka, değmediyse yüreğim hiçbir tınıya, bu aşkta günah aramak neden?
Adı konmamış ve konulamayacak bir ayrılık bıraktın bana…
Rüzgar!
Dinseydi dinerdi işte!
...Bir varmış bir yokmuşlar uçuşuyordu bahçede. Asırlar kadar uzaktık birbirimize, masallar kadar yapmacıktı içinde bulunduğumuz durum. Biri küçük, diğeri kocaman iki kağıttan bedendik tahta banklar üzerinde. Rüzgar uçuruyordu saçlarımızı, saçlarımız birbirine değemiyordu ama bir türlü.
...
Sonra yalnızlık gitti, ben kendi düşüncelerimin cesetleri ile
Fakir soframdaki bereketimdir gülüşlerin..Varlığındır onca acıya dayanma sebebim..Ve acıya tok, mutluluğa aç gönlümün sevgi ekmeği..
dokunma satırlarıma aklından bile geçirme/ne doğrum senin doğrun ne yanlışım yanlışın
Sil gözyaşlarını, akıtma benim için...
Sen sadece gülümse, istemesen de sus ve gülümse,
hiç birşey söyleme, sen söyleme...
Aşk iki kişinin hem başrollerini paylaştığı, hem de figüranı olduğu bir oyundur...Başrolde olduğunu zannederken insan, yan rollerden birinin kahramanı olduğunu fark ediverir keskin bir sızıyla. Terk eden rolünü çok iyi oynayan bir oyuncunun karşısında, elbette terk edilen olacaktır senaryonun acımasız tuzağında...
Bir daha seninle aynı yolda yürümem,
Seninle yürüyene yolda tuzakların var.