"Tanrı zar atmaz, ama ben onu zar atarken yakalasaydım, o zarı yutardım." – Albert Einstein (Kurgusal)"

Yûşa Irmak

İnsanları Tanıma Sanatı

İnsanları, olayları ve eşyayı duyularımızla algılar daha sonra onu zihnimizde şekillendiririz. Bu algılama biçimi tam olarak sübjektiftir ve kişiye özel bir durumdur. Karşımızdakini anlamak ve anlamlandırmak istiyorsak, sübjektiflikten kurtulup, görme, işitme ve dokunma duyularını bilinçli olarak harekete geçirilmesi gerekir.

Gerçek Temizlik

Nezafet(paklık, arılık, temizlik), doğal temizlik anlamı taşır ve bütün varlığı kuşatıcı ontolojik bir olguyu temsil eder. Bu kelime, maddi çağrışımlar ile birlikte esasen maneviyatımızla da ilgilidir.

O, Gariplere Ne Mutlu

Takrîr edemem çektiğim âlâmı felekten
Zirâ ki anın zikri de bir gûne elemdir
(Müverrih Râşid) İzzet Mollanın bir beyti ile girelim söze.
Der ki,
Gerdûn sitem-i baht-ı siyâh etmeğe değmez

Resimli Roman Çağları

Geldiler
Sözü şerh edip renk katmaya geldiler. Daha iyi anlaşılsın diye sözler sayfa sayfa nakışladılar kitapları. Aşk hikâyelerinin duygusallığını, fabllerin öğreticiliğini, efsanelerin hayalperestliklerini ve siyerlerin kutsallıklarını kendi anladıkları şekilde resmettiler, daha iyi anlayalım diye okuduklarımızı.

Mihr ile Mâh

Esasen Batlamyus kuramına göre şekillenen orta çağ şark astronomisi dünyayı merkeze koyarak, isimlerini gezegenlerden alan üst üste yedi kat felek tabakasından bahseder. Buna göre, 1. katta Mâh (Ay, Kamer) feleği, sonra sırasıyla Utarit (Merkür), Zühre (Venüs, Çoban Yıldızı, Kervankıran), Mihr (Güneş, Şems), Mirrih (Merih, Mars), Müşteri (Bercis, Jüpiter)

Mekanlar ve Fikirler

Şahsiyetleri mekanlar oluşturur. Coğrafya kadar şehirler de etki eder insanın kişiliğine. Doğulu insan ile batılı insanın macerası biraz da bu mekanların macerasıdır.

Yılan ile Musa; Süleyman ile Karınca

Şair Nailînin (ö. 1666) bir gazeli şu beyitle başlar:
Mârız ki asâ-yı kef-i Musâda nihanız
Mâr anlama mûruz ki teh-i pâda nihânız.
Yani, Biz yılanız; Musanın elindeki asada gizli bir yılan Belki yılan da değiliz; ayak altında ezilen bir karıncayız biz.

Hayır Olsun İnşallah!..

Sizler de sık sık rüya görür müsünüz? Gördüğünüz rüyaları hatırlar mısınız uyandığınızda veyahut unutur musunuz rüyanızı hatırlamayı? Buruk bir tat yahut derin ıstıraplar veren rüyalarınız var mıdır sizin de?

Nezakete Davet!..

Konfuciuz (Konfiçyus), hayatın anlamını şu iki kavram ile özetler: Kendine hakim olmak ve nezaketli olmak. Sonra açıklar, kendine hakim olmak, insaniyetli olmak demektir.

Hüzün Garında

Issız bırakılmış yurtlarda kadim zaman insanlarıyla buluşmak ister misiniz!? Bir yolculuğa çıkalım o halde bugün; yıllarca önce terk edilmiş bir diyara doğru?!..

Sevmeyi Yaşamak

Bir gün sormuşlar alp erenlerden birine: -Sevginin sadece sözünü edenlerle onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? -Bakın göstereyim, demiş o yiğit adam.

Bayrama Hakkımız Var mı?

Aşağıdaki hadis-i şerifi (1) Taberanî (2) ve ondan naklen de Aclunî (3) zikrediyorlar. Baştan sona ibret ve hikmetle dolu bu hadisi şerifi birlikte okuyalım:
Avf b. Malikten:
Hz. Peygamber -salat ve selam üzerine olsun-, şöyle buyurdular:
Sizin için altı şeyden korkarım,

Affeder Misiniz?

Bazı insanlar kolayca affediyor, bazı insanlar ise zor affediyor. Ama hemen herkesin kabul ettiği bir gerçek var: Aftan her iki taraf da bir fayda sağlıyor

25\. Saat Filmi

Şehirler ve insanlar, ancak keder ve acı ile inşa olurlar; ama, fakat ve lakin önce tahrip olması gerekir tıpkı Anka kuşunun küllerinden doğabilmesi için önce yanması gerektiği gibi Keskin duruşların iyi kalite politik bir bakış açısının, insanlık hallerinin yuvarlak ve yumuşak hatlarıyla iç içe geçebildiği, başarılı bir film

Kıskanmak

Boş lafları satın alan ve ne konuştuğu hakkında en küçük bir fikri olmayan geveze insanları oldu bitti sevmem. Yani bana yapılacak en büyük işkence, herhalde çenesinin şirazesi kaçmış birini uzun süre dinletmek olurdu. Böyle birine katlanmaya mecbur kaldığımda ruhum daralır ve üstüme garip bir fenalık çöker. Daha da

Başa Dön