Pal Sokağı Çocukları
Geçenlerde Bir dilim sohbet sitesinde rastladığım Pal sokağı çocukları kitabıyla ilgili yazıyı okuyunca birden çocukluğum aklıma geldi.
"Okumak, bir insanın kendi aklını başkasının aklıyla kirletme sanatıdır." - Arthur Schopenhauer (kurgusal olarak)"
"Okumak, bir insanın kendi aklını başkasının aklıyla kirletme sanatıdır." - Arthur Schopenhauer (kurgusal olarak)"
Geçenlerde Bir dilim sohbet sitesinde rastladığım Pal sokağı çocukları kitabıyla ilgili yazıyı okuyunca birden çocukluğum aklıma geldi.
Mevleviliğin morfolojik yönü, biçimsel yapısı, özü, ortaya çıkış nedenleri, Mevlevihanelerin özellikleri, yönetimleri, örgütsel yapıları, ayinleri, törenleri, Mevlevilerin giyimleri, gelenek ve göreneklerini hakkında bilimsel ve nesnel bilgi edinmek istiyorsanız bu kitabı okumanızı öneriyorum.
Sevgili izedebiyat yazarları! Yüzlerce şair ve yazarın eserlerinden oluşan bu yıllığı hiç merak etmiyor musunuz?
Melih Cevdet Anday'ın yazdığı Timuçin Esen ve Devin Özgür Çınar'ın sahneye koyduğu
"Mikado'nun Çöpleri " üzerine naçizane bir deneme
Pırpırbıyık Hasan Kaçan,Gani Müjde'nin Osmanlı Cumhuriyeti filmine atıfda bulunarak şöyle buyurmuş;
Dücane Cündioğlu’nun “Cenab-ı Aşk” adlı kitabı, yazarın diğer kitapları gibi eğitici ve öğretici nitelikleri hâiz. Ama kitapta katılmadığımız bazı noktalar da var.
Ne türküler yakılmıştır, ne şiirler yazılmıştır özgürlük üstüne. Bazıları özgürlüğü insanlıkla, aşkla, umutla ve hayata tutunmakla özdeşleştirmiştir. Güvercin ve zeytin dalı barış ve özgürlüğün sembolü olmuştur kültürümüzde. Bütçelerinin yarısını silahlanmaya ayıranlar da barış ve özgürlük lafını ağızlarında sakız etmekten geri durmamışlardır yine de.
Teslis Sendromu, gerçekten çok ilginç bir çalışma. Kitabı okurken, yazarla birlikte, dinlerin arka bahçelerinde, mahzenlerinde, geziniyorsunuz. Kurban sunma nedir, bu sunuşta gerçek amaç nedir, öğreniyorsunuz. Papaz cüppelerinin, imam sarıklarının altında neler gizli, görüyorsunuz.
Tesadüfen gördüğüm bir kalpti onunkisi. Daha ilk saniyelerde farkedilen bir iç ürpertisi, bir kendinle yüzleşme, bir uzaklara bakma, hatırlama ve gözyaşıydı gerisi. Tokat gibi patladı yüzümde.. Sarsıcı, çokça yalnız, tedirgin edici, çokça yıkıcı gerçeklerdi. Bir çağan ırmak betimlemesiydi bu yaşananlar..
İskender Pala’nın “İki Darbe Arasında” adlı kitabı yakın tarihimize ışık tutan önemli bir belge niteliğinde.
Daima söylerim: “Her ölüm erkendir aslında.” Hayat bütün zorluklara ve sıkıntılara rağmen yaşanmaya değerdir. Ölümü kimse sevdiklerine yakıştırmak ve yaklaştırmak istemez. Her ölüm arkasında bir enkaz bıraksa da şair ve yazarların ölümü ayrı bir yıkımdır. Çünkü onların hayran kitleleri vardır. Böyle ölümler sadece yakın akrabaları değil, ölen kişinin
Anlatılanlar insanı sarıp sarmalamıyor. Benöyküsel bir anlatım olmasına rağmen, üçüncü kişi ya da tanrı yazar anlatıyormuş üslubunda ilerliyor roman.
Asım Bey tam bir Cumhuriyet çocuğudur. Gençlik yıllarından beri sürdürdüğü Cumhuriyet gazetesi okurluğunu bir patron olmasına karşın sürdürdüğünü söyler.
Genelde, bir dost kazığı sırtımıza çakıldığında veya bir aşk acısı yaşadığımız anlarımızda, Hayyam'ı hemen yanı başımızda buluruz.
Dostoyevski, devrin bir çok ilerici genci gibi büyük toprak ağalarını koruyan kölelik kanunlarının yarattığı sosyal ve siyasal yapıdan rahatsızlığını Belinski’nin toplantılarına katılarak belirtir.
her popüler yazar ve şair türkçeyi iyi yorumluyor demek değildir...
Şermin Yaşar