Kaybetmeden Değeri Bilinmiyor Değerlinin

Bir iki yazı dışında tam anlamıyla kendimden bir şey yazmam. Başkalarının dünyasını çok umursamadığım için başkalarının da benim dünyamı çok umursamalarını istemem. Öyle ya küçük dünyalarımızda olup bitenler yerine büyük düşünüp herkes için adalet, eşitlik, mutluluk, aşk ve güzel bir yaşam kurmanın ya da kurma gayretinin daha anlamlı olacağına inanırım.

yazı resimYZ

Normalde yazılarım gördüklerimle alakalı, biraz kurgusal, azıcık kişisel, gün sonunda ortaya karışıktır. Bir iki yazı dışında tam anlamıyla kendimden bir şey yazmam. Başkalarının dünyasını çok umursamadığım için başkalarının da benim dünyamı çok umursamalarını istemem. Öyle ya küçük dünyalarımızda olup bitenler yerine büyük düşünüp herkes için adalet, eşitlik, mutluluk, aşk ve güzel bir yaşam kurmanın ya da kurma gayretinin daha anlamlı olacağına inanırım. Mustafa Kemal gibi bir adamın da dediği gibi bu naçiz vücutlarımız bir gün elbet toprak olup gidecektir. Bu yüzden düşünce ve yaptıklarımızı sonraki nesillere aşılamamız lazım. Onlar da önce sorgulasın, ondan sonra bu yaşamda ne yapacaklarına karar versin. İşte bu yüzden genelde eleştirisel yazmaya gayret ederim ki ben de dahil hepimiz kendimizi yontabilelim Neyse.

Yakın zamanda yani dün (bayağı uzun bir gün, bakma!) arabamı servise verdim ve bir gün boyunca hayatımda büyük bir eksiklik hissettim. Emin ol, hala da hissediyorum. İş dönüşü iş arkadaşımın beni bırakması yerine farklılık olsun diye yürümeyi tercih ettim. Nasıl da garip geldi. Yaşadığım şehir daha farklı geldi gözüme. O kadar da sıradan ve sıkıcı değilmiş. Trafikte beklemek yerine ara sokaklardan hemen eve ulaştım.

Sabah olduğunda işe gitmeye hazırlanırken ani bir yağmur bastırdı. Arabam malum dünden beri servisteydi. Uzun süre kullanmadığım hatta varlığından bile haberdar olmadığım şemsiyeyi bulup yola koyuldum. Yağmur o kadar şiddetli yağıyordu ki yüce güçler tarafından bana karşı yapılan bir test olmalı herhalde diye düşünmeden alamadım kendimi. Öyle ya istediğin dine inan, bizleri yaratan bir yaratıcı ve bu dünyada da olma sebebin var birader. Öyle evrimmiş, maymunmuş, gorilmiş Bunları geçelim Neyse

Yollarda alt yapı olmadığı için köşeden köşeye gitmeye çalıştım. Sol tarafımdan koşar adımlarla ilerleyen bir tane hep de olur ya ama valla oldu üstü başı kir içinde birini gördüm. Sanıyorum işçi. Başına gazeteyi tutup yağmurdan korunmaya çalışmış, elindeki iki tane ekmeğin bulunduğu poşetle de işine doğru gidiyor. Yani işine doğru gidiyordur diye düşünüyorum. Yoksa sabahın bir körü hele bu yağmurda acil ekmek almam lazım diye düşünmemiştir değil mi? Herhalde inşaat işçisi ve arkadaşlarına ekmek aldı. Biraz bir şey atıştırıp, yarı aç çalışıp, gün sonunu bekleyecek. İşte bu durum beynimde kıvılcımlara neden oldu.

Beni bilen, bilir. Karakterim gereği çok söyleniyorum. Belki mükemmel olmasa da sahip olduklarımın sorunsuzunu, iyisini istiyorum ama onları kaybettiğimde kafama dank ediyor, etti. Aşk için de böyle bu durum. Hayatımda olan kadının değerini unutuyorum bazen. Ailemi, arkadaşlarımı da yersiz yere üzebiliyor ya da ilgilenmiyorum. Hatta bazen işim bile sıkıcı gelebiliyor. Bunlar işte hep rahatlıktan, sıradanlaşmadan Sahip olunca bir şeye, onun değerini unutuyoruz. Kaybedince de ama, ama, ama diye üzülüyor ve özlüyoruz.

Demem o ki, şimdi anlamaz çoğunuz malum saçma sapan haber kaynakları ve filmlerle beyniniz yıkandığı için sorgulayamaz hale geldiniz, arabamın yokluğu sahip olduğum değerlere ve benim için değerlilere daha sıkı sıkı sarılmam gerektiğini hatırlattı. Gerçekten kötü olmadan iyinin değerini, problem olmadan çözüm yolu aramayı, kaybetmeden savaşmamız gerektiğini hatırlamıyoruz ya da ben hatırlamıyorum.

Özet: Hayatının parçası olan şeyleri ara ara vur, kır, parçala ama asla değerlerini unutma. Onlar için hep savaş!

Başa Dön