Ninem
Hep yalnızken mi gelir insanın aklına,paylaşılan o güzelim anlar?
Kahveye eşlik eden sohbetler,komşu evlerinden gelen sesler...
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Bunlar da pişti nine!...Ben soymaya başlıyorum hadi sen dünkü masalın devamını düşün..."
Hayatımın en doyumsuz anlarıydı onlar. Bir tabak kızarmış, soyulmuş kestane ve ninem...
Dinsel açıdan da böyle değil mi? Devamlı Tanrının hoşnutluğunu kazanmak için ömür boyu yaptığımız tüm dinsel uğraşılar, aslında sevap biriktirmek için değil mi? Yani, gelecekte cennette huzur içerisinde yaşamak için yapılmıyor mu tüm bunlar? Aslında cennet ulaşılacak bir yer değil, yaratılacak bir şeydir. O da, dünyada iken cennete
Kendimizi kaybettiğimiz bir karanlık odaydı radyo bir zamanlar. İçine girince ışıkları yakmak istemezdik ve öylece kalakalıp müzikle başbaşa, inmek isterdik derinlerimize duyduğumuz her notada biraz daha..
Günçiçeğiydi sanki, bana çevrilen, meraklı bakışlar... Gün mü, ay mı, yıl mı? ...Asır mı geçti, bilmiyorum! Ayrılıkla dansım, eşsiz bir valsti, bir başıma yapılan...
Artık kuruyemişlerin tek tek isimlerini biliyorum.Dahası yeni yılın eve davet ettigimiz biri olmadığını...Yakıcılığını...
Kendi doğallığıdır insana en yakışan... Ne dekoltesi göğüsün... Ne de, dikkat çekmek için kapanmalar...
Kabul etmek gerek, insanın doğasında bir çekicilik var... Samimiyet, ki, ne dekoltelere, ne dudak büzüp, göz süzdürmelere bedel...
Uyumasam olur muydu bu gece, bir sokak lambası gibi çöksem koynuna gecenin sabah olur muydu? Yorgun argın ve bezgin âlemin düşlerine deli bir nehir gibi dökülsem olur muydu? Uykularına bir hırsız gibi sızsam ayva sarı nar kırmızı olur muydu? Gecenin koynuna bir yılan gibi sokulsam, acep mevsim bahar
Haberi kendim okumadım, yalancı durumuna düşmeyeyim, eğer doğruysa Alman bir bakan evliliklerin 7 yıllık bir süreç olması ve sonrasında tamam yada devam diye gözden geçirilmesini önermiş.
Kınıyorum!
Hayatımı,yaşadıklarımı,karşılaştığım güçlükleri,sevinç ve üzüntülerimi kaleme almayı,istedim.
Maia ille de oyun oynamak istemişti ve saygı konusunda kalakalmıştım.
İzninizle biraz daha bu konuya değinmek istiyorum.
Kişiliklere gösterilen saygı eksikliğinin kişilerde oluşturduğu hayal kırıklıklarından söz etmek istiyorum biraz da…
Tam 98 de, sabahın 05:00 in de gittin sevdiğimiz evimizden, odan dan...
Herkes kaçmak ister bir gün hayattan, varolduğu dünyadan ve çevreden.
Başka bir bedende soluklanmanın nasıl olacağını bilmek ister her bilinç.
Arasıra, canımız istediğinde başkasının bedenine girip onun kimliğinde takılmak bir süreliğine.. Ne hoş olurdu değil mi?
Hayatımı,,karşılaştığım güçlükleri,anılarımı,kısa bölümlerle kaleme aldım.İlerde bir araya getirebilrsem hayatımı romanlaştırmayı düşünüyorum.