"Yolcudur Abbas, Bağlasan Durmaz. ""
Elleri kelepçeli atlar, endişeli ruhlarla volta atıyor karanlık sokağımda.
"“Yazarlık: Kendi deliliğinizi başkalarının anlaması için saçma sapan cümlelere dökme sanatıdır.” – Franz Kafka"
"“Yazarlık: Kendi deliliğinizi başkalarının anlaması için saçma sapan cümlelere dökme sanatıdır.” – Franz Kafka"
Elleri kelepçeli atlar, endişeli ruhlarla volta atıyor karanlık sokağımda.
Bağışlayın beni sevgili okur ve yazar dostlarım. Dinazorlar böyledir işte. Bu soruları sorduğum için bana ne derler, hesabını hiç yapmayız. Cahilliğimizden hiç utanmayız. Yaşımız ilerledikçe, insanların kullandığı maske çeşitlerinin çokluğuna tanık olur, şaşırır kalırız. Suçlu bizmişiz gibi hemen kendimize sorarız, bundan bende de var mı, diye. Bulursak indirir
Bilmediği bir duygu ile nasıl yüzleşir insan? Hele bu Duygu gelin birlikte okuyalım....
İzedebiyat’ın bu iki değerli kalemi, edebiyat tarihimizde sanırım bir ilki gerçekleştiriyorlar. En değerli varlıklarını; beyinlerinden, yüreklerinden damıttıkları yapıtlarını kuşanıp yürüyorlar barikatlara...İnadına, inadına, inadına...
Bertrand Russell’in; ”Eğer her uygar ülkenin çoğunluğu isteseydi, 20 yılda insanları köleleştiren, alçaklaştıran sefaleti, hastalıkların yarısını ve insanlığın yüzde doksanını zincire vuran ekonomik bağımlılığı ortadan kaldırırdık. Dünyayı, güzellik ve neşe ile doldurur ve evrensel barışı sağlardık.” cümleleri, hep bir di’li geçmiş zaman olarak kalacak.
İnsan dünyaya bir şeyleri değiştirmek için gelir, en azından herkesin aklından geçmiş bir saliselik düşünce bu. Kimileri başardı, kimileri sunulanla yetindi ve kimileri egosunun ihtişamında kendini kaybetti.
Umursamazlık mı bunun adı, halkı kandırmaca mı, yoksa gerçekleri görememek mi?
Hayat öyle kısa ki... düşlerle bezenen bir uyku. Başımı yastığa koyar koymaz daldığım veya sabahın erken saatlerine kadar beni bekleten uyku... Ve ben,
nefes almanın mucizevi sarhoşluğunda şükrediyorum, kalabalığın ortasında Aşk'a dair yalnızlığıma.
-Bu satırları okuyorsanız, ve tanışmamışsak, benimle tanışma şansını kaçırmışsınız demektir. İnşallah buraya geldiğinizde artık; demem de hoş kaçar mı bilmiyorum. Beni görmek değil de, hissetmek için ruh çağırmanız gerekebilir. - Acılar yalnız olduğunuzda çıkan hayaletler gibidir. Asla yalnız bırakmayın onu.AG
Hayatımız “tekrar, durdur, kayıt” yapılamayacak kadar spontane yaşanıyor aslında. Verdiğimiz kararların altında ezilmeye bile fırsat bulamıyoruz bazen. Namlunun ucundaki hayatlar için ne kadar kısa ise bizim için de bir o kadar. Geri gitmek bu kadar imkansız ise ileri giderken nasıl bu kadar kayıtsız olabiliyoruz. Bir ateri oyununda ağaçları
Herkes kendine göre bir yol tutturmuş gidiyor. Hem ne gidiş... Gerçekten insanı anlamak çok zor.
Diyeceksiniz ki “ne şişirme”, “öyle densiz şey mi olur”, “ne ayıp şey bu” gibisinde ne derseniz deyin, haklısınız, ben de şaşırıyorum/şaşırdım da ama velâkin…
Bu saatten sonra söylenecek/yazılacak hiçbir şey kalmadı.
Ben, memleketimin savcısına, hâkimine/adaletine inanırım.
Eminim adalet yerini bulacaktır…
Brad, çocuğunun anası, sevgilisi Angelina’yı aldattı. Aşklarıyla ünlü çağdaş Afrodit Angelina geri kalır mı?...Tuttu, lezbiyen ilişkilerini basına anlattı. Diğerleri cabası. O, postmodern bir tanrıçaydı.
Kendimi iki hayvan kimliğiyle özdeşleştirdim bugüne değin. Biri Kedi, diğeri kelebek.
ülkemizde kültür, sanat, kitapçılık daha çok; parasız, pulsuz insanların uğraş alanıdır. bu alana gönül ve emek verenler daha çok parayı, onun kudretini bilmeyenlerdir. para kazanmasını da harcamasını da bilmezler ve de böyle bir kaygıları da yoktur. böyleleri yeteneklerini, ailelerinin imkanlarını da zorlayarak kültürel ve sanatsal alana yönelirler. ..
Bir balık sürüsünün peşine takıldı. Ait olabilecek miydi? Almadılar zaten aralarına. Sonra yeniden, derinlerden aynı nefesi duydu. Çırpınıp yüzeye attı kendini. Sarılmak istediği 'nefesi' kollarının arasından dalgalarla geçip gitti.