Bulutlar
bazen de yırtık elbiseli bir kadın olurlar gökyüzünde...Memeleri kurtulur bağlarından.İşte, o zaman başlar yağmurlar....
"Yazmak, kelimeleri çiçek gibi dikerken; aslında bahçeyi sinirle sulamak gibidir." – Franz Kafka"
"Yazmak, kelimeleri çiçek gibi dikerken; aslında bahçeyi sinirle sulamak gibidir." – Franz Kafka"
bazen de yırtık elbiseli bir kadın olurlar gökyüzünde...Memeleri kurtulur bağlarından.İşte, o zaman başlar yağmurlar....
Evime girip, çalışma odama geçtiğim anda, arka cebimde ezilen sigara paketinden üç zayiat verdiğimi fark ettim..Kırılan sigaraları sağ avucumu yumruk yaparak kül tablasına bıraktım../Avuç içine dağılan bütün tütün parçacıklarını da sol elimin yardımıyla t
Bu deneme , sevgili Esin Yardımlı’nın “Ağabiler Üzerine Bir Araştırma” başlıklı yazısına ithafen yazılmıştır.
Biliyorum dedim ya, bilmezken yazmayı, ya da yazmamaya dair söylediklerimde, açık kapıların aralığında sıkışıp kalmışlığım gibi, (gibisi fazla, mahsuru var mı) yüzüm kızarmaz benim...
Müzik evrenseldir. Diyerek, yabancı müziklere Türkçe söz yazarak bunları çocuklarımıza ve gençlerimize sevdirmeye çalışanlar! Yeni yorum getiriyoruz kolaycılığına sığınarak şarkılarımızı ve türkülerimizi bozanlar! Argo, an
Gökyüzü haykıra haykıra ağlıyordu zifiri karanlığın üzerine, rüzgar aklın alabildiğince hırçın, soğuk mümkün olabildiğince keskindi.. Yakıcı bir don geçiyordu yüzleri yalayarak alenice.. Aylardan Ocak, mevsimlerden "kara" kıştı; hem gecesiyle hem de gündüzüyle.. Kendi içine ufalmış gölgeler bile pusmuştu karanlığın ardına kaçabildiğince, kaybolabildiğince.. Şehir korkmuş, şehir ürkmüş, şehir şaşkın,
Önce aynı kitabı okumamız dikkatimi çekti sonra, elleri. evet! Elleri.. buruşmuş, titreyen elleri..
Televizyonda; bazı kahramanlar(!) için söylenen Türkiye Seninle Gurur Duyuyor! sözlerini duyunca çok kötü oluyorum.Hiç kimsenin, benimle gurur duymadığı ve asla duymayacağı gerçeği, gelip oturuyor omuzlarıma. Kendimi âciz, amaçsız ve milletimiz için h
Evet... Satıyorum... Yok mu arttıran... Üç... Beş... Hadi ama... Bu çok fonksiyonlu kalbe sahip olmak istemez misiniz... Bakmayın öyle gözümün içine... Tamam... Tamam... Üstüne ben para vereceğim... On... Yirmi... Yüz... Yok mu alan... Hadi ama... Sahibin
Bütün insanların içinde hem iyi hem kötü vardır. Siz hangisini beslerseniz o yanınız güçlenir.
Ama neticesinde fikren daha bir verimsiz geçmekte. Otuz ikinci baharımın sonlarına doğru geldiğim yer; henüz bir yer düşlememiş olsam da ,olmayı düşleyeceğim hatta gelmiş olmaya razı bile olabileceğim bir yer gibi görünmüyor bana hiç.
İyi bir yaşam için kendimi afedebiliyorum bencilce,
peki kimilerine neden yürekten affım yok ?
Bu bencillik değil de ne ?
Kalemle uğraşanlar yazının verdiği acıların neler olduğunu yeterince anlatabilse, bugün herhalde bir çoğumuz bu vadide yol almazdık.
Ama toplum olarak işportaya düşen bir kitabı, korsan olarak nitelenen yarı fiyatına bile almadığımız bir zamanda böyle tasarımların bizlere hayal geldiği gün gibi aşikar bir gerçek....
Zira içimdeki tüm pisliği akıtabileceğim bir korku hikayesi yazmak fikri de bu akşama ait bir düşünce.