Demokrasiyi Nasıl Tarif Edeceğiz?
Bu hal ve gidiş içinde Demokrasiyi tarif etmek olanaksız.
"Ölümsüz olmak güzel fikir, ama sabahları erken kalkmak zorunda kalmamak daha güzel." - Albert Einstein (kurgusal)"
"Ölümsüz olmak güzel fikir, ama sabahları erken kalkmak zorunda kalmamak daha güzel." - Albert Einstein (kurgusal)"
Bu hal ve gidiş içinde Demokrasiyi tarif etmek olanaksız.
Mine'yi Sinan ile Timur sevmektedir. Bu olay tam kurtlar vadisine dönüşmektedir. Polat Alemdar Mine'yi ikisine bırakmamakta kararlıdır. Hemen Memati'yi çağırır. Memati Mine'yi kaçırır. Polat Alemdar'ın yanına getirirken Mine'ye aşık olur. Polat Alemdar'ı öldürür. Olay büyümüştür. Kanuni bunu bir devlet ve millet meselesi sayar. Hürrem'e Mine'ye aşık olduğunu söyler.
Onlara ‘battaniye serecek bir yer’ bile bırakılmadı. Hepsine çoktan ’vahşi’ damgası vurulmuştu. Kuşaklar boyunca doğayla uyum içerisinde yaşayan Kızılderililerin bilgeliği hiçe sayılmış, dinsel ritüelleri bile yasaklanmıştı. Vatandaşlık ve oy hakkı da 1924’e kadar tanınmadı.
Ekonomik çıkarlar uğruna yapılan etnik, dinsel, mezhepsel savaşlarda, kan gövdeyi götürsün, meydan diktatörlerin, diktatör ailelerinin saltanatına kalsın istiyorum. Demokrasi, sosyalizm falan da neymiş öyle? Hepsi uzak dursun bizden.
Olur olmaz yere konuşmak yerine bir kere de söylediklerinizi kendiniz uygulasanız olmaz mı? Bize inandırmaya çalıştıklarınızı bir kere de kendiniz ve cidden inansanız daha güzel olmaz mı?
Genelde erkek çocuklarına yakıştırılır bu fırlatmalık durumu. Çocuğun babası da zaman zaman gizliden gizliye, bazı zaman da göstere göstere çocuğuyla gurur duyar. Fırlatma olmak sanki güzel bir şeymiş gibi gelir, diğer insanların aklına... Ulan onun çocuğu fırlatma oluyor da benimki niye fırlatma olmuyor, onu fırlatanlar benimkini niye fırlatmıyor,
Birbirimizi kandırıyoruz o kadar. Kimsenin söylediklerine inandığını ya da böyle bir derdi olduğunu sanmıyorum. Laf üretmek yerine olaylara empatik bakarak çıkarlarımızı besleyen hatalarımızı görmeli ve yanlışlarımızdan dönmeliyiz.
Heyamola Yayınları “Trabzon’dur Yolumuz” adı altında Trabzon’la ilgili bir şehir kitaplığı oluşturma gayreti içerisine girdi. İyi de yaptılar. Aslında bu geç kalmış bir çalışmaydı. Bu yayınevinin sahibi olan Ömer Asan, Trabzonludur. Bu şehrin havasını teneffüs etmiştir, suyunu içmiştir. O, doğduğu şehre böylece vefa borcunu ödemektedir. Başta Ömer Asan
Siyasi davalar, neoliberal ideoloji ve politikaların dışına düşen her örgütlenme ve bireyi yok etmeye yönelik bu ülkede. Üniformasız diktatörlük ve sivil darbe tüm gücüyle hüküm sürmekteyken, darbeciler ve darbecilikle mücadele, göstermelik bir safsata…
Günümüz müziğine dair bir kitabın değerlendirilmesi...
Boran Kuşu , Özgürlügü Sevi̇yor , Di̇zgi̇nlenemi̇yor,tesli̇m Olmuyor, Gerekti̇ği̇ni̇de İnandiği Değerler Uğruna Canindan Vazgeçi̇yor