Umutlar, tersine çevrilmiş anılardır. -Anonim |
|
||||||||||
|
İnşaat Mühendisliğinde kaba inşaatın önemi diye başlık yazdık belki dikkat çeker belki şu önce MESLEK mi yoksa PARA mı diyen mühendis ve mimarların,Yapı sahiplerinin,Ustaların dikkatini çeker . Aslında bu yazıyı kaleme almamdaki bir sebep te geçenlerde bir tv kanalında bir mühendisin mantolamanın korrozyonu önleyerek binanın sağlamlığına katkıda bulunduğunu söylemesidir .. O mühendis mantolama işi yapıyor ve yaptığı işin binanın sağlamlığınada katkıda bulunduğunu söylemekte bir sakınca görmüyor. Amaç PARA. Tamam ısı yalımına bişey denmez.. Bir inşaatta sıva veya mantolama veya binanın dış dekorasyonu iç dekorasyonu nedir makyaj makyajda neye yarar içersi kof hasta bir insanın yüz rengini makyajla falan gibi şeylerle genç diri göstermek gibi bir şeye benzer.. Şimdilerde birde döşemelerde strofor asmolin kullanılıyor bu kullanılan strofor asmolinler heralde ısıya yangına dayanıklı malzemedir yapanlar düşünmüştür onu yoksa Allah esirgesin onu da bir yangında göreceksek o kötü. İnşallah havalar inşaatların yapıldığı güzel günler gibi giderde bir şey görmeyiz.. Bu arada güçlendirme konusunuda ele alayım Betonarme sistemde güçlendirme diye bir şey nasıl olur ki yıkıp yeniden yapılmasından daha pahalı olmaz mı? Eğer gerçekten güçlendirme yapılacaksa.. Kaldı ki betonarmeyi rijit olarak kabul ettikten sonra üzerinde oynamak ne kadar doğru bir yaklaşımdır.. Helede temelde oynama ne derece sağlıklı dır? Kaba inşaat tecrübeli mühendislik ve dikkatli kaliteli bir işçilik gerektirir. Dıştan veya içten görülecek estetik işçilik yani mimari özellikler yapının sağlamlığıyla Allah esirgesin bir depremde can ve mal kaybına sebep olması veya enkaz haline dönüşmesiyle bir ilgisi yoktur. Ne yazık ki insanlar yapının boya badana gibi özelliklerine daha çok önem veriyorlar . Oysa yapının istendiği taktirde boya veya badanasını her yıl yenileyebilirler. Dış veya iç görünümlerini alçı ve benzeri süslemelerle estetiğini değiştirebilirler. Ancak yapının kendisini yani mühendislik hizmeti alan bölümü olan kaba inşaatı dediğimiz yapının kendisini yıkmadan değiştiremezler… Şimdi kaba inşaatı bir ele alalım ve korrozyon nasıl önlenir onada değinelim, Bu arada inşaat yapımında suçlu kim onada ışık tutalım. Bir inşaatta betonu sevmiyen en büyük etken topraktır. Neden toprakve nem; Toprak kullandığınız donatıya nerden temas ederse ordan kısa sürede malzemeyi korrozyona uğratıp ordaki donatı çapını inceltir nihayet kopar ve o malzeme ordan çalışmaya başlar . oysa betonarme dediğimiz şey demirle betonun orantılı bir şekilde birleşmesinden meydana gelen rijit yani katı bir yapı malzemesidir. Şimdi temelden başlıyalım ve bu arada yazının içinde suçluyuda suçlularıda beraberinde bulalım. Temel atılmadan önce temel zeminin tam kotunda kazılıp tesviyesi yapılır. Şimdi bu işçiliği biraz yükseltir. O zaman bu yapı sahibinin pek işine gelmez yapan kalfa veya ustanında işine gelmez, kontrol da ya anlamaz veya önemsemez. Oysa en önemli şey binanın kotunda oturtulmasıdır. Bu kotunda olan zemine üzerine konulacak donatının toprakla temasını kesmek için en az 10 cm grebeton serilir. Şimdi burada 10 cm grebeton maliyet demek olduğundan (hem malzeme hem işçilik) buda yapı sahibinin , kalfa veya ustanın pek işine gelmez ve yine kota ve kalınlığına önem vermeden grebeton dökülür. Artık temel donatılarının bağlanması aşamasına gelinmiştir. Bu grebetonun üzerinde yumruk büyüklüğünde bir çamur parçası toprak parçası kalsa donatıyla temas etmesiyle kısa sürede o donatıyı ordan keser. Buda tamamen bir .dikkatsizlik önemsememe sonucudur . (Dikkat her işte en önemli faktördür.)Temel demirleri bağlanır . Burada demirci 3-5 parça demiri kıvırmadan yani işçilikten kaçar (hatta bazan bu mühendiste bişey bilmiyor bukadar demir ne yaa ben falan yerde aynı inşaatta çalıştım bunun yarısı demir vardı bu mühendis batırmış seni diyerek) inşaat sahibinin kafasını karıştırır. (o yaptığı kontrollu bina kaçıncı deprem kuşağında olduğundan bihaber. Ukalalık yapacak ya) demirci 3-5 demirin kıvırma işinden kaçar ve kontrolde ya gözünden kaçar yada pek anlamaz her ne hâl ise temel betonu dökülür. Burada pas payının asgari 5 cm alınması uygun görülür. 7-10 cm almak maliyeti artırır değil mi? Hatta o 3-5 demirin kıvırma işçiliğinden kaçan demirci birde arkadaşlarının arasında hava atar. Mühendise yutturdum diye.. Artık temel dokülmüş sıra artık kolon kalıp işine gelmiştir. Bu arada işinde çabuk bitmesi istendiğinden kolonlarda şakul ve kot kullanılması işçiliği uzattığından kaçınılarak gözle yapılması daha işi çabuklaştırır. O zamanda tabi hata kaçınılmazdır. Betonarme sistemde demirle beton sıkısırsa yanı tam aderans sağlanırsa sisten tam olur . Tabi bu arada kalıp yağlanır bazı yerlerindeki yağlar donatıyla temas eder bu yağ o donatının temas ettiği yerde aderansı engeller ve o donatıda ordan çalışmaya başlar. Bu da önemsememek ve dikkatsizlik. Kalıp içinde kullanılan donatılar birbirine 90 derecelik açıyla konur bazan etriyeleri kalıba sığmaz ya kalıpçı ölçüye uymaz yada demirci pas payını hesabetmez etriyeleri esas donatıya 90 derece değilde 50-60 derecelik bir şekilde yerleştirir buda hiçbir işe yaramaz sadece donatı kullanılmıştır o kadar. Evelce beton elle karılır dökülürdü bu binalar hep sakat şimdi hazır beton çıktıda belki biraz kalite geldi diyebiliriz. Döşeme kalıbına demir bağlandı bu defa elektrik işçisi boru döşeyecek ya demirin alttan yükseltilmesi lazım onun için 2-2,5 cm çapında taş toplayıp demirin altına koymak zor olduğundan oda ordaki tahta parçalarını kullanır. Tabi beton dökülüncede o tahta parçalarının olduğu yerdeki demirler zamanla çalışmaya başlar .. Genelde inşaatlar güzel havalarda yapıldığından havanın her zaman öyle olacağı zannedilir . Bazanda Allah esirgesin hava bozar yeraltından bir şimşek çakar. O zaman yapılan bu hataları yapanların yüzüne çarpar .. Ondan sonra falcı gibiler tv de boy gösterir bir müddet sonra yine unutulur devam.. Fazla uzatmaya gerek yok burada kesiyim iyisi . Bizde uzun yazılar pek okunmazda. Eskiden yapanlar eser kalsın diye yapardı . Helâlinden kazanırdı ve kazandığınında bereketi olurdu. Allah korkusu vardı . EE şimdi Allah kimseyi lânetlemez . Allah tan korkmayın Allah sever (Amenna) diyen akademisyenler var.. Şimdi temel amaç para ucuza malettin mi ne olur?Kâr olur. Zaten devlette ihaleyi ucuza yapana vermiyor mu? EE ucuz etin yahniside ocakta kokar.. Artık herkes kendine bir yol bulmuş amaç PARA kimi sakal bırakıp yapar kimi sakalsız yapar. Dinide kendine uydurmaya çalışır. Oysa peygamberimiz s.a.v. ne demiş ‘’Eğer inandığın gibi yaşamıyorsan,yaşadığın gibi inanmaya başlarsın’’Kaldıki ata sözlerimizde dahi söylenen söze itiraz mümkün değildir. Şimdi, artık yaşadığı gibi inanma çağı galiba.. Uzatmaya gerek yok . Sağlıcakla kalın.. Sürc-i lisan ettikse affola..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet GÜNAY, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |