Ne Yapmalı Ne Etmeli de Gelişmiş Demokrasiyi Ülkemize Getirmeli
Merhaba, Ne Yapmalı Ne Etmeli De Gelişmiş Demokrasiyi Ülkemize Getirmeli , başlıklı yazımı yorumlarınıza sunuyorum
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Merhaba, Ne Yapmalı Ne Etmeli De Gelişmiş Demokrasiyi Ülkemize Getirmeli , başlıklı yazımı yorumlarınıza sunuyorum
“Çünkü o düşündü, ölçtü, biçti. Kahrolası ne biçim ölçtü, biçti? Tekrar tekrar kahrolası ne biçim ölçtü, biçti?”
Bütün bunlar onun takındığı tutumun çok büyük hayret verici olduğu¬nu ve onun kat kat azabı hak ettiğini anlatmak içindir. Daha sonra Yüce Allah onu insanlarca görülen birtakım hallerle nitelendirerek
Saf yani kurumsallaşmamış haliyle muhalefet kavramının özüne ikinci. Bakış
Dünyada ve özellikle ülkemizde yaşanan terör belası ve bu yüzden çektiğimiz acıları hafiften anımsatan ve bu terör belasına karşı ve bunları önleyemeyenler ya da önlemek istemeyenlere karşı duyarlı olmamız gerektiğini söyleyen bir yazı...
Uluslar arası tekellere hizmet eden politikacılar halkların hafızalarını törpülemek için önceleri ‘’dün dündür bu gün bu gündür ‘’ söyleminde idiler. Yunus Emre gibi kültürel değerlerimizi çalarken bir yandan da Deniz Gezmişleri’ de dönemin maceraperest yumuşak başlı ama ortamın havasına kapılmış gençler olarak ilan edebilirler.
..İdeoolcik edebiyat yapmak lazım bu aralar.!Hincik milli billik zamanı..Bi bildikleri vaa elbet..! Kürtler de insan canım.! Yazık oldu şu hırant’a da.!Didiydim zamanında.Gaşımayın olum bu gadaa diyi.!Dinnemedilee işte.! Bi cahallık olmuş.! Bu gadar böyütmemek lazım.! Takdiri ilahi.! Öleninen ölünmüyo işte.!
1986 yılında Çernobil’de yaşanan nükleer felaket daha dün gibi zihinlerde güncelliğini korurken ABD ve Rusya arasında START antlaşmasının devamı niteliğinde nükleer başlıklı silahların sayıca azaltılmasını ön gören yeni bir antlaşmanın imzalanacak olmasıyla konu tüm dünyada önemini bir kez daha hatırlatarak, ilgili olabilecek tüm platformlarda uzun uzadıya ele alınıp,
Siyasete alet edilemeyecek en önemli unsur insan sağlıdır. Son yıllarda yap boz tahtasına dönen sağlık politikaları insan hayatına verilen değerin en güzel göstergesidir.
Uzunca bir zamandır hemen yakınımızda, neredeyse sınır komşusu olduğumuz devletlerde yaşanan sıkıntıları gördük. İran’da, Irak’ta, eski Sovyetler Birliği’nde, Yugoslavya’da ve Almanya’da olup bitenler… şöyle bir yirmi yıl kadar gerilere gidildiğinde hiç değilse bizim gibi sıradan insanların ön göremeyeceği çapta köklü değişimler yaşandı buralarda. Almanya, doğu ile arasındaki duvarları
Merhaba. Her Şeyi Ben Bilirim Hastalığı üzerine bir yazı yazmaya çalıştım, yorumlarınıza sunarım .
"ne gariptir bu ülkedeki her güzel şeyin taşlanması...
ve Can Dündar'a Oscar ödülünü yakıştıranlara: Bir kez daha gurur duyarız...Neden olmasın?"
İsrail sevdalısı gibi davrananlara karşı ve Davos'taki olayları İsrail'in lehine yorumlayanların ve de dünya gözünde değerimizin düştüğünü savunanlara karşı okuyucuları ve halkı bilinçlendirmek adına birkaç kelam ettim.
Somali’deki açlık, kuraklık ve çocuk ölümlerini içeren görüntüleri bir zamanlar ekranlarda bolca izlerdik. Kara derili Afrikalının bu içler acısı durumu köle ticaretinin yaygın olarak yapıldığı orta çağdan bu güne değişmeksizin süre geldi. Belki de milat öncesi bir arka uzantısı bile vardır bahtsızlıklarının. Öyle ya mısır gibi devasa bir
Şimdilerde dünya, işçilerin değil, o işçileri kullanarak işsizlerin sömürüldüğü bir yerdir. İnsanlar emeklerinden değil, alışkanlıklarından, bağımlılıklarından, düşüncelerinden, tutkularından, inançlarından, tabularından, aidiyetlerinden, algılarından, korkularından, cesaretlerinden, evlatlarından, ailelerinden, giysilerinden, yediklerinden, konuştuklarından sömürülüyor. Sendikalaşma, grev hakkı, çalışma saati vs. türünden daha iyi şartlarda işçilik-kölelik için mücadele, bugünün dünyasında yaşayan insanların hedef
Kuzey Irak Kürtleri ile Türkiye'nin ortak çıkarları var. Bütün sorun gerçeği görebilmekte.
Merhaba. Bendenizin Yaptığı Hatalı Bir Projeden dolayı Bina Depremde Yıkılsa başlıklı yazımı yorumlarınıza sunarım.
Türkiye Hükümeti, anlaşılan devletin diğer kurumlarının da onayını almış olarak, demokratik bir açılım başlatmayı önlerine koymuştur. Gerçek içeriği ve sınırı belli olmasa da, bu açılımın, ileri bir adım olduğunu kabul etmek lazımdır.
Ülkemizde halen 1982 anayasasının hangi maddelerinin değiştirilip hangi maddelerinin değiştirilmemesi gerektiği şeklinde beyhude bir tartışma sürmektedir. Gerçek anlamda 12 Eylül’den çıkışın sivil bir anayasa ile mümkün olabileceği birçok kesim tarafından bilindiği halde, böylesi bir girişime karşı soğuk bakılmakta, müstahkem mevkilerin kaybedilebileceği düşüncesi ağır basmaktadır. Bu durum göstermektedir ki
Malumunuz; Kılıçdaroğlu son günlerde Cumhurun, yani bizim Cumhurbaşkanımıza karşı açık ve net ifadelerler küfrediyor, hakaretler yağdırıyor, halkı kin ve nefrete sürükleyip cazgırlık çıkartmak istiyor.
Ne demiş eskiler; “eceli gelen it cami duvarını pislermiş.”
Bir genel başkanın kullandığı ifadeye bakar mısınız Allah aşkına…
Seçim arefesinde parti liderlerinden, medyada ve televizyonlarda ülkenin geleceğine dönük doğru, güçlü ve güzel gerçekleri dile getirmesini bekledik.