Tanrı insanı yarattı, insan da sanat yapıtını. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
MEHMET AVCI Çok zor bir sanattır köşe yazarlığı.Kimin köşesinde yazsan karşı duvara çamur atıp batağını kendi köşene bulaştırmayacaksın..Hem batakla oynayacaksın hem üzerine de bulaştırmayacaksın.Bu, kolay olmayan manevra kabiliyeti yüksek olan insanların işidir.Malum,bir kaç gün önce tv kanallarında tersten okunursa 82 anayasasını düzden okunursa 28 şubatı hatırlayacağımz günün yıl dönümünde farklı kanallarda günah çıkartma yarışları yapılmaktaydı.Siyasi açık oturumların cirit attığı saatlerde hangi kanalı açtıysam içeriği aynı lakin konukları farklı gazeteciler karşıma dikiliyordu.Bende tercihimi eski muhafazakar yeni ne olduğunu tanımlayamadığım namı diyar eski muhafazakar yanlısı yeni muhafazakar karşıtı Ahmet Hakan'ın moderatörlüğünü üstlendiği tarafsız ama (yanlı) bölgeden yana kullanmaya karar verdim. Proğram 28 şubattan yana taraflarıyla bilinen fakat şimdilerde moda dan olsa gerek 28 şubat karşıtı gibi görünen konuklarla bu işe baştan beri karşı olan sözde gazetecilerle bir onun köşesine bir ötekinin köşesinde gidip geliyordu.Taki büyük kartel gazete patronu Aydın Doğan beyfendi arayana dek.Ortam buz kesmişti o an.Aydın beyin eski (köşe boyacısı)pardon yazıcısı Can Ataklı'ya cevap verme hakkı doğduğunu hissetmiş olmalıki parasının gücüyle sesini artırmaktan geri durmuyordu.Zira,Can Ataklı Aydın beyfendinin kalın gazetelerinin o dönemde nasılda şişme haberler servis edilerek bir diğer figüran Ertuğrul Özkök paşayı da kast ederek 28 şubata zemin hazırlamakla suçluyordu. Hey gidi günler hey gidi (karanlık)Aydın doğan dedim kendi kendime! Üzerinde doğmayan çocukların hakları varken o dönemde okadar insanın BÇG kararlarıyla ordudan atılmalarını normal görerek dönemin başbakanı Mesut bey ve değerli eşleri Berna hanmfendi ve malum bir diğer kartel patronu dinç bilginle elinizde kadehler tutuştururken ve de T.C. Başbakanını köşkünün bahçesinde pijamayla karşılarken,bununla beraber dönemin başbakanı merhum Erbakan'a sahibi olduğu gazetelerin manşetlerinden hakaret yağdırdıklarını unutarak bu Milletten özür dilemek yerine bu Millete hala meydan okumaktasın. Nereden nereye? Sağlığında.dönemin başbakanı Erbakan'a küfür salvoları savuranlar şimdilerde Erbakan'ın ölüsünden özür dileme yarışına girmeleri çok manidar değil mi? O dönem sahibi bulundukları gazete ve televizyonlardan ekisk olmayan bikini ve mayolu,kadının şahsiyetini arka plana,cinselliğini ön plana çıkartan resimleri teşhir ederek yayımlamaktan utanmayan bu zihniyet yine o dönemde halk'ın gözünde küçük düşsün diye dönemin başbakan yardımcısı Tansu Çiller'in yalısının havuzunda çekilmiş bikinili resimlerini manşetten vermesi ne anlam ifade eder? Bu milletin gözüne,kör ebe oynar gibi, o dönem içinizden çıkarrtığınız film artisti Fadime ŞAHİN'İN kara yazmasını siz dolamadınız mı?Sonra sözde mürşit Müslüm'le sözde müride Fadime'yi sanaryosunu yazdığınız evde birleştirip sonrada polis baskınıyla kameraya çekmediniz mi?Gişe rekorları kıran filmden elde ettiğiniz kÂr'la ayak altında dolaşmasın diye Amerikadan ev alarak onu ödüllendirmediniz mi? Yine o dönem çok az bulunan kalkan balıklarını üzerine Hz. Ali'nin ismini yazarak(Ali Kalkancı) bu millete siz yedirmediniz mi? Yazdıkları bu senaryoların içine figüran olarak görsellikleriyle katkıda bulunan,bir anda ortaya çıkan ve çıktıkları hızla kaybolan Aczmendi safsataları cabası.. Eeee.. Yoksa o zaman zihniniz, düşüreceğiniz Hukümetin yerine getireceğiniz Halk desteği olmayan zorba ve dayatmayla kurulacak olan yeni (sözde) Hukümet'le işbirliği yaparak 28 şubat sonrasında hortumlayacağınız bankaların rakamlarını hesaplamakla mı meşgul du? Hey gidi aldığı pasla atağa kalkan Can Atak'lı! Madem bukadar cesaretliydin neden ozaman birlikte çalıştığın eski takım arkadaşın Ertuğrul Özkök'e ve değerli patronuna bu yaptıklarının etik olmadığını hatırlatma zahmetinde bulunmuyordun.. Ayrıca utanmadan sıkılmadan Aydın havası estiren Aydın ağa o dönem Türkiye'de en dürüst insanların gazete sahipleri olduğunu söylemez mi..Ben insanlığımdan utanırken onlar bıyık altından güler gibiydiler Türk halkına. Şimdi bende diyorum ki bu malum gazeteciler bu köşe yazarları bağlı bulundukları patronların malum gazetelerinde yazarlarken neden aleyhte yazı yazma cesaretini gösteremezler.İşten atılma korkusuyla özgür kalem oynatamayanlar bir başka patronun buyruğu altına girince hemen kursaklarında sakladıkları pislikleri dökme yarışına girerler.Anadolu tabiriyle diyorum ki helalinden yemek helalinden eve ekmek getirmek ancak helalinden yazmakla mümkün olabilir..Aksi halde Fehmi bile patronunu (Koru)mak zorunda kalır. Lütfen görüşlerinizi (mehmetavci-izedebiyat@hotmail.com)adresime bildiriniz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mehmet avcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |