Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Kendisini en mükemmel sanan ama bir o kadar da zavallı yaratıklarız aslında. Her şeyin en iyisini en doğrusunu yaptığımız zannıyla kandırırız yalnızca kendimizi. Nerede bir yanlış görsek atlarız balıklama değerlendirmek ve yargılamak için. Özümüzde yüksek hakimler var ya hani, ya da adalet temsilcileri.. Bizler asla hata yapmayız çünkü, “başkaları”dır yanlışları olan. Unutmayız hiç bir zaman onların yaptıklarını, birilerinin canını acıtmak için sunarız her seferinde önlerine ısıtarak. Yenilensin diye, ilk günki gibi acıtsın diye, her bir detayı sil baştan önüne serilsin diye. Zevk alacağını mı sanır insan bunu yaparken bilmem ama birisi bana şu “başkaları”nı tanıtsın da artık ben de bir göreyim neymişiz biz ? Değer yargılarımız mükemmel de ben mi bilmiyorum ? Benim dünyamda herkesin doğrusu, yargısı, özü, yaşayışı kendine de neden şu insanlarda hep bir başkasını ezerek yaşama hırsı var anlayabilmiş değilim. Ne birilerinin kriterlerine uymak zorundayız ne de başkalarının doğrularına göre yaşamak. Ne senin acımasızca vardığın kanıların beni değiştirir ne de tutarsız atıp tutmaların. Hepimiz farklıyız ve hepimiz hata yapıyoruz da sizdeki bu mükemmelliyetçilik neden ? Sanırım bir gün kendimizin de hata yapabilecek olma ihtimalinin yargıladığımız insanlarla aynı olduğunu unutuyoruz. Bu yüzden bu kadar gevşek ağızlılar var etrafımızda. Yadırgamamak lazım oysa, ne de olsa insanoğlu işte çabuk aldanıyoruz... Zaman birbirimizi yerme, yerden yere vurma zamanı mı da ben yanlış biliyorum ? Affınıza sığınarak bu yaşımda büyüklerimi yadırgıyorum, derdiniz yok mu da hiç oturup insanların hayatını irdelersiniz ? Bizler birbirimize destek olup, hatalarımızı örtüp birlik olmamız gerekirken neden bu ayrımları yapıyoruz? Neden bilmeden değer yargıları ve ahlak varsayımları yakıştırıyoruz insanların üzerine? Neden bu acıtma isteği, acımasızca lekeleme gayesi? Ya ben yanlış bir dünyada yaşıyorum, ya da bana bu dünya yanlış anlatılmış.. Henüz bu kadar çirkinleşmiş olmamalıydık..erken, çok erken...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Burcu Özdamar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |