Ben Şimdiden 2023 Yılının Hayalini Kuruyorum
İçimden haykırmak geliyor: Yuh, yani bir Fransız gibi de mi olamayacağız! diye
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
İçimden haykırmak geliyor: Yuh, yani bir Fransız gibi de mi olamayacağız! diye
Bazen hayat önüne bir yol çıkarır. O yoldan gitmek zorunda kalırsın. Ne bir çaren vardır ne de bir başka yol. Önündeki yol ise hem kırık camlarla hem de raptiyelerle doludur. Her adımda iki nedenden dolayı ağlarsın. Birincisi bir başka yol bulmadığın için ikincisi ise canın yandığı için. Hem
Eskiden:
-Sağdaki soldaki gençler birbirleriyle kavga ederlerdi.Ama ne sağdaki ne de soldaki emperyalizmin uşağı olmayı kabul etmezdi.
Şimdi:
-Sağ,sol kalmadığı gibi küreselleşme yutturmacasıyla emperyal güçlerin ya kalemi ya da ağzı olduk.
Ercan Kesal
Onlarca yıl ülkemizin çocukları da, birbirine kırdırıldı. Ateş düştüğü yeri yaktı hep, nice ocak söndü. Köyler bombalandı, boşaltıldı, insanlar yerinden yurdundan edildi. Şehirler göç edenlerle doldu, göçün yarattığı sorunlar yaşandı, yaşanmakta.
Ayrı devlet, demokratik özerklik, federatif yapı derken, şimdilik üniter devlette pazarlık bağlandı. Bizim sınırlar, Misakı
Mudurnu ağzıyla yazılmıştır.
Onlar kader mahkumları. Onlar bir şekilde ceazevine giren ve tutuklulukları boyunca toplumdan soyutlanmış; dışarıya hasret, güne hasret, dosta, arkadaşa, yarenliğe hasret, bir merhabaya hasret, ötekileştirilmiş mahkumlar.
Mudurnu ağzıyla yazılmıştır.
Deniz sekide aldığı hapis cezasının onaylanması müteakip Bakırköy kadın cezaevine alındı , kolay değil 6 yıl ceza bir sanatçı için uzun bir süre , Bayhan için, hapislerde yatmış bir kişi popstar olamaz demişti , şimdi anlaşılıyorki cezaevinde yatan popstar olamaz , ancak popstar olanlar hapiste yatabilirmiş.. ilahi adaletbu
Bu yıl, Karaburun Börklüce Şiir Günleri’nin dördüncüsü düzenledi.
Yine bir avuç, eşitlik, özgürlük ve şiir tutkunu aydının olağanüstü özverisiyle.
Kellesi uçurulan Börklüce’yi unutmayan toplumsal bellek, Sivas’ta cayır cayır yakılanları unutur muydu? Etkinlik bu yıl, şair Behçet Aysan anısına düzenlenmişti. Genç yaşta, pek yakında yitirdiğimiz
Demokratik güçlerin bir bölümü, özellikle Ergenekon tutuklamalarıyla başlayıp referandumla ilerleyen süreçte, bilerek ya da bilmeyerek, “İnsan hakları” aldatmacasına kanarak, bu güçlerden demokrasi bekleme yanılgısına düştüler. “Yetmez ama evet” diyerek utangaç bir iktidar yandaşlığı sergilediler. Ya da boykot çağrısıyla güçlü bir tepkiyi önlediler. Bu büyük bir yanılgıydı. Bu yanlışlardan
Biliyor musunuz, sıklıkla hep şunu düşünürüm "adaletsizlik duygusu, yangından daha beterdir, anında yürekleri tutuşturur, kıyıcı duygularla yakar insanı, yöneticilerin ellerinde söndürmek varken, neden bu yangını izliyorlar?" bir türlü de bu düşüncemi bertaraf edemiyorum:
Sinemamızın aileye karşı merhameti yok. Vicdan kapılarını kapatmış. İş intikama dönüşmüş. Ergen kararsız ve sistemsiz davranışlar sergilerken, sinemamız aileye karşı kararlı ve sistemli bir davranış içindedir. Daha planlı hareket eden sinema, aşamalı ama sürekli aynı konularla insanların zihinlerini ve duygularını köreltmektedir. Seyircisini düşüncesini kendi değerlerine yabancılaştırma politikasını başarılı
İskender Pala